'Ülkenin para edebilecek varlıklarını, dilediklerince harcayabilmek amacıyla TVF örtüsü altında topladılar.'

Varlık Fonu 2021 yılı 'Entegre' Faaliyet Raporu'nu yayımladı

Türkiye Varlık Fonu 2021 yılı Entegre Faaliyet Raporu, Fonun İnternet sitesinde 12 Aralık Pazartesi günü, yayımlandı. Önceki yıllarda Faaliyet Raporu adıyla yayımlanırdı. Bu yıl bütünleşik anlamına gelen entegre sözcüğü eklendiği görülüyor.

Entegre sözcüğünü zorunluluktan ekledikleri anlaşılıyor. TVF, 395,6 milyar lirayı aşan bir varlığı yönetiyor. Portföyünde, Enerji; Maden; Tarım ve Gıda; Teknoloji -Telekom; Finans; Ulaştırma-lojistik, sektörlerinde uğraşan 27 şirketi var. Ayrıca taşınmaz ve Şans oyunları ile at yarışlarından lisans gelirleri elde ediyor.

Ülkenin para edebilecek varlıklarını, dilediklerince harcayabilmek amacıyla TVF örtüsü altında topladılar. Bu düzey ve yaygınlıktaki kurum ve kuruluşların faaliyetlerinin tek bir raporda değerlendirilebilmesi olanaksız. Nitekim TVF’nin kurulduğu 2016 yılından bu yana, yasaların öngördüğü içerikte Faaliyet raporu hiç yazılmadı. Yasalara uymak adına, genel bir şeyler yazıp geçiştiriyorlardı. Bu yıl Raporun adını değiştirip yanlış işlerini resmi bir kılıf altında gizlemeye çalıştıkları görülüyor.

Raporda, sayfalarca, yönetim kadrosu; yasal çerçeve konularında bilgiler veriliyor ve rehber edindiklerini vurguladıkları ilkeler anlatılıyor. Okuduğunuzda işlerini ne denli şeffaf, açık; disiplinli; sonuç odaklı; hesap verebilirlik doğrultusunda; uluslararası standartlarla ve Santiago prensipleriyle uyumlu yürüttüklerini düşünüyorsunuz. Boşuna övünüyorlar.

Santiago Belgesinde 24 prensip öngörülüyor. İşlerine geleni titizlikle uyguluyorlar; gelmiyorsa umursamıyorlar. İki örnek verelim: 20 numaralı prensipte Devlet özel girişimle rekabete girmesin yazıyor. Madde aynen şöyle; “özel teşebbüsler ile rekabet ederken daha geniş yönetim ile ayrıcalıklı bilgi veya uygun olmayan etkiden faydalanmamalıdır.” Bu kuralı eksiksiz uyguluyorlar.

Ancak 6 ve 9’uncu Prensipte; “ulusal varlık fonunun operasyonel yönetimi bağımsız bir şekilde ve açıkça tanımlanmış sorumluluklar çerçevesinde ulusal varlık fonunun stratejilerini gerçekleştirilmelidir” yazıyor. Bunu görmezden geliyorlar. Anayasaya göre siyasi sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı, TVF’nin yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor. Dahası, Fonun bütün işleri, Ulusal hukukun işleyemediği, gelir toplama ve harcama kuralları öngörülmeyen, bu yüzden de yöneticilerinin sorumlu tutulamadığı ortamlarda yürütülüyor. Denetimini bile Cumhurbaşkanının görevlendirdiği kişi ve kuruluşlar yapıyor, üstelik sonuçlar halktan gizleniyor.

Santiago Belgesinde mali tabloların açıklanmasına ilişkin kurallar öngörülüyor. Bunlara da uymuyorlar. TVF Faaliyet Raporlarında mali bilgi olarak sadece; “Konsolide Finansal Durum Tablosu” adlı bir cetvel yayımlanıyor. Mali tablolarını yayımladık diyebilmek için yayımladıkları anlaşılıyor. TVF’ne devredilen 27 şirketin bilançolarının toplanmasıyla oluşturulduğu anlaşılan cetvelde yer verilen bilgiler hiç işe yaramıyor. Şirket bazında ayrıntı verilmediği için sayılar üzerinden ne yorum yapılabiliyor ne görüş oluşturulabiliyor.

TVF’nun tarih ile dansı:

Türkiye Varlık Fonu’nu (TVF) tarihle yoğurup yeniden yaratmışlar. Kısaca göz atalım.

  • Kapağına Kadeş Antlaşmasının kil tabletinin resmi yerleştirilmiş;  
  • Ön ve arka kapaklarıyla birlikte 70 sayfadan oluşan rapora, çoğu tam sayfa, 9’u Osmanlı, 1’i Abbasi 2’si MÖ 6-7 Yüzyıllarının uygarlıklar döneminden 12 kolye, saat, dünya haritası, süvari heykelciği resimleri konulmuş.
  • Yeni bir görev tanımı yapılarak Fona; “köklü bir geçmiş ile güçlü bir gelecek vizyonunu” birleştirme işlevi verilmiş.

Kadeş Savaşı, MÖ. 13.yy’da ticaret yollarına egemen olmak isteyen Mısır ve Hitit’lerin Suriye toprakları üzerindeki mücadelesidir. Savaş, tarihte ilk yazılı anlaşma kabul edilen Kadeş Antlaşmasıyla son bulmuştur.

Kadeş, Suriye topraklarında, Asi Nehri kıyısında antik bir kenttir. Savaşı kimin kazandığı konusunda değişik görüşler olsa da Kadeş, Hitit Devletinde kalmış; savaşın tarafları, birbirlerine saldırmama ve Asur Devleti’ni bölgeye sokmamak için ortak savunma yapmaya söz vermişlerdir.

TVF, bir tarih kurumu olmadığına göre Faaliyet raporunda 3.300 - 500 yıl önce yaşamış uygarlıkların eserlerine yer verilmesinde özel anlamlar aramak olağandır. Üstelik Rapor, resimlerle donatılmakla kalmamış, daha ikinci paragrafında TVF’nin kuruluş amacı ve işlevleri, tarihsel vurgularla yeniden tanımlanmıştır. Yeni tanımda; “köklü bir geçmiş ile güçlü bir gelecek vizyonunu birleştiren TVF, tarih boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapan Türkiye’nin soyut ve somut birikimlerini de geleceğe taşıyor” sözleri özellikle ilgi çekmektedir.