Rap pop oldu, trap oldu; eski çamlar bardak, eski sesler autotone oldu. Eskiden şandan şöhretten alay ederek bahsedenler şimdi para-pul, mevki-makam peşinde koşar oldu.

Rap Müzik üzerine kısa (ve fani) notlar

1. Memleketimizde rap müzik, grafitti, breakdance ve dj’lik almış yürümüş olabilir, ama tüm bunların toplamı acaba hip-hop kültürünün varlığına işaret eder mi? Ufak tefek hareketlere karşın bu kültürün varlığından söz edilebilmesi için sanki en büyük eksiklik politik-muhalif duruşun cılızlığı. 

2. Bir zamanların o yeraltında bir avuç insanın üretip paylaştığı rap müziğin başına şimdi nelerin geldiği meselesi, daha ziyade old-school kuşağının sorunu gibi görünüyor. Gelinen nokta yeniler için kaçınılmazdı, hatta gerekliydi…
Her şey dünyanın gidişine paralel gelişmişti; dünya nereye koşuyorsa, kuşaktan kuşağa insan malzemesi ne oranda değişiyorsa, toplumsal ve ticari dinamikler nasıl gelişiyorsa, rap müzik de o istikamette yol alıyordu. Rap müzik yaşadığımız dünyanın özetiydi.  

Rap müzik dünyası homojen bir kalabalıktan oluşmuyor. Toplumsal ve sınıfsal piramitlerin eksiksiz bir maketi olarak görülebilir.   

3. Rap müzik neden bu kadar yayıldı, yayılıyor, yükseliyor?

Rap müzik kimilerine göre tıpkı Arabesk gibi düşük bir beğeniyi temsil ediyor. Kimilerine göre yaşadığımız hayatı anlamanın en kestirme yolu, bazıları için ezilen insanın kendini ifade edebileceği en kolay dil. Bazılarına göre de gerçekliği karartmaya yarayan, sanatsal burjuva salgısı ya da endüstriyel bir mainstream…

Hepsi tartışmaya değer görüşler olabilir; aritmetik toplamları belki, ancak hiçbiri tek başına rap müziği açıklamaya muktedir değiller. Örneğin artık her sınıftan ve görüşten insanın bu müziği dinlemesi tam bir sosyolojik muamma…

4. Toplumsal yaşam her yönüyle rasyonelleşmişken, modern hayatın canavarlaşan yüzü karşısında, kendi yaşamına kendisinin biçim verme olanaklarını zorlayan bir profil; sorunları unutup kendimizi kurtarmanın yolunu aramak, hep bir numara olmak, bir numara olarak kalmak, yarışmayı kazanmak, alemin kralı olmak, karşıdakine galebe çalmak, aşağılamak, küfretmek, yaşam alanını yok etmek hatta ortadan kaldırmak… Çoğunluğu ahlakçı, ama ne kadar ahlaklı oldukları tartışmalı.  

Sürdürülen yaygın rap dili gramerini nereden alıyor? Siyasal iktidarlardan, burjuva politikacılarından, adaletsiz sistemin zorba sahiplerinden, onların kültürel salgıları olan televizyon dizilerinden olabilir mi?

Parçalanmış hayatlar, ilişkiler, değerler; bu belki insanın kendine ve doğaya yabancılaşmasını hızlandıran kapitalizmi aşıyor, belki mazoşist köklerimize kadar uzanıyor…

5. Demokratik, sınıfsız, sömürüsüz toplum ütopyasından çoktan caymış (ya da hiç tanımamış, inanmamış) insanların kestiği raconlar… Sonu yıkımda olsa mutluluk da kaderini kendi çizmek isteyen insanlar… Çoğunlukla rap müzik ile karşılaştığımızda; onu lümpenlik, marjinallik, taşralılık, kabadayılık, mafyacılık, kentlileşememişlik, piyasacılık ya da ün-para hırsı, gençlik hevesi, cehalet gibi sıfatlarla açıklıyorsak, onu tam olarak anladığımızı söyleyemeyiz. 

Rap sadece bir müzik türü değil; artık hayata karşı belli bir duruşun sergilendiği bir motif, sonradan türemiş olsa da bir folklor o. Ona dışarıdan bakarak yargılamaya (eleştirmeye değil) devam ettiğimiz sürece onu anlamaktan uzaklaşacağız. Bunun için Voltaire’ci bir tepeden bakma yerine, kalabalığın içine girmekten çekinmeyen onlarla birlikte düşünen Rousseau’cu bir yaklaşım…Hepsinden öte kötümserlikten değil, iyimserlikten yana bir yaklaşım gerekiyor. 

6. Bir fantezi dünyası; tüketici kapitalizmin özgürleştirdiği yanılsaması içinde… Düzenin savrulan gençliği serzenişlerinin en doğrudan karşılığını Rap müzikte bulmuşsa; modern toplumun gettolarında “istediğini alamayanların” çığlığıydı bu. 

Derken kuşaklar değişmiş; yeni kuşağın değerleri bambaşka. Eskiden Ceza protest rap idi, şimdi ise eğlenceli değil diye değerlendirenler çoğunlukta. Yüz yüze insan ilişkilerinin yerini alan sosyal medya, kitap yerine internetten alınan bilgi ve tabi ki değişen müzik dinleme formatları bu uçurumun nedenlerinden diğer birkaçı. Yazar yok, blogger var. Emek yok, hemen elde etme hedefi var. Rap müzik ise tüm bunları ifade etmeye çok uygun. 

Dünyada, tüm kulvarlarda olduğu gibi bizde de rap müzisyenleri arasında devrimci özü, protest duruşu, sınıf bilinci, isyankâr damarı bulunan isim sayısı oldukça azalsa da, aralarında şöhreti bulduğunda mutlaka geldiği yeri unutmayacak, rap müziğinin ruhundan duruşundan taviz vermeyecek, sınıfının haklarını savunmaya devam edecek, sahip olduğu değerlerden vazgeçmeyecek bir azınlık var. 

7. Türkçe Rap artık çıkışında sergilediği tabloya nazaran büyük bir endüstri; müzikle sınırlı olmayan, dalları budakları hayli uzun bir endüstri. Artık büyük markalar ünlü rapçilerin isimlerini taşıyan kulaklıklar, saatler, giysiler ve ayakkabılar üretmeye başladı; üstelik de fahiş fiyatlara satıyorlar.  

Rap pop oldu, trap oldu; eski çamlar bardak, eski sesler autotone oldu. Eskiden şandan şöhretten alay ederek bahsedenler şimdi para-pul, mevki-makam peşinde koşar oldu. Doksanlardaki varoşlardan yükselen biraz politik serzenişler, artık bireysel kurtuluşlara dönüştü. Sonuç: Rap müzik piyasayı önemli oranda domine eder oldu. 

8. Rap müzik burada kalmayacak, kalmamalı da; bu halinden sıyrılıp yücelmeli… 

Peki bu ne şekilde ve nereye kadar sürecek? Geçici bir dönemi temsil ediyor oluşu muhakkak. Ancak konunun miadını doldurmasına henüz hayli vakit var. Defter kapandığında burada yer alan fani cümlelerin de şüphesiz bir kısmı hayata harfiyen geçmiş olacak, bir kısmı da yeniden kurulma ihtiyacı taşıyacak. Birinciler için hayırlı olsun, ikinciler için şimdiden affola!!! 

Murat Beşer ([email protected])