Bir siyasi partinin kapatılması ile siyasi iktidar temsilcilerinin/görevlilerinin yargılanması arasında uçurum büyük. Hani derler ya halk arasında ölme eşeğim ölme…

Suçlar, parti kapatma ve yüce divan

Suçlar ve suçlular konusunda ortalık toz dumanken, izler ayrım yapılamayacak kadar karışmışken bir yanda cezasızlık politikası diğer yanda düşman ceza politikası uygulanmaya devam ediyor. Hukuk bu uygulamalar konusunda kılıftan kılıfa sokulurken yargı da hukuksuzluk hukukuna göre karar veriyor; ama bununla kalmadığı, hukuksuzluğu ve adaletsizliği derinleştirdiği de tartışmasız. 

Hukukun ve yargının hangi ilişkilerin ürünü olduğunu bilmeyeler ya da sorgulamaktan kaçınanların hukuka ve yargıya yüklemeye kalkıştıkları işlevden umut beklemeye takılıp kalmaktan öte, bu “rıza” ile topluma onarılması güç hatta olanaksız zarar verdikleri, düzen siyasetinin istediği uyumlulukla düzenin parçası oldukları açık.

Savcılık kurumu mu? Düzenin kurumu olarak görevini yaptı, yapmaya da devam ediyor. Yıllar önce 1978’de yurtsever ve gerçekçi Savcı Doğan Öz’ün katledilmesinde olduğu gibi, düzenin istediği hizaya getirilme hamlelerinden hiç kaçınılmadı.

Parlamento mu? Sermaye sınıfının egemenliği uğruna kollarını sıvayıp emekçi halkı sermaye adına denetim altında tutmakta, siyaseti düzenin istediği siyasetle ve siyasi partilerle sınırlandırmakta hiç duraksamaya düşmedi. 

Kuvvetler ayrılığı mı? Başkanlık rejimine geçildikten sonra “kıymetliymiş” denildi ama ne adım adım başkanlı rejime geçilmesinde, ne sömürü düzeninin krizlerini atlatırken emekçilerin daha fazla baskı altında tutulmasında, ne de Anayasanın rafa kaldırılmasında sesi çıktı.     

Bunlar bilindiği için, hukukun ve yargının düzenin bütününden soyutlanamayacağı bilindiği için, devlet ve metafizik örtüler bilindiği için diyalektik materyalizmin savunucuları hem hak mücadelelerini her ana ve alana yayarlar hem de analizlerini hep sınıfsal öze oturturlar. 

Basit bir adli olayda olsun, insanlığa ve halklara karşı işlenen suçlarda olsun, siyasi olaylarda olsun hukuk ve yargı alanındaki analiz hep aynı sınıfsal özle yapılır. Yurtsever, aydınlanmacı, demokrasinin ve adaletin yanılsamalı değil gerçek halini savunan, sömürüye ve gericiliğe karşı sol, sosyalist, komünist hukukçuların ve mücadele insanlarının meslek ahlakları ve yaşam tarzları aynı sınıfsal öze dayanır; kamyon, video, savcı beklenmez ya da hukuk böyle yazıyor, yargı elden gitti denmez. O yazılanlar ve kararlar didik didik analiz edilir, mücadele ince ince işlenir.      

Altı milyona yaklaşan genel oy oranına, kazandıkları onlarca belediye başkanlıklarına karşın HDP’nin kapatma davası dahil başına gelenler de hukuktan, yargıdan, buradaki iddianame, iddianame iadesi, Başsavcı tarafından “biz elimizden geleni yaptık” diye yeniden oluşturulan iddianame, savunma, duruşma gibi biçimsellikten çok öte içeriğe sahip. Kaldı ki bu içerik daha birçok siyaset ve siyasi partinin başına gelebilecek çeşitli olayları da içinde taşıyor.

Sorunları kimi siyasi partilerin düzen içi olmasında değil. Sermaye ve siyaseti, düzen içi olmaya da sınır getiriyor. Sorunları emekçi halkın öyle ya da böyle mücadele güç ve kararlılıklarında…

Siyaset ve parlamento demişken, çeşitli tekliflere karşın 1983’den bu yana %10 seçim barajını değiştirmeyen bir kurumdan söz ediyoruz. HDP kapatma davasındaki güncel durumda da, 2010 Anayasa değişikliğiyle getirilen Anayasa Mahkemesinin kapatılmaya karar verebilmesi için gerekli üçte iki çoğunluk oranını Siyasi Partiler Kanununda değiştirmeyen, beşte üçte tutan bir kurumdan söz ediyoruz. Ciddiyetsizlik mi ne denirse densin bugün AYM yasayı Anayasaya uygun hale getirme adımını atma gereğini duydu. 

Başlığa gelirsek, siyasi faaliyetin vazgeçilmez organları olan siyasi partilerin kapatılması Yargıtay Başsavcılığının iddianamesine ve bu iddianamenin AYM’ce kabulüne dayanırken, HDP örneğinde görüldüğü gibi iddianameler de (ortaklı ya da tek) siyasal iktidarın etkisiyle hazırlanırken Yüce Divan yargılaması hiç de bu kadar kolay değil. 

Siyasi iktidarın aktörleri olan Cumhurbaşkanından yardımcılarına ve bakanlara uzanan Yüce Divanda yargılanmak anayasal kurallara tabi ve soruşturma açılması için önerge verilmesi bile Meclis üye tam sayısının (600) salt çoğunluğunun (301 üye) kararına bağlı. Bu oran ilerleyen süreçte yükseliyor: Soruşturma açılması için üye tamsayısının beşte üçünün (360) oyu, Yüce Divana sevk için üye tamsayısının üçte ikisinin (400) oyu gerekiyor. 

Bir siyasi partinin kapatılması ile siyasi iktidar temsilcilerinin/görevlilerinin yargılanması arasında uçurum büyük. Hani derler ya halk arasında ölme eşeğim ölme…

Egemen siyasetin yıkıcı rolü ve kendisini koruyuculuğu açık seçik hukukta yazıyor, uygulamada sürdürülüyor. 

Akla gelen sorulardan biri 2008’deki AKP kapatma davası olabilir. Egemen sınıfın ve siyasetinin kimi koşullarda denetim mekanizmalarına takılmasının ama bu denetimden tereyağından kıl çekilir gibi kurtulmasının tipik örneklerinden biri. Hani doğayı ve çevreyi kirletme konusunda “kirleten öder” derken kirletmenin yolunun açılması gibi, iktidar partisinin denetiminde de laiklik karşıtlığının ve anayasa ihlallerinin, hatta anayasayı rafa kaldırmanın yolu açıldı. Kapitalizmin suç ve ceza politikasının olağan süreci: Yeter ki düzen sürsün, istikrarına zarar gelmesin.

Ayrıca her yaşanan olaydan sonra ortaya çıkan konular düzen istikrarı adına hukukla ve yargıyla ayrı ayrı ya da birlikte oynanarak düzenin rayına oturtuluyor. Öyle arada bir hukuk devleti demekle olmuyor ki bunun da ulusal ve uluslararası sermayenin istikrarı adına istenildiği, bu istikrarın ucuz, esnek, güvencesiz işgücünü istediği biliniyor.   

Kapitalizmin felaketleri gibi suçları da çaresiz (mi?). Karanlık yırtılmaz mı?

Mücadelenin püf noktaları belli:

Baskıya, korkuya, yılgınlığa kapılmamak; düzen içinden, düzen kurum ve kurallarından, onların düzen adına yorum ve çalımlarından kaçınmak… Karanlığı yaratanın kapitalizm olduğunu görmek… Çaresiz ve seçeneksiz olunmadığını, karanlığın yırtılıp atılacağını örgütlü güç, dayanışma ve kararlılıkla göstermek…

Dayanışma Meclisi tarafından yayımlanan “Dayanışma Forumu Dergisi” laiklik konusuyla yayın yaşamına başladı. Yolu açık olsun. Okuyalım, okutalım: http://dayanismameclisi.org/wp-content/uploads/2021/06/Dayanisma-Forumu…