Kim ne derse desin, emekçi sınıfların aşağı bakmayacak yüzüdür geleceğiniz, yolunuz açık olsun.

Üniversite kayıtları başlarken

Ülkede yüksek öğretim namına akademik süreçlerin allak bullak oluşunun on dokuzuncu ayındayız, üç sömestırlık zaman bu. Bu süreçte, uzaktan, çevrimiçi, senkron, asenkron, hibrid, ve başka bir çok terimle adlandırdığımız yöntemlerle üniversitelerde ve yüksek okullarda eğitim sürdürülmeye çalışıldı.

Şimdi yine benzer bir belirsizlik ve düzensizlikle yeni bir eğitim öğretim döneminin başlangıcına geldik.

2021-2022 eğitim öğretim yılı için yeni kayıtlar yarın başlıyor. Bu yıl Yükseköğretim Kurumları sınavındaki 2 milyon 295 bin 890 kişinin sınavı geçerli sayılmış ve puan, tercih, sıralama durumlarına göre kayıtlarla birlikte yerleştirilmeleri yapılmış olacak. Kesin sayı ne olur bilemiyorum ama sonuçta iki milyonu aşkın genç bu yıl yüksek öğretimde bir üniversite ya da yüksek okula kaydını yaptıracak ve eğitime başlayacak.

Üniversite, akademik olarak bilgilenmek ve yeni beceriler kazanmanın ötesinde sosyal ve kültürel olarak da donanıma kavuşmak anlamına gelir. Emekçi karakterli bir sınıfsal ve tarihsel bilinçle tanışmak, bilimsel ahlakın erdemlerini keşfetmek, ulusal ve enternasyonal ölçekte toplumcu hassasiyetin gereklerini öğrenmek, sözün özü aydın insan olmak, elbette tek başına üniversiteli olmakla gerçekleşmez ama bunların tümü için benzersiz olanak sağlar.

YÖK istatistiklerine göre, Türkiye’de 104 adet aktif yükseköğretim kurumu var. Yine aynı istatistikler, 2020-2021 öğretim yılında bu kurumlarda toplam 8 milyon 240 bin 997 öğrenci olduğunu söylüyor. Bu rakamların ağırlıklı çoğunluğu iç anadolu bölgesinde bulunuyor. Bu yıl da bunlara iki milyon civarı yeni öğrenci katılacak.

Katılacak katılmasına da bizim bu öğrencilere söyleyecek sözümüz var mı? Aydın insan olma olanağı dedik, buna gençleri ikna etmek için elimizde dayanağımız kaldı mı?

Bence var. 2021 yılında, pandeminin, yobazlığın, piyasacılığın, bilim karşıtlığının, milliyetçiliğin kararttığı dünyada hala üniversitelerin aydınlık ve özgürleştirici kurumlar olmalarının yolu var.

İşte bu yüzden benim de üniversiteye yeni kayıt yaptıracak gençlere bir çift sözüm var.

Canım gençler, öncelikle, her birinizi tek tek yaşamlarınızın bu heyecanlı aşamasına ulaşmış olmaktan dolayı kutlarım. 

Lise yıllarının sonu çok zor geçti biliyorum. Ailelerinizi, arkadaşlarınızı, öğretmenlerinizi, sizleri, tek tek saymaya gerek mi var, tüm dünyayı tehdit eden bir salgın hastalığın gerilimiyle boğuştunuz. Üstelik yaşamlarınızın belki de en kritik kararlarını almanızın gerektiğini düşündüğünüz günlerde geldi tüm bunlar başınıza.

Ne okulunuzda, ne mahallenizde, ne evinizde kaygılarınızı göz göze, omuz omuza, can cana paylaşabilecek, dertleşecek olanak bulamadınız. Ya maske mesafe girdi araya, ya da “dur şimdi sırası mı?” dendi. 

Geleceğinizi belirleyeceği söylenen birkaç saatlik o sınava, olağanüstü hal koşullarında hazırlandınız, bilim kurgu filmlerine benzer koşullarda salonlarda ter döktünüz.

Sınav bitti, sonuçları aldınız, belki sevindiniz, belki üzüldünüz, belki de şaşırdınız.  Ardından tercih zamanı geldi, gelecek planlarınız ülkeyi yakıp kavuran yangınların dumanlarının altında kaldı. Kimbilir ne kadar sıkıldı canlarınız. 

Geleceğinizi düşünürken, bırak mezuniyet sonrasında yaşam kurmayı, daha okurken masraflarınızı nasıl karşılayabileceğinizi düşünür buldunuz kendinizi. Aileleriniz hem sizleri meslek sahibi birer yetişkin olma yolunda görüp gururlandı ama hem de hafızalarından silemedikleri üniversite bahçelerinden zorbalık görüntüleriyle kaygılandı.

Sonra yerleştirme sonuçları açıklandı, şimdi artık o kampüslere, binalara başınız dimdik girme zamanınız. Pandemi bahanesiyle engelleseler de kavuşmanızı, uzun sürmez, isminizle cisminizle hoşgeleceksiniz, hoşluk getireceksiniz biliyorum.

Siz de bilin ki, hangi bölgede hangi ilde olursa olsun fakülteniz okulunuz sizi bağrına basacak. Hocalarınız belki biraz asık suratlı, düşünceli kaygılı görünecekler size ilk bakışta, ülkenin içinde bulunduğu şu koşullarda normaldir, anlayış gösterin. Sizlerin öğrenme heyecanıyla, ilgisiyle, gençliğiyle onlar da canlanacaklar, ışıldayacaklar emin olun.

Kantinlerde, yurtlarda, sınıflarda arkadaşlarınızla tanışın, tartışın, anlaşın, anlaşamayın, didişin, sevişin. Sanal alemlerde değil ama gerçek dünyada keşfedin birbirinizi.

Sanatla, sporla, bilimle, hobiyle, zanaatla ve mutlaka ama mutlaka siyasetle biraraya gelin. Hep taraf olun, dünya görüşünüz, yaşama dair inancınız, gelecekle ilgili bir derdiniz olsun. Yaratıcı ve üretken rekabetle yarışın birbirinizle, kendinizi bilimin sanatın ve sporun değerlerine teslim ederseniz düşmanlaşmadan, kötücülleşmeden olabileceğini göreceksiniz bunların.

Bugününüz, yarınınız ve geleceğiniz için, ülkeniz ve dünya için, en iyisini, en güzelini isteyin, gençliğinizin heyecanından damla vazgeçmeden, dümeni ele geçirmeyi hedefleyin, hiç çekinmeyin, örgütlenin.

Tüm bunları yaparken derslerinizi de ihmal etmeyin elbette, okul olmadan olmaz. Okudukça, araştırdıkça, sordukça, öğrendikçe zenginleşeceksiniz unutmayın.

Kim ne derse desin, emekçi sınıfların aşağı bakmayacak yüzüdür geleceğiniz, yolunuz açık olsun.