Çocuğun okula gönderilmesine karar verildiği anda yeni dertler başlıyor. Okula başladığında da yeni dertler beliriyor. Çocuğu mezuniyet aşamasına gelen aile, bambaşka sorunlarla karşılaşıyor.

Okullar açıldı!

Ne hale geldik? Okulların açılmasına bile pek sevinemiyoruz!

  • Okul çağında olup da okula gitmeyen yüzbinlerce çocuğumuz var. Kimi çocuk yaşta evlendirildiği için okul yüzü göremiyor. Kimi okula kayıt parası bulamıyor. Kimi küçücük yaşta çalışmak zorunda kalıyor. Kimi tarikat niteliğindeki kurumların kaçak dense de iktidar tarafından bilinen ve de hatta desteklenen merdiven altı-sıbyan mektebi-medrese ya da Kuran kursu denen oluşumlara gitmekle yetiniyor. Kimi veli de, “Çocuğum okuyup da ne olacak, işsiz kalacak, bari para kazansın” diyor!

Çocuğun okula gönderilmesine karar verildiği anda da yeni dertler başlıyor:

  • Anadilleri Türkçe olmayan veliler, çocuklarının anadilinde öğrenim göreceği okul bulamıyor.
  • Deprem nedeniyle yıkılan ya da hasar gören okulların sorunları hâlâ büyük ölçüde devam ediyor.
  • Milyonlarca veli çocuğunun "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" ile eğitim görmesine karşı olsa da, çocuğunu okula göndermenin ikilemini yaşıyor.
  • Hemen ardından okul seçimi bir başka dert kaynağı oluyor. O okulda ikili, bu okulda taşımalı eğitim var. O okulda tarikatlar hakim, bu okulda zorbalık diz boyu. Şu okulda çeşitli bağımlılık olayları yaşanıyor. Öbür okulun yıllık ücreti cep yakıyor. Ötekinde okul servisini bile karşılamak zor.
  • İnsanın "milli eğitim bakanı" demeye dili varmadığı sorumlu kişi, “Veliden kayıt parası alınmayacak” dese de, bu ifadeye kendisi bile inanmıyor. Bırakın özel okul ücretlerini, milyonlarca veli devlet okullarına kayıt parasını ödemede, okullarda istenen bağışları karşılamada ve de okula gidenlerin sahip olması gereken defter ve kalem gibi gereksinimleri almada büyük zorluklar çektiği biliniyor.

Çocuğunuz okula başladığında da yeni dertler beliriyor.

  • İstemeseniz de çocuğunuz, dini içerikli seçmeli dersleri almak zorunda kalıyor.
  • Çocuğunuzu "öğretmen" diye teslim ettiğiniz kişiler arasında, kız-erkek, zengin-yoksul, Alevi-Sünni ve/ya da etnik köken ayrımı yapabilenler oluyor. Öğretmendense bir imammış gibi davranabilenler çıkıyor. Veli, bu tür öğretmenler elinde çocuğunun kişilik değiştireceğinden korkuyor. Gerçekten "öğretmen" gibi davranan öğretmeler ise geçim sıkıntısı ile idari baskılar altında görev yapıyor.
  • Okul diye çocuğunuzu bıraktığınız yerde bir bakıyorsunuz, tarikat niteliğindeki kuruluşlar cirit atıyor.
  • Okula aç giden çocuklarımızın olduğu, PİSA raporlarına bile girmiş bulunuyor. Bakanlığın milyonlarca ailenin karşılayamayacağı içerikte beslenme çantası hazırlanması önerisi, bu aileleri daha da kahrediyor.
  • Okula kayıt yaptıran yüzbinlerce çocuğun okula devam etmeyeceği de şimdiden biliniyor. Devam edenler de başarısız olduklarında Mesleki Eğitim Merkezi’ne (MEM) gönderilme korkusu yaşıyor.

Çocuğu mezuniyet aşamasına gelen aile, bambaşka sorunlarla karşılaşıyor.

  • İlköğretimi bitiren öğrencilerin belki de yüzde 90’dan fazlası istemediği okulda okumak zorunda kalıyor. LGS’de kazananların önemli bir bölümü ilk tercihi olan okulda okuyamıyor. Ailesinin tercihi ya da baskısı nedeniyle imam hatip lisesine, meslek lisesine, MEM’e ya da açık liseye gitmek zorunda kalan öğrencilerin okula istemeden gittiklerini tahmin etmek zor olmuyor. Benzer bir sıkıntı YKS’de yaşanıyor.
  • Çocuğu mesleki eğitimde olan veliler ise ayrıca, çocuğunun emeğinin sömürülmesi ile olası iş kazası sıkıntısını yaşıyor.
  • YKS’yi kazananlar ise yurt bulmak ve yeterince belenme sorunuyla karşılaşabiliyor. Kimi istemeye istemeye tarikat yurtlarına gidiyor, kimi öğrenimine son vermek zorunda kalıyor. Kimi yarı aç, yarı tok yaşamını sürdürüyor.
  • Bazı okullarda mezuniyet töreni bile yapılmıyor. Bazı mezuniyet törenlerinde ise çocuğunuzun laiklik, bilimsellik ve yurtseverlikle ilgili mezuniyet konuşması takdirle karşılanacağı yerde sorun yaratıyor. Barıştan ve insanlıktan yana olması gereken diyanet başkanı kılıçla hutbe okuyor; alkışlanıyor! Harp okullarını bitirenler, asli görevleri gereği ve yıllardır yaptıkları gibi Cumhuriyet rejimini koruyacaklarına ant içince, mecliste benzer bir ant içenler tarafından tu-kaka ediliyor! Başlarına nasıl bir çorap örüleceği bilinmiyor!

Çocuğunuz üniversiteyi bitirse bile, gönül rahatlığıyla bir “Oh!” diyemiyorsunuz. Bir iş bulması şansa ya da bir AKP’li torpil bulmaya kalıyor. İş bulsa da, zar zor geçinecek. Çocuğunuzun lisansüstü öğrenim görmek ya da çalışmak için yurt dışına gidip dönmemesi de olası!

[email protected]