Korona’dan sadece fahiş fiyata dezenfektan satan uyanıkla, salgınla birlikte yüz bin kişiyi işe alan Amazon ve diğer sömürücülerin kazanmasına izin verilmemelidir. Onların fırsat dedikleri ahlaksızlıktır. Korona salgını insanlığın uyanışına ve ayağa kalkışına yaramalıdır. Bu doğrultuda çaba göstermek bugünün en erdemli davranışıdır.

Salgından kazanabiliriz

Merdiven altında dezenfektan üretip küçücük bir şişeyi 15 liraya satan girişimciye “yuuh fırsatçı” diyor, her gün medyada teşhir ediyoruz. Bunların sayısı giderek artıyor. Kolonya, ıslak mendil, dezenfektan, maske imal ediyorlar. Bunların içinden küçük bir bölüm; en acımasız, hırslı, uyanık ve şanslı olanları ciddi para yapacak, diğerleri virüsle birlikte piyasadan yok olacak ya da eski küçük dünyalarına geri dönecek.

Ancak bir gerçek var ki, tezgahını kurmayı becerenler salgının bitmesini istemiyor. Üç kuruşa, berbat koşullarda çalıştırdıkları çocuk işçilerin hastalanmasını umursamaksızın, virüsü paraya çevirmeye çalışıyorlar.

Bu “küçük oyuncular” ile salgınla birlikte kârına kâr katıp gerçek anlamıyla ihya olan Amazon gibi dev şirketler arasında özde bir ayırım yok. Amazon, eve tıkıldıkları için sıkıntılarını alış verişle gidermek isteyen zenginler ve hızlı bir proleterleşme sürecine girdiklerini bir türlü kabullenmediklerinden bir şeyler alarak karantina günlerinde kendilerini iyi hissetmeye çalışan alt küçük burjuvalar sayesinde büyüyor.

Aynı şekilde, salgını fırsata çevirmek isteyen dezenfektan üreticilerinden en acımasız, hırslı ve uyanık olanları da bulaşma korkusu ile sermaye biriktiriyor.

Her iki örnekte de işsizliğin gerçek bir salgına dönüştüğü dünyada çalıştıracak ucuz işgücü arıyor ve elbette buluyorlar.

Kuşkusuz dezenfektan işine giren uyanık girişimcinin dünyanın ekonomik-siyasal dengeleri açısından bir önemi yok. Amazon ve benzerleri ise bugünkü dünya düzeninin önemli aktörleri olarak şiddetli bir rekabetin içindeler.

Ancak Amazon ve küçük bir bodrum katında dezenfektan üretmeye başlayan, bir süre sonra daha büyük bir depo kiralayan çakal esnafın çıkarı aynı: Bu salgın sürmeli!

Kötülüklerinden değil, kapitalizmin ekonomi politiği böyle işliyor.
Elbette virüsten kazanmak isteyecekler

Komplocu bir bakış açısıyla korona salgınının arkasındaki “gizli” güçlerden biri Amazon olabilir pekala! İşin gerçeği, bunu iddia edenler var. Oysa Amazon, karşısına çıkan fırsatı iyi değerlendiriyor o kadar. Emperyalist dünyada diğer bütün aktörlerin hilafına ve zararına sadece kendisine yazacak bir “tezgah” kurma gücüne sahip hiçbir şirket yok.

Kapitalizm denen akılsızlık, toplumcu bir düzende kolayca kontrol altına alınacak olan bir virüs karşısında çaresiz kaldı, darmadağınık hale geldi ve şimdi irili ufaklı bütün aktörler bunu fırsata dönüştürmek istiyor. Olay budur. Böylece koronanın yıkıcı etkisi en çaresiz, en örgütsüz ama en kalabalık kesim olan emekçi kitlelerin, emekçi halkın yorgun sırtına binecek.

Virüsün nasıl ortaya çıktığı artık anlamsız bir sorudur. Bilim insanları COVID-19’un doğal bir evrimin sonucu olduğunu söylüyorlar ama diyelim ki onlar da parayla satın alınmış olsun. Diyelim ki virüs ABD veya başka bir ülkenin bir laboratuvarında geliştirildi ve bilerek ya da yanlışlıkla yayıldı. Bu türden iddiaları değersizleştirecek bir tablo var: Bütün dünyada kapitalist sistemin sürdürülebilirliği sorgulanıyor. Komplo teorisi düşkünleri karşımızda her şeyi bilen, her şeyi planlayan, her şeye muktedir bir düşman olduğuna inanmamızı istiyor. Hikaye! Karşımızdaki düşman bir bütün olarak kapitalist sistem ve öyle her şeye muktedir değil, hele hele her şeyi planlayabilecek bir kapitalizm hayatta yok.

Sermaye planlamadan yalnızca nefret etmez, planlamayı beceremez de!

Ama fırsatçılığı iyi becerirler.

Şimdi hepsi harekete geçti. Korona fırsatçılığı bu…

Çakallar üşüştü pastanın başına

IMF ve onun arkasındaki finans güçleri ve diğerleri borca boğacakları ülkelerin listesini yapmakta.

İlaç şirketleri pastanın başında birbirleriyle çoktan tepişmeye başladı.

Salgınla mücadele sırasında gerekli malzemeleri hükümetlere tedarik eden şirketler bu işten semirerek çıkacak.

Büyük şirketler işten çıkarmalarla, kamu kaynaklarından aktarılacak teşviklerle süreci avantaja çevirecek.

Piyasadaki küçük oyuncular virüse dayanamayacak ve iflas edecekler, böylece tekelleşme eğiliminin her durumda, ama özellikle “felaket” anında işlediği görülecek. Büyükler zayıfları yutacak.

İşsizlik artacak, ücretler aşağı çekilecek, işçi sınıfının grev gibi silahları işlemez hale getirilecek.

Zorba hükümetlerin bir bölümü baskıcı, otoriter uygulamalarda şahika noktasına ulaşacak, “ulusal tehdit” bahanesine sığınarak her tür farklı sesi boğmaya çalışacak, bunu yaparken sermaye sınıfı lehine bütün tedbirleri alarak halkın özgürlüklerini kısıtlarken arkalarını sağlam tutacaklar.

Korona fırsatları bunlar…

Çünkü işçi sınıfı bundan yüz yıl öncesiyle kıyaslandığında çok örgütsüz hem de çok. Şöyle de söyleyebiliriz: Yüz yıl önceki işçi sınıfını bugüne taşıyabilseydik; sermayenin ve onun iktidarlarının işi bitmişti. Örnek olsun, İngiliz işçisi evinde karantinadaki Boris’in evinin önüne on militanı dikip, kapıyı mühürler “halk sağlığı için zararlıdır” diye yazı asardı.

Peki bütün bu örgütsüzlüğe karşın salgın halk kitleleri açısından bir fırsata çevrilebilir mi? Evet bu soru son derece kritik çünkü açık bir gerçek var: Salgın kapitalizmin krizini derinleştirdi ve nereye evrileceği belli olmayan bir süreci başlattı. Salgın bittiğinde, kapitalizmin sorunları çözülmüş olmayacak!

O yüzden sormalıyız; dünyanın ezilenleri koronayı bir fırsata çevirebilirler mi?

Sorunun yanıtı ortada: Evet, korona bir fırsata dönüştürülebilir.

Halk için de fırsat kapıda

Bu düzen yüz milyonlarca kişi açısından bitti. İnsanlar inanmıyorlar artık. Bu bir fırsattır.

Sağlık sisteminin özelleştirilmesinin sonucunu herkes gördü. Biraz daha çabayla, piyasanın bütün unsurlarıyla nasıl bir felaket olduğu da anlatılabilir. Bu bir fırsattır.

Nükleer silah stoklarını ikiye katlamaktan söz eden Trump yönetiminin maske stoklamayı unuttuğu ve koca ülkenin tek bir eyaletin ihtiyacını dahi karşılayamayacak kadar az solunum cihazına sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu bir fırsattır.

“Evde kal” kampanyaları sırasında fabrikasına, işyerine gidip gelen milyonlar açısından eşitlik artık soyut bir kavram değil, güncel bir özleme dönüşmüştür. Bu bir fırsattır.

Gericiliğin belli bir coğrafyaya ya da dine özgü olmadığı, bilim düşmanlığı ve bağnazlığın kapitalizmin hüküm sürdüğü hiçbir yerden eksik kalmayacağını, İsrail’de, ABD’de, Türkiye’de ve birçok yerdeki hurafeci akılsızlık herkesin gözünün içine sokmuştur. Bu bir fırsattır.

Hükümetlerin dilinden düşmeyen “güçlenerek çıkacağız” fantezisine rağmen kapitalizmin krizi sürecek, bu düzen dikiş tutmayacaktır. Bu bir fırsattır.

Korona fırsatları değerlendirilmelidir.

Korona’dan sadece fahiş fiyata dezenfektan satan uyanıkla, salgınla birlikte yüz bin kişiyi işe alan Amazon ve diğer sömürücülerin kazanmasına izin verilmemelidir. Onların fırsat dedikleri ahlaksızlıktır.

Korona salgını insanlığın uyanışına ve ayağa kalkışına yaramalıdır. Bu doğrultuda çaba göstermek bugünün en erdemli davranışıdır.