'Eğer işçi sınıfı şurada veya burada bir mevzi açarsa uluslararası sınıf dayanışması oraya akacaktır, bundan eminiz.'

Ne zaman uluslararası tugaylara katılacağız?

İşçi sınıfı siyaseti sermayeden bağımsızlığını kazanır kazanmaz uluslararası bir niteliğe sahip oldu. Enternasyonalist olmak devrimci taktik ve stratejiyi uluslararası alanda devreye sokmak anlamına geliyordu. Böylece sınıfın sermayeye, onun çirkin ve gerici cephelerine karşı verdiği savaşlar da çoğu kez uluslararası bir özellik kazandı.

20. yüzyılda devletli hale gelmiş işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını yazmaya kalksak köşe yazısı değil, ciltlerce kitap olur.

Ama çok kısaca devletlerin doğrudan katılmadığı, gönüllü savaşçıların dahil olduğu tarihimizi kısaca hatırlayabilir ve bugün Ukrayna’da uluslararası dayanışma diye sunulan şeyle karşılaştırabiliriz.

Paris Komünü akla gelen öncelikli bir örnek olarak tarihin içinde kendisini hatırlatıyor. İşçi sınıfının bu ilk iktidarında çok sayıda devrimci işçi ve aydın destek vermek için kuşatma altındaki Paris’e ulaşmışlardı. Ünlü Rus matematikçi Sofia Kovalevskaya’yı örnek olarak verebiliriz.

Üç Türk’ün, Mehmet, Reşat ve Nuri beylerin, Komünarların safında yer aldığı ve sıhhiyeci olarak görev yaptıkları çok iyi belgelenmiştir.

Ekim Devrimi sonrası başlayan iç savaşta da farklı ülkelerden çok sayıda işçi ve aydın Bolşeviklerin yanında savaşa gönüllü olarak katılmış, Birinci Dünya Savaşı esnasında esir alınan Osmanlıların bir kısmı Bolşeviklerin safında savaşmışlardır. Bizim için önemli, çünkü bu uluslararası tugaylar Türkiye Komünist Partisi’nin kadro kaynaklarından birini oluşturacaktır.

Ama Uluslararası Tugay denilince hemen akla İspanya İç Savaşı gelir. 

İkinci Dünya Savaşı sadece bir emperyalist paylaşım savaşı değil aynı zamanda sosyalizmi ve sosyalist eğilimleri siyasi coğrafyadan silmeye dayanan bir sınıf savaşıydı. İspanya bu savaşın ilk provası oldu.

Geç gelen burjuva devrimi 1932’de Krallığı yıkmış, Cumhuriyet’i kurmuş ve geç olması nedeniyle yüzünü sosyalizme çeviren sınıf dinamiklerini barındırmıştır. 1936’da faşist generallerin darbesi ile gericiler ve Cumhuriyetçiler arasında iç savaş patlak verir.

ABD, İngiltere ve diğer diğer emperyalist ülkeler büyük bir ikiyüzlülükle her iki tarafa da yardım etmeme kararı alır, ama hepsi faşist İtalya ve Almanya’nın Franco’nun arkasında olduğunu bilmektedirler.

Bu koşullarda Komintern Cumhuriyetçileri destekler, dünyanın her yerinden çoğu komünist partilerden 30 bini aşkın gönüllü savaşmak için İspanya’ya geçer. Aşağıdaki iki fotoğraf uluslararası tugaylara katılanların yüzündeki ışıltıyı ve inancı 86 yıl sonra bize yansıtıyor.

İspanya İç Savaşı’nda Uluslararası Tugaylara katılan gönüllülerden iki fotoğraf karesi görülüyor. Çoğu kendi ülkesinde Komünist Partisi üyesi olan bu kadınlı erkekli savaşçıların inancı ve yürekliliği yüzlerine yansımış.

Savaşta ve özellikle Madrid savunmasında büyük yararlılık gösteren Uluslararası Tugay’lardan 9 bin kadarı yaşamını İspanya’da yitirdi. Köken olarak çoğu işçiydi, öte yandan uluslarının önemli yazarlarını, şairlerini, sanatçılarını kapsıyordu. 

Şimdi Ukrayna’ya bakabiliriz. ABD liderliğinde Batı emperyalizminin Ukrayna’yı, kendileri yıpranmadan, Rusya’yı içine çekecek ve uzun sürecek bir bataklığa çevirmeyi amaçladığı anlaşılıyor. Günlüğü 1-2 bin dolardan kiralık askerleri, Avrupa’nın Neo-Nazilerini, Hırvat Ustaşa’larını, Suriye’den cihatçıları, hapishaneden serbest bırakılan IŞİD’çileri, ne bulurlarsa faşist, maceracı, paraya ihtiyacı olan kayıp insanları Ukrayna’ya yığıyor, onları baskın tarzı çatışmalarda kullanılacak hafif silahlarla donatıyorlar. Kendi özel kuvvetleri, ajanları ve paralı asker şirketleri ile güya bir Ukrayna direnişi örgütlüyorlar, Zelenski denilen şarlatan sanki Ukrayna’nın parası varmış gibi paralı asker çağrısı yapıyor.

Rusya’nın ise profesyonel askerlerinin dışında Suriye ve Lübnan’dan Ukrayna’da savaşacak gönüllü topladığı haberleri geliyor. 

Her iki taraftan da yabancı askerler için on binli rakamlar bir sürü sahte haberin içinde uçuşuyor.

Olan zavallı Ukrayna emekçi halkına oldu, emperyalist bir paylaşım savaşının kirli ve kanlı bir arenasına döndü Ukrayna. Devrimlerine sahip çıkmamanın bedelini bölge halkları ödüyor, karşı devrimin McDonald’s kuyruğuna girme hakkı olmadığını şimdi acıyla öğreniyorlar.

Bizim yerimiz yok bu savaşta. 

İleride kanıtlarına yer veririz, ama şimdi çok naif bir şekilde, bu kadar yalan, bu kadar dolandırıcılık, bu kadar satın alınmış ama inancı olmayan insanın kullanılması ile emperyalist düzenin yakında çatırdayacağını söyleyelim.

Eğer işçi sınıfı şurada veya burada bir mevzi açarsa uluslararası sınıf dayanışması oraya akacaktır, bundan eminiz.