Türkiye NATO’dan çıkmalı, NATO’yla ilgili tüm anlaşmalar, yasalar yürürlükten kaldırılmalı. Bu içerikte talebi içeren, yurtsever aydın ve sanatçıların imzaladığı dilekçe yarın TBMM’ye sunulacak.
Organizmaya girince kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen maddeye ağı (zehir) diyoruz. Ağ da çeşitli biçimlerde yapılmış, oluşturulmuş ya da yaygınlaştırılmış örgü. Sömürü düzeninde kimileri kimilerini ağına düşürüyor, kimileri de kimilerinin ağına düşüyor.
Fazla uzatmaya gerek yok. NATO ağılayarak ağına düşüren uluslararası bir örgüt. Yıllardır beceriyor bunu. Kuruluşundaki amaç değiştiği durumlarda dahi yeni amaçlar buluyor; genişleyerek, ağına düşürdüklerini artırarak becermeye devam ediyor.
Cüneyt Arcayürek’in dizi kitaplarında okumuştum. Ulus gazetesinde genç bir gazeteciyken, Türkiye’den iki gazeteciyle birlikte 1951’de NATO gezisine katılmış. İlk dış gezisiymiş. Muhalefetten de bir kişi olsun demişler, Gazete de izin vermiş, gitmişler. NATO’nun Avrupa ve Kuzey Amerika’dan oniki ülke tarafından kuruluşu 1949. Türkiye’nin protokolü imzalama tarihi 1951, Anlaşmaya katılma Kanununun (5886) kabulü 1952. Katılıma organize hazırlığın parçalarından biri Arcayürek’in anısı.
Diplomasiler, seyahatler, strateji konseptleri, paneller, forumlar, öğrenciler arası makale yarışmaları, üniversite öğrenimlerinin üçüncü yılındaki adaylara veya lisans veya yüksek lisans programından yeni mezun olanlara staj olanakları, “özgürlük ve güvenliği teşvik eden bir siyasi ve askeri ittifakta çalışma deneyimi kazanmak istiyorsanız” çağrıları, NATO yaz okulları, … Akla ne gelirse, her alanda NATO ve propagandası… Evin Nagihan’ın soL’daki “NATO ve Türkiye Üniversiteleri” dizi çalışmasında aktardığı gibi: “Nasıl ki holding gibi işleyen tarikatlar ve cemaatler üniversite öğrencilerini ücretsiz yurtlarla, evlerle, burslarla ve diğer yöntemlerle çekiyorlarsa, NATO’cuların da benzer müşevvikleri var.” NATO projelerinde çalışan TSK mensupları, bürokratlar, akademisyenler, daha birçok özendirilen insan ve meslek var. NATO’cu siyasetçiler, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları var. NATO Fonu var, NATO’dan fonlanan örgüt ve kuruluşlar var. NATO’nun TÜSİAD’da, TÜSİAD’ın NATO’da özel yeri var.
NATO’nun sahtelikleri ve yalanları daha anlaşmanın başında; “Bu Antlaşma'nın Tarafları, Birleşmiş Milletler Yasası'nın amaçları ve ilkelerine olan inançlarını ve bütün halklar ve bütün hükümetlerle barış içinde bir arada yaşama arzularını teyid ederler. Demokrasi, bireysel özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkeleri temelinde bütün halkların özgürlüklerini, ortak miraslarını ve uygarlıklarını korumakta kararlıdırlar. Kuzey Atlantik bölgesinde istikrar ve refahın geliştirilmesini amaçlarlar.Toplu savunma ve barış ile güvenliğin korunması için çabalarını birleştirmekte kararlıdırlar.Bundan dolayı bu Kuzey Atlantik Antlaşması'nı kabul etmişlerdir.” sözleriyle sırıtıyor.
NATO, her yere ağ atma, ağısını herkese dökme işiyle organize olan bir savaş örgütü. Hem bugüne kadar yapılan genişleme turlarıyla sayıları artan üye ülkeleriyle hem de amaçları, işlevleri ve el attığı alanlarla sürekli yaygınlaşıyor. Diğer deyişle işini ve iş sahasını sürekli genişletiyor.
Uluslararası anlaşmalar, kanunlar, ikili anlaşmalar, alt anlaşmalar, protokoller, kararnameler, idari kararlar, yargı kararları yoluyla hukukun da içinde. Yasama ve yargı organlarıyla, siyasal iktidarlarıyla, hukukuyla, maliyesiyle, kamu görevlileriyle devletler; ekonomisi ve siyasetiyle toplumsal ilişkiler NATO’ya, NATO da emperyalizme, kapitalizme, emekçileri susturmaya ve sömürmeye çalışıyor.
Devasa bir NATO hukuku oluşmuş durumda. Liberallerin çok sevdiği hukukun üstünlüğü sözcüklerinin her hukuksuz iş ve işlemde kullanılmasına, sorgulamadan ve analiz etmeden kayıtsız ve koşulsuz kabulüne, sınıfsallığını görmeden tabu yapılmasına ilişkin algı ve yargıların gelip toslayacağı en sert duvarlardan biri NATO ve hukuku. NATO hukukunun içeriği ve ekonomi politiği; militarist güç ve sömürü…
NATO tabu değildir. Hukuksal renklerle boyanmış, sürekli renk değiştiren ama kendi hukukunu dahi tanımayan NATO’ya bağımlılıktan kurtulmak yaşamsal bir gereksinimdir.
Ahlaksızlıklar konusunda NATO ile Batının, kapitalizmle emperyalizmin, gericilikle sermaye sınıfının birliktelikleri hukukundan uygulamasına, siyasetinden ilişkilerine kadar her alanda ortada. NATO sosyalizmin, komünizmin, devrimci duyarlığı olan ve barış içinde insanca yaşamak isteyen halkın sermaye sınıfının önünde bir engel oluşturmamasının “garanti örgütü”… Sömürücü politikaların sürdürülmesinin militarist aygıtı. IMF’nin, DB’nin, OECD’nin yapısal istikrar ve uyum programları, borçlanmalar, borç ertelemeleri, yardımlar ve kurtarma operasyonları konularında hep devrede. Düzenin istikrar ve güvenliğini bütünsel olarak görüyor ve strateji tehditlerini, baskı ve şiddetini hep yineliyor, güncelliyor.
Türkiye Halk Temsilciler Meclisi (THTM) tarafından NATO’ya karşı yürütülen eylem, direniş ve savaşımların, NATO’nun gerçek yüzünü gösterme yanında, iki hedefi var: (i) Türkiye’nin NATO’dan çıkması, (ii) NATO’nun lağvedilmesi.
THTM NATO broşüründe de vurgulandığı gibi, Türkiye tehdit edilen ve tehdit eden değil, barışı yücelten bir ülke olmak zorunda. Emperyalizme karşı kurtuluş savaşıyla kurulmuş bir ülkeye yakışan bu olduğu gibi, Türkiye’yi koruyacak biricik politika da bu. NATO bir suç ve katliam örgütü. ABD ve Kuzey-Batı Avrupa’nın emperyalist güçlerinin dünyanın yağmalanması stratejisinin üssü olan NATO’da Türkiye’nin yeri olamaz.
Ülkemizin güvenliği için, bağımsızlık ve egemenlik için Türkiye NATO’dan çıkmalı, NATO’yla ilgili tüm anlaşmalar, protokoller, yasalar, kararnameler ve mevzuat yürürlükten kaldırılmalıdır. Bu içerikte talebi içeren, yurtsever aydın ve sanatçıların imzaladığı dilekçe yarın (22.11.2024 günü) TBMM’ye sunulacak. Türkiye’nin NATO’dan çıkması için tüm direniş, eylem ve savaşım yolları sürdürülecek. Yetmeyecek, dünya barışı için, emekçilerin sınıfsız ve sömürüsüz yaşamları için, sömürenlerin sömürülenlere karşı savaş silahı olan NATO’nun kaldırılması savaşımı sürdürülecek.