İki gün önce pek sevdiği sosyal medyadan konuyla ilgili tivitleri peş peşe salladı. Ne diyelim biz sana Nevzat patron?

Nevzat padişah sen çok yaşa

Yok, başlık tek adam ya da Saray rejimi göndermesi içermiyor. Geçen gün attığı tivitlerle şirketinde çalışan motorlu kuryelerin ne muazzam imkânlara sahip olduğunu kamuoyuna duyuran Yemek Sepeti patronu Nevzat Aydın’dan söz ediyorum. Hani hakkında büyük başarı hikâyeleri yazılıp yere göğe sığdırılamayan, yerli ve milli, hatta Trabzonlu olduğu için bazılarına göre iki kere milli patronumuz Nevzat Aydın, işte ondan bahsediyorum.

Aslında haftanın sözü edilmesi gereken kişisi Nevzat patron değil, Covid’e yakalanan Ali Koç ile villasının önünde basın açıklaması yapmaya kalkan işçileri yaka paça gözaltına aldıran Tuncay Özilhan olmalıydı. Hani ne bileyim, TÜSİAD Koç için “Ali Bey’in Korona olması, Covid’in bir işçi sınıfı hastalığı olduğunu ileri süren sendikal mihraklara verilmiş en güzel yanıttır” gibi bir açıklama yapabilirdi. Hatta bu açıklamaya patronların çalışma koşullarının iyileştirilmesi için hükümetten talepler içeren bir liste ekleyebilir, böylece gerçek mağdurun işten attıkları işçiler değil, Beykoz’daki villasında bu zor günleri geçirmeye çalışan Tuncay Bey olduğunu kamuoyuna anlatabilmiş olurdu.

Belli ki bu hafta TÜSİAD hiç formunda değildi.

Ama yine de devlet var ve onların yetişemedikleri yere ulaşabilmeyi başarıyor. Kâh meclise yeni teşvikler içeren torba yasa yollayıp hasta yatağında yatan Koç’un nefesini açıyor, kâh kaymakam kararıyla baldırı çıplakların Beykoz’un villalar sokağında cirit atmasını önleyip Özilhan’ın kuş sesleriyle huzur bulmasını sağlıyor.

Eskiler “müesses nizam” derdi, şimdiki Türkçe'de kurulu düzen diye geçiyor. Birinin eksikliğini diğeri giderecek ki düzen korunacak.

Aslında kılıfına uydurulmuş suçlarla varlığını sürdüren, bu açıdan da bayağı anarşik bir düzen bu. Mesela işçinin sendikaya üye olması serbest ancak patronun onu işten atarak cezalandırması da serbest. Anayasa 51-53, TCK 118, İş Kanunu, Sendikalar Kanunu, ILO sözleşmeleri vesaire, nereye bakarsan bak bayağı suç üstelik. Ama tüm mesele kılıfına uydurmak. Kılıfın adı ise şu sıralar Kod-29. “Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle işçinin iş akdinin işveren tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi” diye tumturaklı bir tanımı var. İki gün önce DİSK açıkladı, salgın boyunca patronlar, bu kılıfına uydurulmuş suçu tam 177 bin kez işlemişler. Üstelik sözde fesih yasağı varken.

Neyse… Bizim Nevzat patron da diğerleri gibi suçuna kılıf bulmakta pek bir mahir. Ama o sendikalaşan işçileri Kod-29 ile tek tek temizlemek yerine daha köklü bir çözüm buldu, sendikaya üye olan tüm işçilerin Çalışma Bakanlığı kayıtlarından üyeliklerini sildirdi. E tabi bunu bir gece yarısı bakanlığın sendika üye veri tabanına gizlice sızarak yapsaydı suç olurdu. Kılıf diyoruz ya, ona şöyle uydurdu; Çalışma Bakanlığı'na, motorlu kuryelerin çalıştığı şirket biriminin SGK sicil numarasındaki NACE kodunda değişiklik bildirimi yaptı. NACE kodu “meslek” kodudur, işyerinin işkolunu belirler. Nevzat patronun yeni meslek kodu bildirimi, motorlu kuryelerin “taşımacılık” işkolundan “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkoluna geçmesine neden oldu. İşkolu değişen işçinin, eski işkolundaki sendika üyeliği düşer. Nakliyat-İş Sendikası’na üye olan tüm motokuryelerin sendika üyelikleri böylece silinivermiş oldu.

Hakkında yazılan “başarı” hikayelerinin hakkını veriyor değil mi?

Sendika evrakta sahtecilik dedi. Konu şimdi davalık.

Sonra da hızını alamadığı anlaşılıyor. İki gün önce pek sevdiği sosyal medyadan konuyla ilgili tivitleri peş peşe salladı. Sendikalaşma hakkını çaldığı motorlu kurye çalışanlarına bahşettiği hakları sıraladı:

“Sektör standartlarının ciddi üzerinde maaş.”

“Ciddi üzeri” Nevzat patronun para birimi olsa gerek. Tam olarak kaç lira ettiğini bilemiyorum ama sigortayı ödeyip asgari ücreti gördüğünde “ciddi üzeri” olduğunu tahmin edebiliyorum.

Nevzat patron bununla övünüyor ve ekliyor:

“Performans bazlı sipariş başına ekstra prim ücreti.”

İşte o trafikte vızır vızır aralardan geçen motosiklet görüntülerinin gerçek nedeni. Yetiştiremeyene ceza, fazla cambazlık yapabilene üç kuruş prim.

Devam ediyor Nevzat patron:

“Avrupa standartlarında sektörde benzeri olmayan kapsamda güvenlik ekipmanları. İşe giriş sürecinde zorunlu kılınan, uzmanlar tarafından verilen Güvenli Sürüş Eğitimi.”

Siparişe şapkayla çıkarmıyoruz diye takdir isteyip, güvenli sürüş eğitimi için teşekkür bekliyor. Motorlu kuryelerin can güvenliğinden önce kendisinin sorumlu olduğunu, tüm bu sağlam donanım ve gerekli eğitimleri sağlamanın da yasal bir zorunluluk olduğunu galiba bilmiyor, biliyor ise belli ki işine gelmiyor.

Durmuyor Nevzat patron: 

“7/24 dönen vardiya sistemi, günlük ortalama 8 saat çalışma… Ekstra çalışma saatleri için fazla mesai ücreti…”

Yok, şaka etmiyor. Günde 8 saat çalışma ile fazla mesai ücreti ödemeyi yüz yıllık kazanılmış hak değil kendi yüce gönüllülüğü sayıyor.

Sonra bir de sendikaya kızmış Nevzat patron. “Beni trollerle linç edeceklerine işçileri bu şartlarda çalıştırdığım için teşekkür etmeliler” demiş.

Ne diyelim biz sana Nevzat patron?

Padişahım sen çok yaşa. İşçilerin başından hiç eksik olma.