Sınıf kardeşleri arasında taraf tutulmaz ama her ikisinden de kurtulmak için mücadele edilir.

TÜSİAD ile AKP kardeştir!

Bir süredir patron örgütü TÜSİAD ve Erdoğan karşılıklı konuşuyorlar. En son tartışma İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya dâhil olması konusundan çıktı. “Ey TÜSİAD” dedi Erdoğan.

Yanlış olmasın, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine karşı çıktıklarından değil, her ikisi de dibine kadar NATO’cu. Patron kulübü zaman zaman yaptığı gibi siyasi iktidara ayar veriyordu. Yoksa AKP’den memnun olmamak mümkün mü?

Sadece bir yılda gelirlerini 2,3 kat artırdılar.

En küçük risk canlarını sıkıyor. Patronların eleştirisinin nedeni zenginliklerin kılçıksız istikrarı için.

TÜSİAD, AKP düzeninin sürmesini istiyor. Batı ile uyumlu, ayakları yere basan, toplumda nefret objesine dönüşmemiş bir figür istiyorlar.

TÜSİAD’ın Erdoğan’a karşı söylemleri yeni de değil. Haziran direnişi öncesinde, İstanbul Sözleşmesi'nin iptalinde, siyasi tutuklular hakkında, özgürlüklerin yok edilmesinde ve daha pek çok başlıkta Erdoğan'ı yarı açık yarı örtük eleştirdiler.

Patronlar bu siyasi gündemlerde kuşkusuz bir pozisyon tarifi yapıyorlar. Erdoğan'dan farklılıklarını gösteriyorlar. Bu farklılık onlara hareket alanı yaratıyor.

Sermaye sınıfının en büyük özelliği de bu: Siyasi iktidarın arkasında gizli kalmak... Sermaye sınıfı, işçi sınıfının haklarını bastırırken, çıkarları doğrultusunda savaşlar çıkarırken, halkın temel haklarını yok ederken ön planda siyasi partiler durur.

TÜSİAD 1971 yılında kuruldu. Kuruluşunun öncesinde ve sonrasında siyasi iktidarları belirleyen hep patronlar oldu. AKP’yi de iktidara taşıyan onlar oldu. Her dönem çıkarları doğrultusunda politikalar yapıldı. Yaşanan uyumsuzluklarda, çıkar çatışmalarında siyasi iktidarlar değişti. Darbeler yapıldı.

Kritik dönüşümlerde hep onların parmağı var. 12 Eylül’de, 1971’de, kanlı siyasi katliamlarda, idamlarda, toplumsal huzursuzluklarda, her dönüşümde onların parmağı var. Bu dönüşümlerden sonra yeniden yuvalarına dönüyorlar. Bu “illüzyon” sermaye sınıfının ne kadar mahir olduğunu gösteriyor. 

Patronların bir süredir Erdoğan’a alternatif oluşturmaya çalıştığı bir sır değil. Millet İttifakı’na destek verdiği de. Ancak bu birkaç ay içinde Erdoğan’ın elini güçlendiren bazı hamleler gelişti. Oyun kurma, gündem belirlemede elini güçlendiren Erdoğan daha yüksekten “Ey TÜSİAD” diye ses çıkarabiliyor.

Bu düzende kazanan sermaye sınıfıdır. Erdoğan bunu iyi biliyor. İktidarın TÜSİAD’ı hedef aldığı her dönemden sonra patronlara yeni olanaklar sağlandı. Patronlar istediğini alarak çıktı. Bugün de yürüyen tartışmaların bir yanı budur. 

TÜSİAD'ın gelecek planı ile AKP'nin yarattığı Türkiye uyumludur. Burada bir problem görünmüyor. Problemin ne olduğunu TÜSİAD başkanı Orhan Turan Yüksek İstişare Konseyi toplantısında şöyle tarif ediyor.

"Siyaset toplumdaki modernleşme ve özgürleşme özlemlerini ciddiye aldığı takdirde bugünkü güçlüklerin doğru hedefler, politikalar benimsenerek ve bizi bütünleştirecek söylemlerle aşılabileceğinden şüphe etmiyorum. Bugün, özgürlükleri, eşitliği, adaleti, dayanışmayı, bilimi, çevre bilincini, yeniden inşa etme, saygın kurumları, güveni yeniden yaratma zamanı. Bugün, beklemek değil, atağa kalkma zamanı. Daha özgür, daha eşit, daha adil, daha temiz, daha eğitimli, daha güzel yarınlar için, hep birlikte geleceği inşa etme zamanı."

AKP ile TÜSİAD arasında yaşanan sorun buradadır. Ama TÜSİAD’ın tarif ettiği bu sorun, AKP düzeniyle çelişki barındırmıyor. AKP döneminde en büyük kamu kaynakları özelleştirmelerle patronlara peşkeş çekildi. İşsizlik Sigortası Fonu patronlara açıldı, teşvikler yağdı. Piyasacı dönüşümlerin hepsi yapıldı.

Emperyalist hedefler doğrultusunda bazı ülkelerde hegemonya kurmaya çalıştı AKP. Başka ülkelere sermaye ihraç eden, yabancı ülkelere yatırımlar ve inşaatlar yapan bir sermaye sınıfı yaratıldı. Türkiye burjuvazisi dünyaya daha fazla yayıldı. 

AKP, işçi sınıfının haklarına saldırdı. İşçi sınıfının örgütlülüğünü kırmak için her türlü adımı attı. Grev yasaklarıyla, arabuluculukla, emeklilik yaşını yükseltmesiyle, taşeron sistemiyle, sarı sendikalarla işçi sınıfının örgütlülüğünü kırdı. Gerici politikalarla şükürcü bir toplum yaratmaya çalıştı.

Bu nedenle AKP ve TÜSİAD kardeştir.

Ülkemiz kaynaklarını AKP ve TÜSİAD birlikte sömürdü, işçi sınıfına saldırı bunlar tarafından yapıldı. O yüzden sınıf kardeşleri arasında taraf tutulmaz ama her ikisinden de kurtulmak için mücadele edilir.