Üç sosyalist kadına, Çelenk, Cemgil ve Boran'a ithaf edilen kitap, bir köşe yazısına sığdırmaya çalıştıklarımdan çok daha fazlasını içeren dolu dolu bir eser.

Radyo konuşmaları ekseninde kısa bir TİP tarihi: 'Proletaryanın Büyülü Kutusu'

"Devlet Radyosundan Türkiye İşçi Partisi adına emekçi halka seslenen üç kadına; Şekibe Çelenk'e, Nazife Cemgil'e ve Behice Boran'a..."1

Türkiye İşçi Partisi (TİP)'nin, siyasal yaşamımızın özellikle son yarım yüzyılına damgasını vuran en önemli oluşumlardan birisi olduğunu ve 2000'li yıllarda unutulmuş gibi görünen ya da önemsizleştirilen emperyalizm, anti emperyalizm, sınıf mücadelesi, bağımsızlık, sosyalizm ve benzeri bir çok kavramın TİP' ten günümüze ulaştığını söyler Vahap Erdoğdu2. Ülkede 27 Mayıs Anayasası'yla gelen göreli demokratik ya da "sınırlı özgürlük" ortamı sonrasında kurulan parti, devrimci hareketlerin, kurtuluş savaşlarının yükseldiği, sosyalizmin ilk büyük denemelerinin yaşanmakta olduğu bir dünyaya açmıştır gözünü. Üstelik annemle babamın evlendikleri gün olan 13 Şubat'ta...

TİP ülke siyasal yaşamında da ilklerin tarihidir. 12 sendikacı bir araya gelip "Türkiye'de hayatını nasırlı elleri ve alınteri ile kazanan emekçi vatandaşların kaderini değiştirecek"3 legal bir sınıf partisini, TİP'i kurarlar. Kuruluş bildirgesinde örgütlenme için gerekli paranın "patrondan, ağadan ve tüccardan" değil, işçinin kendi dişinden tırnağından arttırdıklarıyla karşılanacağı belirtilir. İşçi ve köylüler siyasal iktidarı kazanmaya çağırılmaktadırlar. 

TİP'le gelen ilkler bundan ibaret değildir. Yazının başlığını oluşturan kitap da bu ilklerden birini ve belki de en çok ses getirenini, bir sosyalist partinin devlet radyosundan halka seslenmesini, partinin katıldığı tüm seçimlerde yapılan radyo konuşmalarını gündemimize taşımakta4.

Giriş bölümünde  toplumsal, siyasal ve ekonomik koşullar dolayımıyla ülkede radyonun egemen sınıf partilerince nasıl kendi çıkarları doğrultusunda kullanıldığı, bu durumun 27 Mayıs Hareketi sonrasında değiştiği, TİP'in Türkiye siyasi yaşamına girmesiyle birlikte radyodan emekçilerin sesinin duyulmaya başladığı anlatılıyor.  İlk konuşmaların 29 Haziran ve 30 Haziran 1961 tarihlerinde  27 Mayıs Anayasası Referandumu bağlamında yapıldığını ve 12 Eylül darbesinin hemen öncesinde bir siyasal cinayete kurban giden TİP kurucusu sendikacı  Kemal Türkler ile sendikacı Sina Pamukçu'nun halka hitap ettiklerini öğreniyoruz. İzleyen yıllarda TİP radyoyu 75 kez daha kullanacak ve yine bir çok "ilk"e imza atacaktır. 

Parti 17 Kasım 1963'teki yerel seçimlerde ikinci kez devlet radyosundan yararlanma ve 15 radyo konuşması yapma hakkını elde eder5. Bu seçimlerde TİP'in belki de en belirgin başarısı, radyo konuşmalarında farklı bir dile, sınıf diline başvurmasıdır. Ülke siyasetinde ilk kez bir legal sol siyasal örgüt topluma "işçi, köylü, küçük esnaf, aylıklı, ücretli yurttaş..halktan, emekten yana olan yurttaş..emek sahibi yoksul yurttaş" diye seslenir ve alışılagelmişin dışındaki bu çağrı vurucu bir etki yaratır. 

Sadece sınıf dili ve emekten yana çözüm önerileri değildir topluma taşınan. Konuşmacılar da alışılagelenden çok farklıdır. Bu seçimde "sosyalist" bir kadın, radyodan "sosyalist" bir parti adına halka hitap eder ve plan gibi zor bir konuyu akıcı ve anlaşılır bir biçimde anlatır6.  O kadının, Korkut Hoca'nın anımsattığı gibi "hemşerilere, vatandaşlara, seçmenlere değil ama... bu kimliksiz kitlenin sadece bir bölümüne hitap etmesi", "Türkiye'nin halk sınıflarına ve kendisinin de dahil olduğu gerçek aydınlarına ve çileli kadınlarına bir çağrı"7 yapması başlı başına bir yeniliktir! 

Konuşmacı avukat Şekibe Çelenk  M. Ali Aybar'ın TİP Genel Başkanlığına seçilmesinin akabinde eşi ile birlikte parti üyesi  olur.  1963 yılında Ankara Merkez İlçe başkanlığına, daha sonra da Merkez Haysiyet Divanı üyeliğine seçilir. 7 kasım 1963 yerel seçimlerinde TİP Merkez Yönetim Kurulunca radyoda konuşmak üzere görevlendirilir. 1964'de TİP'in  işsizlik sigortası yasa tasarısı hazırlama komisyonunda Rıza Kuas, Kemal Nebioğlu, Şaban Erik ile birlikte görev yapar. Çelenk'i Ankara'daki TİP mitinglerinde, Altındağ gecekondularında  çeşitli konularda konuşmacı olarak görürüz. 1965 milletvekili seçimlerinde YSK ile genel merkez arasındaki başvuruları ve görüşmeleri yürütmekle görevlendirilir. Çelenk, milletvekili aday adlarını YSK'ya bildirmek, Partinin itiraz dilekçelerini de hazırlayıp YSK'ya iletmek de dahil olmak üzere yoğun bir dönem yaşar. 1966'dan itibaren devrimci mücadeleye 68 gençliğinin avukatı ve Denizlerin "abla"sı olarak devam eder.   

İlkler sadece bu kadar değildir. Orhan Arsal'ın "Etme eyleme gel beni dinle... Sakın gene aldanma,gene inanma, gene kanma! Refahlarını senin sefaletinde bulan insanlara oylarını kaptırma...TİP adaylarına oy ver..Yoksa, trahomdan gözü kör olanlarda sizin parmağınız, veremden ciğerlerini kusan insanların göğsünde sizin de pençeleriniz bulunmuş olur!" diye haykırır. Açların Yürüyüşü'nü yani binlerce işçinin çıplak ayakla işsizliği protesto etmek için TBMM'ye yaptığı yürüyüşü örgütleyen Fukara Tahir ve bir Kürt aydını TİP adına halka seslenir. Genel başkan, genel sekreter, yazar Yaşar Kemal, senatörler Ağırnaslı ve Çağa dışındaki konuşmacılar sendikacı ve işçilerden oluşur. Görülmemiş bir radyo propaganda ortamı yaşanır8 ... Yükselen Türkiye sosyalist solunun sesidir. 

TİP 1965 Genel milletvekili seçimlerinde üçüncü kez radyoyu kullanma olanağını bulur.

"Elleri Nasırlılar Meclis'e" sloganıyla seçime giren Parti'nin İstanbul Taksim'de 50 bin kişilik miting yaptığı bilinir ama Ankara Büyük Sinema'daki kapalı salon toplantısında da  görülmemiş büyüklükte bir izleyici kitlesine ev sahipliği eder. Kızılay'da trafiğin durduğunu, katılımcıların sokağa taştığını, içerde kalabilenlerden -ben dahil-  şanslı olanların koltukların kol koyma yerlerine iliştiğini anımsıyorum... 

Bu seslenişte de ilkler yaşanır. Hamdi Doğan (Hamdoş) isimli bir çoban yaşam öyküsünden hareketle konuşmasını yazar ve  Fakir Baykurt'un bir kaç dokunuşu sonrasında radyoda okur. Sadece Hamdoş da değildir bu seçimleri farklı kılan. O inanılmaz derecede güzel, özgün anlatımıyla Yoksul Tako'yu, Doğu'nun köleleri olan "nöker"leri, sömürüyü anlatan Can Yücel'in, köy enstitülü yazar Mahmut Makal'ın, Çetin Altan'ın konuşmaları da çok etkileyicidir. Sendikacılar bu seçimde de konuşur, tüm emekçi sınıf ve katmanların dertlerini dillendirir, çözümü tartışırlar. Bir komisyonca titizlikle hazırlanan konuşmalarda, yaşanan dönemin siyasal, sosyal ve ekonomik durumu da yansır.

TİP, hiç bir oyun boşa gitmediği bir seçim sistemi olan Milli Bakiye'nin seçimlerde uygulanması sonucunda 15 milletvekiliyle TBMM'de temsil edilmeyi başarır. Bu başarıda, solun tek yumruk halinde TİP'e verdiği desteğin, radyo konuşmalarının, mitinglerin, 27 Mayıs'la gelen nispi demokratik ortamın etkisi büyüktür. Parti, Meclis'e sunduğu emekten yana onlarca yasa tasarısıyla, özellikle bağımsızlık, anti emperyalizm, demokrasi, sosyalizm içerikli konuşmalarla TBMM'ye ve ülkeye farklı bir sesi, emeğin sesini taşır. 

TİP'in sadece bir senatör çıkarmayı başarabildiği 1966 seçimlerinde de "proletaryanın büyülü kutusu" etkin bir araç olarak kullanılır. Adana'ya seçim çalışması için giden Halit Çelenk'in epey kilo vererek ama çok mutlu bir ruh hali içinde Ankara'ya döndüğünü, köylerde yaşadıklarını heyecanla anlattığını, kendi hazırladığı "... Bütün Türk emekçileri; Çukurova'dan geliyorum. Bu ovada iki kilo soğan parasına 45 derece güneş altında günde 16 saat çalıştırılan tarım işçileri gördüm. Bu ovada, pamukluk, buğdaylık denen usullerle tefeciler tarafından soyulan küçük çiftçiler gördüm. Bu ovada, gece saat ikide yatağından kalkıp saat dörtte ağanın tarlasında işbaşı yapan, akşama kadar emek gücünü pamuk tarlalarına akıtan insanlar gördüm... " diye başlayan şiirsel radyo konuşmasını bir kez daha hatırladım kitabı okurken. 

Bu seçimlerin - ve 1969 seçimlerinin - kadın konuşmacısı Nazife Cemgil'dir. "Nineler, analar, bacılar, genç kızlar, bu toprağın çilekeş kadınları, kardeşlerim benim!" diye başladığı konuşmasında tarlada, fabrikada, büroda çalışan kadının yaşamını betimlemenin yanında, o da çözüme işaret eder. 1969'daki yaptığı ikinci seçim konuşması ağırlıklı olarak eğitim sistemindeki çarpıklıklara ve çözüme dairdir. Yurt ve Dünya dergisini çıkaran ekip içinde yer alan, Nazım'ın açlık grevine destek olmak için düzenlediği toplantı dolayısıyla gözaltına alınan Cemgil Aybar'ın genel başkanlığını izleyen günlerde TİP üyesi olur ve partinin çeşitli kademelerinde aktif görevler üstlenir. 1966'da Tekirdağ senatör adayıdır. 1968'de Merkez Haysiyet Divanına seçilir. Ne var ki, sadece üç yıl sonra, "Vietnam kasabı" olarak bilinen büyükelçi Komer'in ODTÜ ziyareti sırasında arabasını yakanlar arasında yer alan, ODTÜ SFK başkanlarından, 68 gençlik hareketinin liderlerinden oğlu Sinan Cemgil'i Nurhak'ta kaybeder. 1966 seçimlerinin başka bir konuşmacısının, "kazanında et yerine dert kaynayan analar! Yani alın terinden, göz nurundan başka servetleri olmayanlar! Size söylüyorum! Sözüm sizedir!" diye haykıran Yaşar Kemal'in sadece beş yıl sonra, Nurhak'ta katledilen gençler için yazdığı "Ulaş" ağıtında yoldaşı Nazife ablanın oğlu Sinan'a seslenişi ne acıdır...9

1968' in 2 Haziran'ında yapılan Senato yenilenme seçimlerinde TİP yine  halka radyodan seslenir. Bu seçimlerde yaşanan ilkler arasında halk ozanı Aşık İhsani'nin kısa ama vurucu konuşması vardır. "İş görmeye aklımız eriyor, vergi vermeye, asker olup vatan için ölmeye aklımız eriyor da bir Meclis'e girmeye mi aklımız ermiyor?" diye sorar ozan  konuşmasında. İmam Naci Eren ise "Memleketin varını yoğunu yabancı şirketlerle ortaklaşa sömürmek, petrolümüzü ve madenlerimizi Amerikalılara peşkeş çekmek mi Müslümanlıktır?" der ve imamlara seslenir; "...Cami kürsülerini bir avuç çıkarcı zümrecinin, iç ve dış sömürücülerin övgü yeri durumuna düşürmeyin...". Bir üniversite öğrencisinin de konuşmacılar arasında olduğu TİP, Milli Bakiye kaldırıldığı için hiç senatör çıkaramaz.

TİP 1969'da da radyodan emekçilere son seslenme şansını kullanacak ama Aybar'ın "başa güreşmek" beklentisi ancak kendisinin ve Rıza Kuas'ın TBMM'ye girmesiyle sonuçlanacaktır.

Radyo konuşması yapan üç partili kadından birisi Türkiye sosyalist solunun yaşamında çok etkin bir rol oynamış olan Behice Boran'dır. 1965 seçimlerinde, "Türkiye İşçi Partisi'nin gür, umutlu sesini dinleyen çilekeş, sabırlı halkım, kardeşlerim" diye başladığı konuşmasını "...bu bozuk düzen mutlaka değişmeli" diyerek tarım ve toprak reformunu anlatarak sürdürür. 68'dek, konuşmasında TİP programını anlatır ayrıntılarıyla ve "...Ne mutlu bize ki, çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakabilmenin mücadelesi içindeyiz. Bu kutsal mücadelenin kadın erkek tüm erlerine selam olsun" sözleriyle sonlandırır konuşmasını.  1942'de TKP üyesi olan Boran 1950'de Türk Barışseverler Cemiyeti'ni kurar. Örgütün Kore Savaşı'na karşı çıkması,  Boran'ın 15 ay hapis cezasına çarptırılmasına ve bunun yanı sıra sosyoloji bölümünde doçentlik yaptığı DTCF'den atılmasına yol açar. 1953'de  başka bir TKP operasyonu nedeniyle beş ay tutuklu kalır. Boran da diğer iki kadın konuşmacı gibi Aybar'ın genel başkanlığı akabinde TİP'e katılır, TİP Genel Yönetim Kurulu üyeliği sonrasında 1965 seçimlerinde Urfa milletvekilliğine seçilir. 1966'da Merkez Yönetim Kurulu üyesi olur. 1970'de TİP Genel Başkanı olan Boran, 12 Mart döneminde kapatılan partinin diğer yöneticileriyle birlikte 74 affına dek cezaevinde kalır. İkinci TİP'in de Genel Başkanı olan ve 1987'de yurt dışında TİP-TKP (TBKP) birleşmesini gerçekleştiren Boran, bu birleşmeden üç gün sonra 19 Ekim 1987'de yaşama gözlerini yumar. TİP'in üçüncü kadın konuşmacısı, sosyolog, yazar ve siyasetçi kimliğiyle ülkenin sosyalist siyasetinde çok önemli etkiler yapmış bu siyaset insanıdır. 

Üç sosyalist kadına, Çelenk, Cemgil ve Boran'a ithaf edilen kitap, bir köşe yazısına sığdırmaya çalıştıklarımdan çok daha fazlasını içeren dolu dolu bir eser. Seçim konuşmalarının yanı sıra, 63-65, 66, 68, 69 yıllarında yayınlanan seçim bildirileri ve afişleri, konuşmacıların tanıtımları, konuşmalar hakkındaki mahkeme kararları, TİP'in TRT konusunda yetkili makamlara yaptığı  şikayet,  63, 68, 69 seçimlerinde yapılan konuşmalara ilişkin Parti genelgeleri ve benzeri ek ve belgeler kitabı sadece renklendirmekle kalmıyor, bir araştırma olarak değerini arttırıyor. 

Bazı konuşmaların ve türkülerin karekodlarla dinlenme olanağı ise diğer bir "ilk"... Yazarlar Aşut ve Atılgan'ın titiz çalışmalarının ürünü olan "Proletaryanın büyülü kutusu" solun yakın tarihinde anlamlı ve keyifli bir yolculuk. Okurun ilgi ve değerlendirmelerini bekliyor. 

Yazar arkadaşlarımı ve yayınevini kutluyorum.  
 

  • 1. Attila Aşut ve Gökhan Atılgan, Türkiye İşçi Partisi Radyoda, Proletaryanın Büyülü Kutusu, Nisan 2021, Yordam Kitap, İstanbul
  • 2. Serpil Çelenk Güvenç, Solun Merceğinden Dış Politika TİP Deneyimi, 1961-71, Daktylos Yayınları, 2008, s. 11, İstanbul
  • 3. agy, 221
  • 4. Attila Aşut ve Gökhan Atılgan, Nisan 2021, Türkiye İşçi Partisi Radyoda- Proletaryanın Büyülü Kutusu, Yordam Kitap, İstanbul
  • 5. Ekim 1961'de milletvekili genel seçimleri yapıldı ama yasayla belirlenen "seçimlerden en az altı ay önce ve en az 15 ilde örgütlenmiş olma" kuralını yerine getiremeyen TİP seçime katılamadı ve radyoda konuşma hakkından yoksun kaldı.
  • 6. Polisin sırtından vurarak öldürdüğü Taylan Özgür'ün ablası Hale Özgür Kıyıcı, yıllar sonra aktardığı bir anıda, Zehra Kosova, Zihni Anadol ve Mustafa Özçelik ile Ankara Mülkiyeliler Birliği'ne gittiklerini, Şekibe ve Halit Çelenk çiftinin gören Zehra Kosova'nın "Şekibe abla dediğiniz kişi ile tanışmak istiyorum ve geç kalmış bir tebriki yapmak istiyorum" dediğini nakleder . Geç kalmış kutlama Çelenk'in radyo konuşmasına dairdir.
  • 7. Korkut Boratav, "Şekibe Çelenk'in Güzel Sesi", Cumhuriyet, 29.2. 2021, s. 2.
  • 8. 1963 ve 1965 seçimlerindeki radyo konuşmaları Partinin "Türkiye İşçi Partisi; Yurt Sorunları ve Çözüm Yolları" başlıklı broşüründe yayınlanmış; 2019 yılında Abdullah Nefes arkadaşımız bu konuşmaları bir kez daha okurla buluşturmuştur.
  • 9. Zülfü Livaneli'nin bestelediği "Ulaş" ağıtının güftesi Yaşar Kemal'e aittir. Bakınız: Yaşar Kemal, Bugünlerde Bahar İndi, YKY, 2010, İstanbul, s. 76-77