'Herkes sanıyor ki; Millet İttifakında birleşilir, birlikte mücadele verilirse AKP patentiyle örülen ve 21 yıl boyunca tahkim edilmekte olan bariyerler aşılır.'

Umutsuzluk bize yaraşmaz

Seçim sonuçları sosyalistler için sevindirici değil. Ancak umutsuzluğa kapılmak da yersiz. “Kaleyi tam teslim alacaktık ki, püskürtüldük…” gibi bir durum yok ortada.

Kendilerini sosyalist/komünist olarak tanımlayanların emekleri ve oyları, aşamalı siyaset işaret edenlere ya da “önce AKP’den kurtulmalıyız” diyenlere değil, gerçek partilerine aksaydı eğer, kamucu; özelleştirme karşıtı; laik; özgürlükçü bir ülke kurmak mücadelesi daha keyifle sürdürülürdü. Fırsat, “şimdilik” kaydıyla söyleyelim: kaçırıldı.

Hiç kimse sonsuza dek böyle sürmesini beklemesin. Yaşanmışlıklardan ders aldıkça, doğru hedeflere yönelineceğini ve yolumuzun kısalacağını biliyoruz.

Seçimi asıl Millet İttifakı yitirdi. Bu arada kitleler ilk dersini almış oldu. Demek ki sağı, sağcılaşarak yenmek politikası ters sonuçlar verebiliyormuş.

Toplumda bir algı oluşturuldu: AKP “bütün kötülüklerin anası” olarak görülüyor ve içinde kurtulmak sözcüğü geçen bir cümle kurulduğunda akıllara neredeyse sadece AKP geliyor. Millet İttifakını oluşturan bileşenler, siyasetlerini bu algı üzerine kurdu. Herkes sanıyor ki; Millet İttifakında birleşilir, birlikte mücadele verilirse AKP patentiyle örülen ve 21 yıl boyunca tahkim edilmekte olan bariyerler aşılır.

Millet İttifakının bileşenleri, seçim süreci boyunca şu sözleri verdi: “…ülkeyi soyanlardan hesap soracağız…Anayasa ve yasaları değiştirip Parlamentoya eski gücünü kazandıracağız…hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını sağlayacağız… AKP despotizmini kaldıracağız…Ülkeye demokrasi getireceğiz…yolsuzluklar bitecek… Ülkeye temiz paralar gelecek…”

İktidar olabilecek oy oranına ulaşsalardı, verdikleri sözlerin ne kadarını gerçekleştirebildiklerini görecektik. Olmadı!.. Şu aşamada varsayımlardan yola çıkarak tahminlerde bulunmayalım. Buna gerek de yok. Seçim süreci boyunca kırmızı çizgilerimizi oluşturan özlemlerimizden söz etmediklerini anımsatmakla yetinelim. Bileşenlerin hiçbirinin laiklikle; özelleştirmelerle; emperyalizm boyunduruğu altında olmakla hesabı yok.

Popüler kurtarıcılarımız arasında sayılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, seçimden bir gün önce 13 Mayıs 2023 günü İstanbul Beşiktaş’taki yaklaşık 3.000 m² yüzölçümlü otoparkını 518 milyon lira; İzmir Çeşme Belediyesi 15 Mayıs günü Ilıca’daki 2 adet parsel taşınmazını 106 milyon lira tahmini bedel üzerinden satışa çıkardı. İktidar / muhalefet fark etmiyor. Kamu adına ne varsa hepsini satıyorlar.

Siyasetin zemini, 14 Mayıs öncesine göre daha gerici. AKP’nin milletvekili sayısı düşse de Hüda-Par ve Yeniden Refah Partisiyle zenginleştirilen Cumhur İttifakı, Parlamento çoğunluğunu elde etti.

Böylesine olumsuzluklarla karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu sosyalistler her fırsatta dile getirdi. Ne yazık ki muhalefet tanımlı basında bile yeterince ilgi görmedi.

Geldik bu günlere… Her şey bitmiş değil. İttifaklar sürecinde öğretici olaylar yaşandı. Dostlarımızı ve hangi kesimlere ne kadar güveneceğimizi öğrenmiş olmalıyız. Başarabilmişsek, kazanacak gücümüz sürüyor demektir.

Seçimler “nihai sonuç” değildir. Ara istasyonlardır; aynalardaki görüntülerimizdir. Dersimizi aldık, gereğini yerine getirmek boynumuzun borcu.

Umutsuzluk bize yaraşmaz!