Gönüllüleri ormana sokmamışlardı. yasaya aykırı davranmışlar. Maddede; “Orman yangınlarıyla mücadelede gönüllülerden de faydalanılır…” yazıyor.

Yangın var: Siyaset karıştırmadan söndüremeyiz

Her yıl binlerce hektar ormanımız yanıyor. 2004-2019 arasında 37 bin yangında 141 bin hektar orman yandığı belirtiliyor. 12 gündür süren yangınların henüz kesin bir envanteri çıkarılabilmiş değil. 83 bin hektar tahmin ediliyor. Üstelik yangınlar henüz bitmedi. Her gün yeni bir felaket haberi alıyoruz.

Dünya’da da baş belası bir durum söz konusu. Tükettiklerimiz, küresel ısınmaya yol açıyor ve bir süre sonra yangın olarak, sel olarak karşımıza çıkıyor. Kapitalizm, doğayla barışık yaşamaya hiç elverişli bir sistem değil. Tükettiklerimizin bedelini parayla değil, çoğu kez hayatımızla ödüyoruz.

Orman yangınlarıyla mücadele zorlu bir iş. Çoğu ülke sınıfta kaldı. Uçak, helikopter gibi söndürme araçlarından çok fazla şey beklenmemeli. Henüz başlamışsa etkili olabiliyor ama yanan ormana bir avuç su dökmüş gibi oluyorsunuz; daha ağaçlara değmeden çoğu buharlaşıp gidiyor.

Asıl olan çıkmasını önlemek. Ancak bunun için önce niyet etmek sonra hazırlıklı olmak gerekiyor. Türkiye’de bu iki koşul da yok. Yangın söndürmede hangi kurumun görevli olduğu bile tartışılıyor. Sorumluluk Tarım ve Orman Bakanlığında elbette. Görev, Orman Yasasının 2018’de değiştirilen 69. Maddesiyle verilmiş. Şöyle yazıyor; “Orman İdaresi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek maksadıyla her türlü hizmeti yapar veya yaptırır.” Görev tanımındaki şu netliğe, şu zarafete bakın!..

Görev tanımı böyle yapılınca Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2020 yılı faaliyet raporunda orman yangınları konusunda yalnızca; “…sivil savunma ve yangın tedbirleri konularında gerekli iş ve işlemlerin yapılması sağlanmıştır” denilmesini de mazur görelim, başka ne yazabilirlerdi ki?

Gönüllüleri ormana sokmamışlardı. yasaya aykırı davranmışlar. Maddede; “Orman yangınlarıyla mücadelede gönüllülerden de faydalanılır…” yazıyor. Üstelik aynı maddeye göre gönüllülerin; “iaşe giderleri yangın söndürme faaliyetleri süresince orman idaresi tarafından” karşılanıyor.

Şehirlerdeki durumun sorumluluğunun belediyelerde olduğu doğrultusunda bir algı oluşmasına çalışılıyor. Oysa yukarıda sözü edilen maddede belediyelerin adı geçmiyor “diğer kamu kurum ve kuruluşları” arasında onların da olduğunu varsayıyoruz. Madde aynen şöyle; “orman yangını öncesinde ve yangın esnasında orman idaresi ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonu, mahallin en büyük mülki idare amiri sağlar.” Görüldüğü gibi, koordinasyon yetersizliği varsa valilerin sorumlu tutulması gerekiyor.

Şu gerçeği de vurgulayalım: orman yangınıyla, şehirdeki bir evin yanmasını bir tutamayız. Üstelik Büyükşehir Yasasıyla il sınırları aynı zamanda Belediye sınırı sayıldı; artık her yer şehir.

Orman yangınlarıyla mücadele görevini, Tarım Orman Bakanlığının bağlı kuruluşu Orman Genel Müdürlüğü (OGM) yürütüyor.

OGM 2021 yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporunda görevler özetle şöyle sıralanıyor; Orman yangınlarının çıkmasını ve yayılmasını önlemek için her türlü fiziki ve beşeri önlemi almak, mücadele tekniklerini geliştirmek, güçlendirmek, yangına müdahale süresini kısaltarak yangın zararlarını en aza indirmek ve orman yangınlarında görev alan personeli eğitmek…

Yukarıda sayılan görevlerin gerçekleştirilmesi için araç-gereç gerekiyor. OGM’nin raporunda, 26 Helikopter; 14 yangın lojistik aracı ile 6 koruma gözetleme sistemi alınmasının planlandığı belirtiliyor. Hiç birini alamamışlar. Ödenek verilmemiş. Kimse 26 helikopteri bin liraya; 6 gözetleme sistemini 5 bin 500 liraya; 14 yangın lojistik aracını 8 bin liraya satmaz. 24 bin km yangın emniyet yolu yapılması planlanmış bin 671 km yapabilmişler. Ödenek o kadara yetmiş. Okçulara, ENSAR’lara, Diyanete verilen paraların yüzde biri bile OGM’ne nasip olmuyor nedense.

Orman yangınlarıyla mücadele kolay değil. Genişledikçe daha da zorlaşıyor. Bunu herkes biliyor. Yangını neden söndüremediklerini soralım, ancak asıl sorumuz “siyasi iradeye” olmalı. Orman yangınlarıyla mücadele edebilmeleri için OGM’ye ve başka kamu kuruluşlarına ne tür olanaklar tanıdılar. Bizi ikna edebilecekleri yanıtlar vermeliler.

Evet: “yangına siyaset karıştırıyoruz.”