Ukrayna’da bir ABD-Rusya savaşı başladı. Nükleer eşik (şimdilik) aşılmadı.

Ukrayna'da nükleer eşik: Şimdilik geçilmedi

Ukrayna’da bir ABD-Rusya savaşı başladı. Nükleer eşik (şimdilik) aşılmadı.

Yukarıdaki ilk cümle tartışmalıdır. Geleneksel uluslararası hukuk anlayışına göre ABD ile Rusya arasında bir “savaş hali”, birinin diğerine “savaş ilan etmesini” gerektirir. Böyle bir işlem yoktur; iki ülkenin diplomatik ilişkileri sürmektedir. ABD büyükelçisi Moskova’da, Rusya’nınki Washington’da görevlerinin başındadır.

'Kurallara bağlı uluslararası düzen'

Ne var ki, emperyalizm bir süreden beri “kurallara bağlı bir uluslararası düzen” inşa etmekte, fiilen uygulamaktadır. BM Ana Sözleşmesi gibi bir tarihsel uzlaşma metni yoktur. Başlığında yer alan “kurallar” tanımlanmamıştır. 

Fiilî durumu tanımlamaya kalkışırsak en uygun formül olarak “ben yaptım oldu…” önerilebilir. “Ben” zamiri yerine “emperyalizm, ABD, Batı, Batı ittifakı” kavramları da kullanılabilir. 

Kurallara bağlı uluslararası düzen, ek kavramlar da üretti. Vekâlet savaşı (“proxy war”) bunlardan biridir. 20’nci yüzyılın sonlarından bu yana dünya, Balkanlar’dan başlayarak Orta Doğu’ya ve ötesine yayılan vekâlet savaşları içinden geçti; geçmektedir. Milyonlarca ölüme yol açan bu savaşlarda ABD, Batı İttifakı, nadiren NATO, bir dizi uyumsuz ülkede, devletler olarak değil, “vekiller” aracılığıyla savaş yürüttü. 

Genellikle amaç, Yugoslavya’dan Irak’a, Afganistan’dan Libya’ya uzanan bir coğrafyadaki “aykırı rejimleri değiştirmektir”. Hedeflenen ülkelerde muhalif akımlardan, örgütlerden bazıları “vekâlet” işlevini üstlendi. Afganistan’da Taliban, Suriye’de (bir ara İstanbul’da konuşlanan) muhalif hükümet, ÖSO, son aşamada HTŞ… Bazen (Libya’daki gibi) hayalî özgürlük savaşçıları… 

Sonunda sıra Rusya’ya geldi. 

Batı’nın Rusya’ya karşı vekâlet savaşı 

Rusya’nın Özel Askerî Operasyon adı altında başlattığı Ukrayna savaşının haklı, hatta “meşru” gerekçeleri uzun uzadıya açıklandı, tartışıldı. Birkaç yazıyla ben de katkı yaptım (örneğin “NATO’nun Genişlemesi ve Gorbaçov’a Söylenenler”, soL Haber, 25 Mart 2022). Emperyalizmin hegemonik lideri ABD, bu işgali kısa dönemde Putin’i devirmek; mümkün olursa Rusya’yı çökertmek, parçalamak için bir fırsat olarak kullanmayı kararlaştırdı. 

NATO’da oybirliği sağlanamıyordu. Bu nedenle bir “vekâlet savaşı” uygun görüldü. Almanya, Britanya, Fransa’nın ve Avrupa Komisyonu’nun tam desteği sağlandı. Rusya’ya karşı savaşın vekili Ukrayna oldu. Batı İttifakı’nın sınırsız silah, kredi desteği ile Zelenski, savaşı “son Ukraynalı’ya kadar savaşı sürdürecektir”. 

Beklenti, cephedeki kayıpların yol açtığı halk muhalefetinin bir Saray Darbesi tetikleyerek Putin’i iktidardan uzaklaştırmasıydı. Bu senaryo işlemedi; Putin iktidarının sağlam, kitle tabanının güçlü olduğu ortaya çıktı.

Savaş yükünün ve Rusya’ya uygulanan ağır yaptırımların ülkeyi ekonomik çöküntüye sürükleyeceği umuluyordu. Tam aksine 2023’te Rusya ekonomisi yüzde 3,6 oranında büyüdü; Batı ekonomilerine açık fark yaptı: Aynı yılda ABD yüzde 2,5 oranında büyüdü; Fransa ve Britanya’da büyüme tempoları yüzde 1’in altında kaldı. Almanya ise Rusya’ya yaptırımların katkısıyla küçülmektedir. 

Biden’ın 'çılgın' adımı savaşı tırmandırıyor 

Giderek ortaya çıktı ki vekâlet savaşı kaybedilmektedir. “Savaşabilecek son Ukraynalı” tükenmek üzeredir. Zelensky, askere alınma yaşını 18’e indirmeye kalkışmış; asker kaçakları sayısı sıçramıştır.

“Topal ördek” Başkan Biden, görevini Trump’a devretmeden bir ay önce “çılgınca bir hamle” yaptı; savaşı tehlikeli bir eşiğe tırmandırdı: ABD yapımı ATACMS füzelerinin Ukrayna tarafından Rusya-içindeki hedeflere karşı kullanılabileceğini kararlaştırdı. Bu füzelerin kullanımı için Amerikan askerî uzmanları gereklidir. Böylece, ABD birlikleri de “muharip” olarak savaşa katılacaktır.

Bu tür bir adımın Ukrayna savaşını “vekâlet” aşamasından çıkaracağını, açıkça bir ABD-Rusya savaşına dönüştüreceğini Putin daha önce açıklamıştı. Biden’ın son kararını da 21 Kasım’da yorumladı: “Ukrayna’daki çatışma, küresel bir nitelik kazanmıştır. Bu silahları kullananların askerî tesislerine karşı silahlarımızı kullanmaya artık yetkiliyiz.” Eşzamanlı olarak Rusya’nın nükleer doktrini de güncelleştirildi; ABD ve müttefiklerine karşı nükleer silahların da kullanılabileceği kararlaştırıldı. 

Bu gelişmelerin ayrıntılarını 29 Kasım’da açıklamıştım (“Biden’ın Savaş Kararı”, soL Haber). Sonrasındaki gelişmeleri derleyelim, değerlendirelim. 

Rusya’nın tepkisi ve sonrası

Ukrayna’dan atılan ATACMS füzeleri Rusya’yı ilk kez 19 Kasım’da vurdu. Putin’in ilk tepkisi Oreşnik adlı orta menzilli yeni bir füzenin Ukrayna’daki bir askerî fabrikaya fırlatılmasıdır. Saniyede 3 km. hız yapan olan bu hipersonik füze “avlanamıyormuş” ve, Hiroşima’da kullanılan bombadan da yirmi misli tahripkâr, ayrı ayrı manevra edilebilen dört nükleer başlık da taşıyabiliyormuş (Sputnik, 21 Kasım).

Rusya ile ABD arasında “füzeler düellosu” böylece başladı. ABD’de Moon of Alabama sitesi Ukrayna savaşını Rusya Savunma Bakanlığı bültenlerinden izliyor. Sonraki bazı gelişmeleri bu kaynaktan aktaralım: (“U.S. Stopped Ukrainian ATACMS Strikes On Russia”, 6 Aralık 2024). 

23 Kasım: “Ukrayna’dan Rusya’daki hedeflere ABD yapımı beş ATACMS füzesi ateşlendi, üçü havada tahrip edildi; ikisi hedefleri vurdu. Bir radar isabet aldı. Personelden kayıplar var.”

25 Kasım: “Ukrayna’dan Kursk-Vostochny havaalanına sekiz ABD yapımı ATACMS füzesi ateşlendi; yedisi düşürüldü; biri hedefi vurdu. İki görevli hafif yaralandı. Altyapıda hafif hasar gerçekleşti.”   

27 Kasım: “General Valery Gerasimov ABD Genel Kurmay Başkanı General C.Q Brown ile bir telefon konuşması yaptı. ABD ile Rusya arasında Ukrayna’daki çatışmalara ilişkin yanlış hesaplamaların önlenmesi hususunda Rusya’nın görüşlerini, uyarılarını aktardı.”   

28 Kasım: Putin 23-25 Kasım’daki ATACMS füze saldırılarına verilen karşılığı açıkladı: “[Oreşnik] sınıfına giren 90 füze ve 100 İHA’dan oluşan kapsamlı bir hava saldırısında 17 askerî hedefi başarıyla vurduk. Bu hücumların Rusya toprağına Amerikan ATACMS füze saldırılarının devamına yanıt olarak yapıldığını vurgulamak isterim.”

5-6 Aralık: “Gerasimov’un telefon konuşması ve Putin’in demeci sonrasında Rusya’ya yeni ATACMS saldırısı yapılmamıştır. Anlaşılıyor ki Rusya’nın mesajı algılanmıştır.” 

Putin’in açıkladığı kapsamlı saldırıda “Sumy bölgesindeki ATACMS füze rampasının hedeflendiği, tesisteki Amerikalı personelden ölenlerin olduğu”, Moskova’da serbest gazetecilik yapan bir Amerikalı tarafından açıklanıyor ve ekleniyor: “Rusya’ya o tarihten sonraki saldırılarda herhangi bir ATACMS füzesi kullanılmamıştır.”1

ATACMS füzelerinin Rusya’ya karşı kullanımı hangi etkenlerle son buldu? Rusya’nın 28 Kasım saldırısının ağır sonuçları mı? Nükleer silah yüklenmemiş Oreşnik füzesinin tahripkâr gücü mü? General Gerasimov ve Brown arasındaki telefon konuşması mı? ATACMS füze rampasının Amerikalı personelle birlikte yok edilmesi mi? Hepsi birden mi? 

Bu durum sürdükçe nükleer eşiğin aşılmayacağı da söylenebilir. Bu öngörü 20 Aralık’ta ABD Başkanlığı’nı devralacak Trump sonrasında da geçerli olacak mı? 

Bu ihtiraslı siyasetçinin son demeçleri umut vericidir: “Zelensky anlaşma yaparak bu çılgınlığa son vermek istiyor… Ukrayna’daki savaşı bitirmek için aktif olarak çalışıyorum… Vladimir’i [Putin’i] yakından tanırım. Hareket edeceği zaman geldi. Çin de yardımcı olabilir. Derhal bir ateşkes yaparak müzakereleri başlatmalıdır.” Ukrayna’ya askerî yardımı esasen kısmayı düşünmekteydi. Ateşkes gerçekleşmezse tamamen de kesebilir (AP, 8 Aralık 2024). 

Ne var ki, Trump’ı ciddiye almak güçtür. İstikrarsızlığı, kabinesindeki tehlikeli neo-con’lar biliniyor. 

Belki de yanar-döner kişiliği işe yarar; nefret ettiği liberalleri, solcuları şaşırtır. John F. Kennedy’den sonra insanlığın nükleer bir felakete sürüklenmesini önleyen ikinci ABD Başkanı olarak tarihe geçer.

  • 1. John Helmer, Dances with Bears, 5.12.2024