Dümene işçi sınıfının geçmediği her gemi patronların yatırımları için yabancı ülkelere, sömürüye, savaşa, açlığa açılır.

Patronların gemisi

Temmuz ayının sonunda işçilerin maaşları ve tazminatları dahil bütün alacaklarını vermeden fabrikayı kapatacağını söylemişti ETF patronu. İşçilere battığını söylüyordu. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği başkanıydı. Koca tekstil sektörünün azılı temsilcisi pişkindi ve yaptığının bilincindeydi. Hiçbir şekilde yaptığını gizlemeyen bir patrondu ETF patronu Sanem Dikmen.

Yeni bir fabrika açacağını herkes tahmin ediyordu. Dün Sapa Tekstil adında bir şirket kurduğu öğrenildi. Battım deyip yeni bir şirket kurmuş ve işçi alacaklarını gasp etmişti. 

Krizi fırsata çevirmek patronlar açısından övünülecek bir şeydi. Fırsatçılık sadece işçilerin haklarına el koymak üzerinden değil, yeni yatırım olanaklarını değerlendirmek açısından da ticari yetenekti! 

Geçtiğimiz günlerde AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan iki ayrı açıklama yaptı. İlkinde "hepimiz aynı gemideyiz" nakaratını tekrarladı, diğerinde "ülkemiz krizi fırsata çevirmiştir" dedi. 

Aynı gemideyiz dedi ertesi gün yatını boğazın sularında yüzdürdü Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Aynı patronlarımız gibi. Patronlar kriz var, fabrika kapanırsa siz de işsiz kalırsınız, hepimiz aynı gemideyiz, yüzdürelim bu gemiyi dediler. İşte Erdoğan da bunu söylüyordu.  

Kuşkusuz Erdoğan'ın bu söylemleri yeni değil. Erdoğan'ın bu sözlerinin bir yandan içeride toplumu ikna etme isteğinden, diğer yandan dışarıda yeni yatırım ve hareket alanları yaratmaya çalışmasından geldiğini söyleyebiliriz. Bu düzende patronların yarattığı hareket alanına güveniyordu Erdoğan ve bunun için önünde hiçbir sorun görmek istemiyordu. O yüzden işçilerin haklarına her daim saldırdı, grev hakkına müdahale etti, kolluk kuvvetleriyle işçileri engelledi. 20 yıllık iktidarı boyunca tam da bu politikalarla gemiyi yüzdürdü.

Erdoğan'ın övünç kaynağıdır bu fırsatçılıklar. Mesela ülkede kayıt dışı, sigortasız, ucuz işçi çalıştırmak fırsatçılıktır. Erdoğan'ın “ülkemiz krizi fırsata çevirmiştir” sözü sadece dışarıya bakılarak değerlendirilemez. İçeride de işçilik ücretleri düşmüştür, patronlara büyük olanaklar sağlanmıştır. 

Ülkede yaşanan hayat pahalılığı, yoksulluk gündemleri bunun sonucudur. Patron sınıfını ihya ederseniz halkı fakirleştirirsiniz. Fırsatçılık bunu gerektirir. 

Öte taraftan kriz fırsatçılıkların önünü açarken sermaye sınıfı burada görgüsüzlüğünü, işçi düşmanlığını, lüks yaşamını hiç gizlemedi. Örneğin, ETF Tekstil işçilerinin hakları için günlerdir fabrika önünde direnmelerine karşın patronun malları polis eşliğinde çıkarması ve işçilerin gözünün içine bakarak sırıtması böyle bir pişkinliktir. Tersane de hayatını kaybeden 19 yaşındaki işçinin ardından şirketin utanmazca suçu işçinin üzerine atmaya çalışması da böyledir. Patronların, zam isteyen işçiyi işten çıkarması veya toplumdaki yoksullaşmanın artmasına rağmen zenginliklerini halkın gözüne sokması da...

Bu utanmazlık şaşırtıcı değil. Ancak toplumda da “aynı gemideyiz” nakaratının tutmayacağı görülüyor.

Asgari ücretin açlık sınırının çok altında olduğu bir ülkede işçiler aynı gemideyiz sözüne inanmaz.

Yoksulluk, hayat pahalılığı artacak, bu duruma rağmen birileri daha zenginleşecek, yatlar alacak, öte taraftan hepimiz aynı gemideyiz denecek. 

Dün ETF tekstilde polis kontrolünde fabrikadan tırlarla malları çıkaracaklar, üzerine bir de sırıtacaklar, sonra hepimiz aynı gemideyiz diyecekler. 

Samsun'da Ballıca Sigara Fabrikası özelleştirilip British American Tobacco’ya satılacak, üzerine zam talep eden, çalışma koşullarından iyileştirme isteyen işçiler işten atılacak, sonra işçilere “hepimiz aynı gemideyiz” denecek.

Halkın bütün gereksinimleri zamlanacak, faturalara, besin kaynaklarına para yetişmeyecek, üzerine tüm bunlardan zenginleşenlerle "aynı gemideyiz" denecek. 

Tersanede işçinin ölümünün ardından “bütün kişisel koruyucu donanımlar işçiye teslim edildi burada patronu ilgilendiren bir şey yok” diyenle orada hayatını kaybeden işçi ve bütün işçilerle aynı gemideyiz denecek.

O kadar uzun boylu değil.

Neden onlarla aynı gemide olalım?

Sermaye sınıfı ile işçi sınıfı, ezenle ezilen, savaştan kâr sağlayanla, savaşa gönderilen, elektriğin, doğalgazın vanasını elinde tutanla ona gereksinim duyan aynı gemide olamaz.

İktidarıyla, muhalefetiyle, sermaye sınıfıyla bu düzende aynı gemideyiz nakaratları tutmaz. Dümene işçi sınıfının geçmediği her gemi patronların yatırımları için yabancı ülkelere, sömürüye, savaşa, açlığa açılır. Biz gemimizi eşit, özgür, sömürünün olmadığı bir yöne çevireceğiz.