'Haklı olan, eşitlik isteyen, sömürüye karşı mücadele eden işçiler mutlaka bu eşitsiz düzeni yıkacak.'

Patronlar için işçi çocukları aç kalmayacak!

İşten çıkarıldıktan sonra haklarını almak için çocuklarıyla birlikte fabrikanın önünde haykırdılar. Çocuklarıyla, anneleriyle, eşleriyle birlikte yaşadıkları haksızlığa karşı hep birlikte ses çıkarıyorlardı. Çocukların elinde “Patron çocukları Amerika’da okusun diye işçi çocukları aç kalmayacak” yazan kâğıtlar vardı.

O gün çocuklar, babaları işten çıkarıldıktan sonra patronların çirkinliğiyle,sömürüsüyle, kötülüğüyle tanıştılar. “Neden patronlar zengin de biz fakiriz” gibi düşünceler belki ilk defa akıllarına geldi. Erken yaşta, babaları gibi işçilerin, patronlardan haklarını alabilmesi için kavga etmek zorunda kaldıklarını gördüler.

Bütün aile sadece babalarına destek olmak için değil, çalınanların aslında kendi gelecekleri ve hakları olduğunu gördüğü için de birlikte direniyordu. Samsun’daki British American Tobacco (BAT) fabrikasında işten atılan işçilerin, geçtiğimiz hafta sonu fabrika önünde aileleriyle birlikte yaptığı eylemden söz ediyoruz. 

TEKEL’in özelleştirilmesinin ardından BAT’a devredilen Ballıca Sigara Fabrikası’nda çalışan 9 işçi çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle mücadele ediyorlardı. Şirket talepleri dikkate almak yerine hemen işçi kıyımına başladı. Ve ilk iş 9 işçiyi işten atmak oldu. 

AKP iktidarının özelleştirmeler eliyle patronlara peşkeş çektiği işletmelerden biriydi Ballıca Sigara Fabrikası. TEKEL’in Adana, Malatya, Tokat, Bitlis ve Samsun’da bulunan sigara fabrikalarına el koyan BAT, ihaleden kısa bir süre sonra binlerce işçiyi işten çıkardı. Bu özelleştirmelerin bir sonucu olarak, bu dönem TEKEL işçileri kış günü günlerce Ankara’da çadırlar kurarak eylem yaptı.

Özelleştirilen yerler çok kısa süre içinde kendini amorti etti. Ancak buna rağmen işten çıkarmalar gerçek dışı nedenlerle devam etti. Samsun’da özelleştirmenin  ardından, “zarar ediyoruz” gerekçesiyle 120 işçi işten çıkarıldı. Aradan 11 yıl geçti ve bu sefer “performans yetersizliği” denilerek işten çıkarıldılar.

Benzer bir işten çıkarma ise geçtiğimiz günlerde İzmir Torbalı’da bulunan eski Philsa Sigara Fabrikası’nda yaşandı. Philip Morris’e ait olan fabrikanın taşeron şirketinde çalışan işçiler sendikal hakları için işten atıldılar. 

Halka ait olan bu fabrikalar aynı diğer işletmeler ve enerji santralleri gibi şimdi emekçilere, halka karşı çalışıyor. Bir yandan çılgın kârlar elde eden bu firmalar diğer yandan işçilerin haklarını gasp ediyor.

BAT’ın Türkiye’ye ilk girişi, 2002 yılında İzmir Tire’deki fabrikayla başlıyor. Şirketin sitesinde, 2008 yılında Tekel özelleştirmesiyle beraber yabancı markaların yanı sıra yerli markalarla da Türkiye pazarındaki konumlarını güçlendirdiklerini, 2010’da Samsun’daki fabrikayı üretim üsleri haline getirdiklerini ve üretimlerini yalnızca Samsun fabrikasında gerçekleştirmeye başladıklarını ve 2 milyar doları aşan toplam yatırım olduğunu belirtiyor. Ayrıca, BAT Türkiye’nin, 1 Nisan 2022 itibarıyla Türkiye, Kafkaslar ve Kuzey Kıbrıs (TCNC) Bölgesi adı altında 3 pazardan sorumlu bir merkez haline geldiğini ve bölgede üstlendiği pozisyonu artırdığı yazılıyor.

Şirketin internet sitesinde övünerek anlattığı bu zenginlik, Türkiye işçi sınıfına ait olan KİT’lerin yerli ve yabancı patronlara peşkeş çekilmesinden kaynaklanıyor. O fabrikalarda çalışan işçilerin emeğiyle oluşan devasa bir zenginlik. 

Bu zenginliğin sorunsuz bir şekilde artması için sermaye sınıfı dikensiz bir gül bahçesi istiyor. Bir yandan işçi düşmanlığı yapıyorlar diğer yandan ise yarattıkları prestijle “işçi dostu” görüntüsü vermeye çalışıyorlar. İşte Samsun’da çalışan işçilere işten atılırken “örgütlendikleri” için değil de başka nedenlerle işten çıkarıldıklarını söylüyorlar.

BAT, işten çıkarmalara karşı tepkinin büyüyeceğini belli ki düşünmüyordu. Ancak gece fabrika içinde başlayan mücadele, çoktan dışarıya taşmıştı. Birkaç gün sonra işçiler Patronların Ensesindeyiz Ağı’na (PE) ulaşarak PE BAT İşçi Komitesi kurarak mücadelelerini örgütlü hale getirdiler.

Bugün eylem planları oluşturarak kavga etmeye devam eden işçilere, şirket yetkilileri, vali, bakan işçileri susturmak için araya girdi. İşçilerin taleplerine sadece geçiştirerek yanıt verdiler.

İşçiler yaşadıklarının onur kırıcı olduğunu biliyor. Bir işçinin hakkını istemesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesini istemesi suç olamaz. Bunun bir baskı olduğunu ve bu yüzden de kavgalarını duyurmanın en meşru hakları olduğunu biliyorlar.

İşçi sınıfı mücadelesi birbirini besliyor. Hakları için direnen emekçilerin sayısını arttırmak, işyerlerinde, yaşadığı mahallede örgütlü olmak bütün işçi sınıfı mücadelesini geliştiriyor. Teslimiyeti yok ediyor. 

Samsun’da fabrikada başlayan mücadele şimdiden fabrika dışına taştı. Aileler, çocuklar hak aramak için birlik oldu.

Hiç şüphe yok, BAT işçileri haklarını kazanacak. Şirket işçilerin istediklerini vermek zorunda kalacak. Geçtiğimiz haftalarda yazdığım bir yazıda işçi sınıfı mücadelesinin güzelliğinden ve ne kadar estetik olduğundan söz etmiştim. Şimdi ona en güzel örneklerden biri oldu. 

Çocuklarıyla birlikte fabrika önünde mücadele eden işçilerin güzelliğine karşı patronların çirkinliği!

Haklı olan, eşitlik isteyen, sömürüye karşı mücadele eden işçiler mutlaka bu eşitsiz düzeni yıkacak.