Cumhuriyetin ikinci yüz yılında sol bugüne kadar görülmemiş bir geniş alanı sahiplenme şansına kesinlikle sahiptir. Bana sorarsanız solu frenlemeye kalkanların takla atma ihtimali çok yüksektir. 

Sola fren

Geçen hafta sonu olup bitene dair çok öykü var. Altılı Masa toplantısında o bunu dedi, diğeri şöyle yaptı… Doğrudur, yanlıştır, bilemem. Ama sonuç görünüyor...

Sonuç AKP’nin kaybetmesi halinde oluşacak yeni siyasal yapının sağa demirlenmek istemesidir. Akşener risk alarak Türkiye’nin sola kayışını frenlemek üzere sağa doğru bir demir attı. 

Kılıçdaroğlu’nun solcu sayılmasına ilk önce kendisi itiraz edecektir. Ama diyelim ki, CHP tabanında çokça iddia edildiği gibi, parti merkezi laiklikten, emekten, kamuculuktan, bağımsızlıktan AKP tabanı veya bir iktidar odağı rahatsız olmasın diye, yani taktik icabı geri duruyor olsun… Başkan Kılıçdaroğlu’nun yardımcıları, CHP’nin bir kez seçim kazandıktan sonra taktiği bırakıp halkın istekleri doğrultusunda özüne döneceği yolundaki umutların üstüne oturdular! Sağcılardan ve daha sağcılardan oluşan bir iktidar bloku için rezervasyon yapılmış durumda.

Akşener’in aldığı risk partisinin muhalefet blokundan iktidar koalisyonuna kaydığı algısıydı. Bu durumda İyi Partinin MHP’den bir farkı kalmayacak ve birkaç yıldır sağ seküler bir merkez oluşturmak için harcanan çabalar da heba olacaktı. 

Kılıçdaroğlu’nun taşların yerine oturacağı mesajıysa yerine iki günde oturdu! Açıkçası bu yapısıyla Atatürk’ün partisinin kapısına kilit vurulmaya doğru gidiyorlardı. Seküler veya sekülerimsi bir sağ merkezin iktidarı devraldığı koşullarda en az bu merkez kadar sağcı bir CHP’ye gerçekten de yer kalmayacaktı. Şimdi CHP ölmeye yatırılmış bir eski dönem partisi değil bu sağ blokun temel yapı taşı olmaya adaylığını koymuş bir partidir. 

Tabii bir soru daha var: Bunlar birer parti midir? Sorunun net bir yanıtını vermek mümkün değil! Kendi geleneğini çoktan inkâr etmiş bir CHP, CHP’nin ikramlarıyla varlık bulabilen AKP/MHP eskileri ve bir geleneği olduğundan söz edebileceğimiz tek yapı olsa da, geleneğini çoktan Erdoğan’a kaptırmış bir Saadet! Bunların freninin tutacağını, demirinin taramayacağını iddia etmek zor.

Türkiye sola kayıyor. Bunun için depreme ihtiyaç yoktu. Piyasacılık ve dinciliğin bu dozajı insanlık düşmanlığından başka bir yere çıkmamıştı zaten. Deprem var olan eğilimleri çıplak gözle görünür hale getirdi. Daha önce aynı ifadeleri başka yerlerde sözlü olarak kullandım; “enkaz altındayım” diyene “sana sala okuyayım”, “sokakta kaldım” diyene “çadır satayım” diyen bir düzendir bu. Türkiye dibe çarpıp yüzeye doğru çıkmak zorundaydı. Daha az piyasacılığa yani kamuculuğa, daha az dinciliğe yani laikliğe doğru her kulaç toplumun solculaşması anlamına gelir.

Epey zamandır kamuculuğu ve laikliği modern milliyetçi bir demagojiyle değiş tokuş etmeyi programlaştıran bir sağcılık kurulmak isteniyor. Bu projenin sahipleri, birbirinden rol çalmaya çalışan, koltuk pazarlığına gömülmüş bir masa ayakları topluluğudur. Masanın ayakları mı yoktur, yoksa ayakların üstüne masa niyetine konacak bir tahta mı; bu yorumlarla uğraşmayayım. Net olan şudur ki, geçen hafta sonu bu tasarım yönünde ilginç bir dönemeç alınmıştır.

Zayıf ihtimalle AKP’nin yoluna devam etmesi halinde sola kayışın üstüne yalın kılıç saldırılacağı bellidir. Daha güçlü ihtimalle Millet İttifakının nöbeti devralması halinde ise solculaşmanın önüne bir baraj çekilmesi hedeflenmektedir.

Yalın kılıç kapışmanın sonunun nereye varacağını, hele depremden sonra kimse bilemez. Artık işler o kadar kolay olmayacak! 

Diğer ve daha güçlü ihtimalde ise o barajın suyu tutup tutamayacağını kestirmek olanaksız. Sonucu projenin iyi çizilip çizilmediği değil, asıl solun ne yapacağı belirleyecek.  

Türkiye kapitalizmi ekonomik bir krizde. Dincilik ve piyasacılığın çözülüşü bir ideolojik kriz. Bunlara bir yönetim krizinin de eklendiği açık. Ülkemizde sağın işi solunkinden daha zor. 

Cumhuriyetin ikinci yüz yılında sol bugüne kadar görülmemiş bir geniş alanı sahiplenme şansına kesinlikle sahiptir. Bana sorarsanız solu frenlemeye kalkanların takla atma ihtimali çok yüksektir.