Demirci ustası John Keegan, özgür kaldıktan tam 5 yıl sonra özel izinle kendisinin ve arkadaşlarının tutsak edildiği zindana geri döndü ve yaptığı anahtarların işe yarayıp yaramadığını test etti.

Özgürlüğün anahtarı

İrlanda viskisini ve viskinin kültürel açıdan İrlanda halkı için ne anlama geldiğini konuşmak üzere gazeteci meslektaşım Gearoid Keegan ile Kilbeggan’daki damıtımevinde buluşmuştuk, İrlanda kültürüne ve viskisine dair bu kapsamlı röportajı okuyanlar hatırlayacaktır. Şimdi, o buluşmanın devamında olanları yazma zamanı.

Arkadaşımın bize büyük bir sürpriz hazırladığından habersiz damıtım evinden ayrıldık ve İrlanda’nın uçsuz bucaksız yeşilliğinde yol almaya başladık. Ailesinin evine geldiğimizde bizi nazik bir biçimde çay içmeye davet ettiler. Sürpriz davetliler olarak bu büyük eve girdik. Annesi ve erkek kardeşi bizi büyük bir misafirperverlikle evlerinde ağırladı. Türkiye’nin entelektüelleri, cumhuriyetçileri ve sosyalistleri bağımsız bir İrlanda Cumhuriyeti’nin hayalini en az İrlandalılar kadar arzulamışlardır; misafir olduğum bu evdeki güzel İrlandalılara aramızdaki bu yakınlığı anlatabildiğimi düşünüyorum. Tarih, felsefe, İrlanda ve Türkiye hakkında konuşurken bir anda Gearoid Keegan’ın dedesinin İrlanda’nın bağımsızlık mücadelesine katılan bir IRA (Irish Republican Army/İrlanda Cumhuriyet Ordusu) gönüllüsü olduğunu öğrendik. Büyükbaba John Keegan, büyük işler başarmış bir devrimciydi. Keegan, mücadele arkadaşlarını ve kendini zindandan kurtarmak için tutuldukları hücrenin anahtarlarının bir kopyasını yapmış ve İrlanda’nın özgürlüğü adına mücadele ettiği için Kraliyetin zindanlarında tutsak alınmıştı. Keegan, anahtarları Galler’deki Carmarthen zindanında1 büyük bir özveriyle hazırladı; 100 yıl önce Ocak 1922’de serbest bırakıldığında anahtarları İrlanda’ya getirdi. John Keegan, Anglo-İrlanda antlaşması sayesinde anahtarları kullanma ihtiyacı duymamış ve bu antlaşma sayesinde özgürlüğüne kavuşmuştu. Tüm bu hadiseler yaşandıktan birkaç yıl sonra Keegan Carmarthen zindanına geri döndü ve anahtarlarının çalışıp çalışmadığını kontrol etmesi için ona izin verildi. Anahtarlar çalışıyordu, yani antlaşma olsa da olmasa da İrlanda’nın özgürlüğü için savaş veren bu adamlar kendi özgürlüklerini de kendi elleriyle sağlamış olacaklardı. John Keegan, yıllar sonra anahtarları Dublin’deki Hristiyan kardeşler okulundaki bir müzeye bağışladı. Daha sonra ise anahtarları Kilmainham zindanındaki2 müzeye aktarıldı ve anahtarlar burada yeniden restore edilerek sergilenmeye başladı.

John Keegan’ın arkadaşlarına yazdığı mektupların orijinal nüshalarını o evde gördüm ve bu tarihe parmaklarımla dokunma imkanına kavuştum. Bu değerli metinler için telaşlanmış ve mektupların hava almayan bir yerde muhafaza edilmesine ilişkin önerilerimizi aileye ilettik. Böylesine nemli bir ada ikliminde bu mektupların ev ortamında korunabilmesi gerçekten büyük bir başarıydı. John Keegan’ın anahtarının popüler kültürde de bir karşılığı var. 1996 yılında çekilen Michael Collins filminde de bu tarihi anekdota yer ayrılmıştır. Filmde bu tarihi anekdotun ne kadar gerçekçi anlatıldığı ayrı bir tartışma konusu. John Keegan’ın evinin yanındaki küçük atölyeyi ve anahtar yaparken çalıştığı bu mekânı da ayrıca gözlemle fırsatı elde ettim.3

Tim Ryan ‘P. J. Mara’ isimli kitabında John Keegan’ın oğlu Fianna Fáil milletvekili Sean Keegan’ı anlattığı satırlarda babası John Keegan’dan bahsetmeyi ihmal etmez. “Westmeath Milletvekili Sean Keegan Mullingar’da yaşıyordu. Onun babası IRA’nın üyesiydi ve İrlanda’nın bağımsızlığı için fedakârca mücadele etmişti. John Keegan, Galler’de hapishanede tutsak olduğu sıralarda siyasi mahkûm statüsü alabilmek için 38 gün boyunca açlık grevi yaparak mücadele etmişti”4 Tarihte öyle anlar vardır ki bireyler burada anahtar bir rol oynar. Özgürlüğe susamış bir ulusa John Keegan gibi bir adam o anahtarları hediye eder…İşte bir IRA gönüllüsü olan, İrlanda’nın bağımsızlığı içim cesurca mücadele eden John Keegan’ın tutuklanma ve usta bir demirci olarak özgürlüğün anahtarlarını yapmasının gerçek öyküsü:

1895 doğumlu bir demirci ve İrlanda bağımsızlık mücadelesinin gönüllü bir üyesi olan John Keegan, Ballinagore, Westmeath yakınlarında İrlanda Kraliyet Polisi (The Royal Irish Constabular/ kısa adı RIC) tarafından yakalandı. Üzerinde bir silah ve 4 mermi bulundu. 27 Ekim 1920'de çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı, Üç ay hapis cezası ve iki yıl zorunlu ağır çalışma cezası aldı ve Londra'daki Wormwood Scrubs hapishanesi aracılığıyla Carmarthen'e gönderildi.

Keegan’ın IRA'ya katılımına dair kayıtlar torunlarından biri olan Tom Keegan tarafından korunmaktadır. Bu kayıtlarda çok önemli detaylar ve IRA’nın o dönemdeki faaliyetlerine ilişkin belgeler var. Bu belgelerde Clara'daki İrlanda Kraliyet Polisi kışlasına yapılan saldırı ve Castletown Geoghegan, Westmeath yakınlarındaki Monaghanstown'daki Black and Tans'a5 saldırı girişiminde bulunmak dahil olmak üzere John Keegan ve arkadaşlarının dahil olduğu pek çok fedakâr eylem var. John Keegan, 2 Şubat 1920'de Clara’daki kışlaya planlı bir saldırı için Ballinacarrigy'ye bomba getirdi ve aynı yıl 3 Nisan'da, IRA'nın faaliyetlerine ilişkin belgeleri imha ettiği Mullingar'daki ilçe salonundaki gümrük ve tüketim dairesinde IRA mensubu olarak nöbet tuttu ve güvenliği sağladı. Ayrıca, 29 Haziran 1920'de Mullingar tren istasyonuna yapılan baskının planlarını da bizzat John Keegan hazırladı. O, tüm bu faaliyetlerin içerisinde yer alırken uzun bir süre yakalanmadan kraliyet polisi ve İngiliz sömürgecilerle mücadele etmeye devam etti. Ancak bu şansı kapsamlı bir soruşturmanın sonunda sona erecekti. Hapsedilmesine neden olan tüm bu eylemleri polis kayıtlarında ayrıntılı bir biçimde yer alıyor.

İrlanda Kraliyet Polisi Memuru Edward Churchill tarafından hazırlanan kanıtların bir özeti, polisin John Keegan'ı yakalamadan önce polisin kapsamlı bir biçimde onu takip ettiği ve hakkında delil topladığını açık bir biçimde ortaya koyuyor.

Askeri mahkemeye yüzbaşı V.D Corbett tarafından yazılan raporda John Keegan'ın yakalanış anı anlatılmaktadır. Gözaltına alınmadan önce sanığın sağ elini paltosuna doğru götürdüğü ve bunun polislerin gözünde açık bir tehdit olarak algılandığı rapor ediliyor. Mahkemede verdiği ifade Keegan, maksadının ateş etmek değil silahtan kurtulmak olduğunu belirtiyor. John Keegan'ın tutuklanmasıyla birlikte polis, Derryroe, Balllinagore'daki evini aradı ve orada yastığın altında bir tabanca kılıfı buldular. Üç erkek kardeşi Patrick, Joseph ve Bernard Keegan da mühimmat bulundurma şüphesiyle gözaltına alındı. Üç kardeş daha sonra serbest bırakıldı.

2 Kasım 1920'de mahkûm edilen Keegan, mahkemeye İrlandalı bir gönüllü olarak silah taşımasının yasal bir hak olduğunu söyleyerek, alınan kararın İrlandalıların gözünde hukuki bir yanının olmadığını net bir biçimde ortaya koymuş. John Keegan’ın daha sonra eve yazdığı mektuplardan mahkûmiyet kararını kabul edemediği net bir biçimde görülüyor. Bunu ‘aşağılık’ bir durum olarak niteleyen Keegan, yeniden özgür olmak için can atıyordu. Elbette hapishane hücresinde sakin sakin oturarak ya da hiçbir şey yapmadan bekleyerek değil.

Zindandaki hücrelerin kapılarını açacak olan anahtarların kopyalanması hadisesi tam olarak şu şekilde gerçekleşti: Bir gardiyan dış kapının ana anahtarını kırmıştı ve bu anahtarın yenisinin yapılması gerekiyordu. Bunun için zindandaki atölyede çalışan demirci ustası John Keegan’a başvurdu. Keegan, gardiyan için yeni bir anahtar yaparken bir anahtar da kendisi için kopyalamayı ihmal etmedi, böylece ana kapının çıkış anahtarı elinde oluyordu. Elbette sadece bu anahtar yeterli değildi. Hücreleri kilit altında tutan anahtarı inceledi ve onun da bir kopyasını yapmayı başardı. Anahtarların korunduğu Dublin'deki Kilmainham Müzesi’ne göre, Keegan ve arkadaşlarının 1922'de ilan edilen genel afla serbest bırakılması, anahtarların hiç kullanmadığı anlamına geliyordu, ancak John Keegan özgürlüğüne kavuşurken anahtarları ayakkabılarının içine sakladı ve bu sayede onları İrlanda’ya taşımayı başardı.

Anahtarların çalışıp çalışmadığı sorusu özgürlüğe, adalete ve bağımsızlığa susamış bu İrlandalı adamın içini yiyip bitiriyordu. Demirci ustası John Keegan, özgür kaldıktan tam 5 yıl sonra özel izinle kendisinin ve arkadaşlarının tutsak edildiği zindana geri döndü ve yaptığı anahtarların işe yarayıp yaramadığını test etti. Keegan’ın ailesi anahtarların çalışıyor olmasına bu özgür ruhlu adamın çok sevindiğini söylüyor. Kilbeggan’lı çiftçi ve demirci ustası kendisiyle gurur duymakta sonuna dek haklıydı.

John Keegan’ın Carmarthon zindanınında yaptığı anahtarlar bugün Kilmainham Gaol müzesinde sergilenmektedir.

John Keegan’ın Carmarthon zindanınında yaptığı anahtarlar bugün Kilmainham Gaol müzesinde sergilenmektedir.

John Keegan, Bridget Daly ile evlendi ve 5 kızı (Gemma, Dill, Ita, Theresa ve Bridie) ve 3 oğlu (Sean, Tom ve Frank) olmak üzere toplamda 8 çocuğu oldu. Bu özel anıyı benimle paylaşan ve Türkçe yayınlanmasına izin veren gazeteci arkadaşım Gearoid Keegan, John Keegan’ın torunudur ve Tullamore Tribune Gazetesi’nde Editör Yardımcısıdır. Özgürlüğün Anahtarını yapan ve bu anahtarları ayakkabılarının içerisinde saklayarak geleceğe miras olarak bırakan John Keegan, 1976'da 81 yaşında yaşama veda etti ve askeri törenle Horseleap mezarlığına hak ettiği saygı ve onurla defnedildi.

  • 1. Galler’deki Carmarthen kasabasında bulunan Carmarthen Kalesi’nin içerisinde 8 hücreli küçük bir hapishane bölümü bulunmaktaydı. Kale 1789’da mimar John Nash tarafından yeniden düzenlendi ve ilçedeki en büyük zindana bu düzenleme sayesinde inşa edilmiş oldu. Zindan 1869 yılında yeniden düzenlendi ve yıkıldığı tarihe 1936 yılına kadar Kraliyete hizmet etmeye devam etti (Ç.N).
  • 2. Kilmainham Gaol: İrlanda, Dublin, Kilmainham'da eski bir hapishane-zindan. Şimdi, İrlanda Hükümeti'nin bir kurumu olan Bayındırlık Ofisi tarafından işletilen bir müzedir. 1916 Paskalya Ayaklanmasının liderleri de dahil olmak üzere birçok İrlandalı devrimci, İngiltere Hükümeti'nin emriyle hapse atıldı ve idam edildi. Paskalya Ayaklanması sırasında ağır yaralı olarak Kraliyet ordusu tarafından esir alınan İrlanda Sosyalist hareketinin kurucularından James Connolly yaralı olmasına bakılmaksızın bu zindanda barbarca infaz edilmiştir. Bu İngiliz emperyalizminin dünyada ve kendi adasında insanlığa karşı barbarca işlediği ne ilk ne de son suç olmuştur (Ç.N).
  • 3. Kısıtlı zamanda bu mekânda bir hatıra fotoğrafı çektiremediğim ve bunu SoL okurlarıyla paylaşamadığım için gerçekten üzgünüm. Bir sonraki ziyaretimde bu açığı kapatabileceğimizi düşünüyorum. Bu sayede fotoğrafı sosyal medyada paylaşırken yazıyı okuyuculara yeniden hatırlatma fırsatı bulabilirim.
  • 4. Ryan, Tim (1992). Mara P.J. Blackwater Press. Dublin24.
  • 5. Black and Tans veya Kraliyet İrlanda Yedek Kuvvetleri İrlanda’daki devrimci durumu bastırmak amacıyla 1920-21 yılları arasında bölgeye gönderilen birlik. İrlanda Cumhuriyetçi Ordusuna karşı kurulmuş olsa da İrlandalı sivil halka karşı giriştiği katliamlarla kötü şöhret sahibi olmuştur. https://tr.wikipedia.org/wiki/Black_and_Tans