Aradan geçen 50 yıldan sonra bu ülkenin gençleri sadece okullarda değil, işyerlerinde, atölyelerinde sosyalizm mücadelesini büyütüyor.

Okullardan, işyerlerinden İncirlik’e: NATO’ya hayır!

Geçmişte yaz tatillerinde çocukların mahallenin berberinde, marangoz atölyesinde, lokantasında çalışması diye bir olgu vardı. Bunun bir yanı yoksul ailelerde harçlığını çıkarmak için olurken, diğer yanı boş vakitlerin değerlendirilmesi olurdu. 

Ben ilk çalışma yaşamına ortaokuldan liseye geçişte yaz tatilinde bir mobilyacıda başladım. O mobilyacıda üç ay çalıştım ama ücretimi epey zaman sonra alabildim. O zaman bir oyun gibi de geliyordu bu durum. Zaten yazın tatilde yapacak bir şey yok, zaman geçsin diye çalıştığımız için usta da öteliyordu. Ama bugünlerde artık durum hiç böyle değil. 

Bugün tüm dünyada erken yaşta çocuklar, gençler çalışma yaşamına giriyor. Çocuk işçilik, genç işçilik yaygınlaşıyor.

Artık yaz tatilinde çalışmak bir istisna veya boş vakti değerlendirmenin aracı değil evin ekonomisine zorunlu katkının adı, gençler hatta çocuklar kiraya, markete, faturaya, taksitlere yapılacak ödemelerde eline bakılan işçiler oldu. 

Koca kurumsal firmaların taşeronlarında çocuk işçiler çalışıyor. Artık dişlinin bir parçası olarak kurumsallaştı. Devletlerin resmi istatistiklerinde 15 yaş altı çalışan verileri çıkarılıyor, resmi olarak bu durum kabul görüyor. 

Geçtiğimiz günlerde 22 yaşında bir motokurye bir kamyonete çarpması sonucu hayatını kaybetti. Aynı gün bir Trendyol kuryesi kaza yaptı, yine aynı günlere denk gelecek şekilde ağırlıklı olarak genç kadınların çalıştığı Hepsiexpress firmasına hizmet veren Kadın Ustalar şirketinde çalışan işçiler maaşlarını alamadılar. Atık kağıt toplayarak yaşamak zorunda kalan çocuklar, savaştan dolayı yerinden yurdundan edilmiş, tekstil atölyesinde çalışan, mobbinge, tacize uğrayan, öldürülen çocuklar, gençler, kadınlar...

Hepsi geçimlerini sağlamak için erken yaşlarda çalışma yaşamının acımasız dişlilerinde yaşam mücadelesi veriyor. Motoruyla, tezgahıyla, çekçekiyle, bilgisayarıyla... 

Artık bir çocuk işçiyle ilgili duyduğumuz hak gaspı, ölüm haberlerinin öneminin yitirilip gittiği, alışkanlıklar yarattığı derin bir krizin ortasındayız.

Çalışma yaşının düşmesinde kuşkusuz sermaye sınıfının ihtiyaçları, daha fazla kar elde etme hırsı bulunuyor. Bu sömürü mekanizmaları emperyalist ilişkilerin gelişmesiyle tüm dünyada da hızla arttı. 

Bugün dünyada bir sosyalist ağırlık yok. Geçmişte Sovyetler Birliği'nin varlığında dünyada emek, çalışma, toplumun yapısı, kültür gibi başlıklarda bir ağırlık oluşturuluyordu. Sosyalizmin varlığında tüm dünyada işçi sınıfı ve ezilen halklar kazanımlar elde ediyordu. Sovyetler Birliği'nin çözülmesi, tüm dünyada emekçileri vahşi bir sömürü mekanizması içine hapsetti.

Türkiye'de emperyalizmle ilişkilerin gelişmesi işçi sınıfının tüm haklarına saldırıları hızlandırdı. Özelleştirme politikaları, ülke kaynaklarının patronlara peşkeş çekilmesi, yerli ve yabancı sermayenin her türlü emek düşmanı politikaları bu durumda etkili oldu. 

Türkiye'nin ABD'yle ilişkilerinin gelişmesi sermaye sınıfının isteğiyle gerçekleşti. Bunun bir uğrağı da NATO'ya üyelik, Türkiye'de ABD üslerinin kurulmaya başlamasıdır.

NATO dünyada işçi sınıfına karşı kurulmuş ve komünizmin gelişmesini engellemek için her tür manipülasyonu yapabilecek bir terör örgütü olarak dünya işçi sınıfının ve komünistlerin belasıdır. 

Kuruluşundan bu yana her ülkede komünist siyasetin gelişmesini engelleyecek adımları attı. İşçi sınıfı siyasetinin yükselişe geçtiği dönemlerde kanlı darbelerle, katliamlarla, savaşlarla işçi sınıfı partilerini, hareketlerini sendikaları bastırdı. 

Türkiye'de yapılan darbelerde, katliamlarda, gericiliğin yaygınlaşmasında, tarikatların, özelleştirmelerin, faşist çetelerin gelişmesinde hep emperyalizmle ilişkiler ve NATO parmağı vardır. 

Buna rağmen Türkiye'de emperyalizme karşı güçlü bir mücadele geleneği var. ABD karşıtlığı, NATO karşıtlığı, anti-emperyalist mücadele diyen bir gelenek var. 

Bu mücadelenin nişanesi olarak, Türkiye işçi sınıfının hafızasından silinemeyecek bir anti-emperyalist mücadele geleneğini canlarını feda ederek kazıyan bir birikim var.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin 6 Mayıs 1972'de memleketlerini her türlü tehlikeye karşı korumak ve özlemini duydukları bağımsız bir ülke için idam edildiler. Bu idamlarda NATO'nun, emperyalistlerin, sermaye sınıfının parmağı vardı. Ve bu ülkenin gençlerine büyük bir mücadele geleneği bıraktılar.

Aradan geçen 50 yıldan sonra bu ülkenin gençleri sadece okullarda değil, işyerlerinde, atölyelerinde sosyalizm mücadelesini büyütüyor. Bu ülkenin gençleri NATO'ya hayır demek için okullarından ve işyerlerinden İncirlik'e yürüyor.