Sporla yaşayan, sporcu gibi yaşayan toplum gelecek için umuttur. Umut’a ses olmak bu umuda ses olmaktır. Böyledir.

Umut’a ses ol!

Bisiklet sporcusu Umut Gündüz, 15 Temmuz 2020 Tarihinde, antrenman sonrası bisikletiyle evine giderken, bir aracın arkadan çarpıp kaçması sonucu hayatını kaybetti. On dokuz yaşındaydı. 

Kazaya sebep olan aracın sürücüsü Çağdaş Şenyüz, yasal olarak araç kullanmasını engelleyecek düzeyde alkollüydü, Umut’un ölümüne sebep olmaktan yüzde yüz suçlu bulundu ve tutuklandı. Şenyüz’ün tutukluluğu dört ay sürdü, sonra daha ilk duruşmanın yapılması beklenmeden uzun tutukluluk gerekçesi ile serbest bırakıldı. 

Umut’un ailesi, arkadaşları ve yoldaşları ilk günden itibaren, yaslarını yarıda bırakıp mücadeleye koyuldular. Umut’u öldüren kişinin kasten adam öldürmekten yargılanması ve en ağır cezayı almasını istiyorlardı. Bu sayede Umut’un davasının emsal yaratacağını ve ülkede yüzlerce can alan bisikletli ölümlerinin duracağını umuyorlardı.

Olmadı. Dün Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada mahkeme sanığın tutuklanmasına yönelik talebi reddetti. Mahkeme kararına göre, Çağdaş Şenyüz, "Bilinçli Taksirle Adam Öldürmekten" tutuksuz yargılanacak.

Umut Gündüz'ün babası Menderes Gündüz dün mahkeme sonrası, “15 Temmuz’da katil umudu öldürdü, 24 Haziran günü de 16. Asliye Ceza Mahkemesi hepimizin bu mücadelesini öldürdü” dedi.

Buna yakın cümleleri, Soma katliamında hayatını kaybeden Uğur’un babası İsmail Çolak’tan duymuştuk. Çok benzerini.

Menderes Gündüz dün mahkeme mücadelemizi öldürdü dedi ama çok iyi biliyorum ki, Umut için mücadelelerini sürdürecekler, hep birlikte sürdüreceğiz. Mahkeme kararı bu mücadelenin hedeflerinden sadece biri, çok önemli hedeflerinden biri, ama dahası var.

Umut’un ailesi, arkadaşları ve yoldaşları mücadelelerine “Umut’a ses ol!” sloganı ile başladılar. Sosyal medyanın tüm olanaklarını kullanarak, her ortamda her tür araçla seslerini duyuruyorlar, büyüyorlar devam da edecekler biliyorum.

Sadece #UmutaSesOl sosyal medya etkinlikleri de değil Türkiye’nin hemen her köşesinden bisiklet sporcuları, gençler, yaşlılar, Umut’un gelecek güzel günler için birlikte mücadele ettiği yoldaşları farklı dayanışma etkinlikleri düzenliyorlar. Bisikletli eylemler, satranç turnuvaları, Umut’un adını alan bisiklet yolları tümü bu mücadeleye güç katıyor can veriyor.

Ben bu yazıyla sizi bir de başka biçimiyle bu mücadeleye katılmaya çağıracağım. Spora sahip çıkmaya çağıracağım.

Umut’un kazası ve ölümü sıradan bir trafik kazası değildi, Umut da sıradan bir bisiklet sürücüsü genç değildi. Lisanslı bir bisiklet sporcusuydu, tutkuyla, heyecanla, ilgiyle disiplinle bir spora bağlanmış bir genç insandı. 

Kaza sonrasında yaşananlar ve bu düzenin tutumu ise son derece sıradandı. Ne kazanın kasıtlı adam öldürmeye varan boyutunu ne de Umut’un ölümüyle bu ülke için yitirilen değerin farkına varmadı bu düzen, varamazdı da.

Bu düzenin, iktidarın, yancılarının, salgıladıkları ideolojinin Umut’un temsil ettiği değerleri ne anlaması ne de telafi edebilmesi mümkün. Bunların spordan anladığı, piyasa bulaşıklığı ile sundukları hamaset edebiyatı.

“Bizim” diyebildikleri sporcular ancak, bir şarkıcının sekiz yansımasına okuttukları yiğitlik şarkılarıyla parlatıp şımarttıkları topçular. Topçular dediysem, o sporcuları da piyasada “para ettikleri” sürece kendilerinin biliyorlar. O kadar.

Bu düzenin spor ve sporcu algısı ve salgısı piyasalaştığı ve başarı kazandığı ölçüde var. Bizden de kendi hamaset şarkılarına alkış tutmamızı, izleyici kalmamızı, eğer bir yolunu bulup sporla ilgileniyorsak da piyasa sürmelik elit sporcu değilsek ayak altında dolaşmamamızı bekliyorlar.

Olmaz. Spor, bu düzenin iktidarına, piyasasına, gericiliğine bırakılmayacak kadar değerlidir. Spor ve onun tüm değerleri bizimdir. Sahip çıkacağız.

İzleyici miyiz? Yiğitlik marşlarına, efelerimiz sultanlarımız hamasetine tıkayacağız kulakları
oyunu izleyeceğiz, izlemek için de emek vereceğiz, çalışacağız, okuyacağız, sahadaki, salondaki o birikmiş disiplini, kazanılmış beceriyi, takım olmanın değerini anlayacağız. 

Sporun doğrudan içinde miyiz? Yeteneğimizi, becerimizi, sağımızı solumuzu, boyumuzu kilomuzu, yaşımızı başımızı önemsemeden, sporun disiplinine, kurallarına, çabasına vereceğiz kendimizi. Hedeflerimiz olacak, başaracağız, başaramayacağız. Maçlarımız, yarışlarımız olacak kazanacağız, kaybedeceğiz. Hepsi bize ait olacak, hepsi başarımız olacak.

Umut için , onun ardından yürüyen mücadelede yer almak mı istiyoruz? Bisiklet sporunu öğreneceğiz, okuyacağız, izleyeceğiz, sporcuları tanıyacağız. Biz de bisiklete bineceğiz, yavaş hızlı, yolda bayırda fark etmez. 

Alın size somut öneri, bu Pazar, Beypazarında “Umut Gündüz Dağ Bisikleti Kupası” varmış, ben de yeni öğrendim. Bu kupayı izleyeceğiz işte. Ama sahiplenerek, öğrenerek, ilgilenerek. Bisiklet Federasyonu ne yapıyor ne ediyor bileceğiz, soluğumuzu enselerinde duyacaklar. 

Umut’un sporunu, Umut gibi daha yüzlerce genç bisikletçiyi biz sahipleneceğiz. 

Sporla yaşayan, sporcu gibi yaşayan toplum gelecek için umuttur.

Umut’a ses olmak bu umuda ses olmaktır. Böyledir.