Fon bünyesinde 2020 yılında maden, enerji ve petrokimya sektörlerinde iş yapmak üzere üç şirket kuruldu. Uymakla yükümlü oldukları yasal kural neredeyse yok.

Varlık Fonu sahaya çıkıyor

Türkiye Varlık Fonu (TVF), 2016 yılında, Ülkenin zenginliklerinin emperyalizme sunulduğu bir platform olarak kurgulandı. Maden; enerji; finans; teknoloji; tarım; ulaştırma alanlarındaki kamu işletmeleri gözden geçirildi, elverişli görülenler, Dünyada eşi benzeri olmayan garip bir örgüt kurulup onun çatısı altında toplandı. Anahtarı da ulusal/uluslararası tekellerin hizmetinde kusur etmeyen Ülkenin yöneticilerine teslim edildi.

Adından çok söz ettirdiğine bakmayın, TVF’nin çok çelimsiz bir yapısı var. Özelleştirme İdaresinden alınan 50 milyon TL sermayeyle kuruldu ve sadece 106 kişi çalışıyor.

Asıl ününü cesametinden almıyor. Yönettikleri bir şey de yok. Şirketlerin örgüt yapıları, karar alma ve uygulama mekanizmaları değişmedi. Eskiden olduğu gibi genel kurulları var ve yönetim kurullarınca yönetiliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Yasalarının çoğuna uymak zorundalar. Ve sanılanın aksine Sayıştay bunları denetliyor. Ama KİT denetim raporları Mecliste KİT komisyonunda; Varlık Fonu denetim raporu ise Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü için milletvekilleri bütünü göremiyor.

Kamu şirketlerini, önceleri de siyasal iktidarlar yönetiyordu. Doğal olan da böylesiydi, ama şimdi durum çok daha değişik: TVF’na devredilmesiyle birlikte tekellere sunulmak üzere gizlilik içinde hazırlıklara başlanıyor. Bu işlerin kotarılması için çok fazla kişiye gerek yok. Başkanının Tayyip Erdoğan olduğu 7 kişilik bir yönetim kurulu yetiyor. Öteki çalışanlar sekretarya işlerini yürütüyor. Yeni şirketler kurulması, tekellere rant sağlamak uğruna uluslararası andlaşmalar bağıtlanması, milyarlarca Avro-Dolar krediler alınması için büyük örgüt gerekmiyor.

Devredilen şirketleri iyi yönetmeleriyle övünüyorlardı o da boşa çıktı: Fitch Rating, TVF Kredi notunu [BB-] görünümünü de [durağan] olarak belirledi. Ne yapsın onlar da 2020 yılı Faaliyet raporunda şu sözlerle teselli aramışlar; “söz konusu not Türkiye’nin ülke kredi notu ile aynıdır.” 

Tencere dibin kara…

TVF’na, Türkiye Cumhuriyeti yasaları işlemiyor. SPK; Rekabetin Korunması, Kurumlar, Gelir Vergisi ve harçlar yasalarına uymak yükümlülüğü yok. Kayda değer alt fonu ve işletmesi olmadığı için pek anlaşılmıyordu.

Artık işler değişiyor, TVF Genel Müdürü Şubat/2021’de şöyle konuştu; “doğrudan yatırımlar için artık sahaya çıkılıyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde proje büyüklüğü toplamda 15 milyar dolar olan projelere başlıyoruz” Bu sözleri, kamu işletmelerinin bitirilmek üzere düğmeye basıldığı anlamına geliyor.

Fon bünyesinde 2020 yılında maden, enerji ve petrokimya sektörlerinde iş yapmak üzere üç şirket kuruldu. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti yasalarına karşı korunuyorlar. Uymakla yükümlü oldukları yasal kural neredeyse yok. Varlıklar, ruhsatlar, işletme hakları bu şirketlere devrediliyor. Yeni kurulan, TVF Maden AŞ; TVF Enerji, Sanayi ve Ticaret AŞ; TVF Rafineri ve Petrokimya Sanayi ve Ticaret AŞ adına uluslararası tekellerle görüşülüyor, andlaşmalar yapılıp sözleşmeler bağıtlanıyor.

Afşin Elbistan havzası (C) sahasındaki linyit rezervini EÜAŞ’tan alıp TVF Enerji AŞ’ne devrettiler. Faaliyet raporuna, “Ülkenin en büyük termik santralını yapıyoruz” yazmışlar. Bu iş için Çinli 7 şirketle görüşüyorlar. Linyit çıkarıp elektrik üretilecek. Bölgede yaşayanlar (A) ve (B) sahalarının yol açtığı kirlilik belasından kurtulmaya çalışırken başlarına daha beteri geliyor. Soğutma suyu için bir de baraj kuracaklar. Çok üzülmeyelim diye; Doğalgaz ithalatında 3 milyar lira (TL) tutarında azalmayı sağlayacağı için dış ticaret açığına pozitif etki yaratacağı belirtiliyor. Bir başka özendiriciden daha söz etmişler; “İnşaat sırasında 5 bin, operasyon sırasında 2 bin kişilik yerel istihdam sağlanması beklenmektedir.

Fon Genel Müdürü Şubat/2021’deki konuşmasında; “Türkiye’nin 9 bin ton altın potantiyeli var. Biz 42 ton çıkarıyoruz. Bu çok yavaş. Şu anda 20 ruhsat aldık ve potansiyeli yüksek bölgelerden çalışmalara başladık…” diye cümleler kurmuş ve hemen ardından şunları söylemişti; “altında yabancı ortaklıklara sıcak bakıyoruz” 

2020 yılında madencilik alanında kurulan TVF Maden AŞ adlı şirket bu işleri yapmak üzere kuruldu. Ve hemen 20 adet IV Grup maden ruhsatı devredildi. 2020 yılı Faaliyet Raporunda çalışmalara başlanıldığı ve şu 4 projenin önceliklendirildiği belirtiliyor:

1- Manisa-Çatalçam (Altın, Kurşun, Çinko) projesi

2- Balıkesir-Akçal (altın)  projesi

3- Kastamonu-Taşköprü (Bakır) projesi

4- Sivas-Divriği (demir) projesi

Ülkenin gündemini bütünüyle seçimler ve AKP’nin “acımasız davranışları” kapattı. Başka konular gündem olamıyor ne yazık ki. AKP’den kurtulmayalım demiyoruz ama can yakıcı sorunlarımıza gözlerimizi kapamayalım.