Mutsuzluğun insanların yüzünden akması, eğlenmenin bile alabildiğine yozlaşıp onun da tadının kalmaması, en genel haliyle acıların yoğunluğundan değil umudun azlığından ileri gelir.

Mutsuz insanlar ülkesinde yeni yıl

Mutsuzluk, çekilen acıların, örneğin yoksulluğun, baskıların doğru orantılı sonucu değildir. Bir halk zor durumda, hatta ölümle yüz yüze olabilir. Yoksulluktan öte, açlık kol gezebilir… Başka aklınıza ne gelirse ekleyin… Bu koşullarda kuşkusuz mutlulara pek de yaygın biçimde rastlanmayacaktır. Ama bütün bunlar ne kadar çoksa o kadar mutsuz olunacak diye bir kural da yoktur.

Mutsuzluğun insanların yüzünden akması, eğlenmenin bile alabildiğine yozlaşıp onun da tadının kalmaması, en genel haliyle acıların yoğunluğundan değil umudun azlığından ileri gelir. Çekilen acı ile mutsuzluk sonucu arasında bir ara halka olarak umut yer alır.

Türkiye’nin hak etmediği budur. Türkiye umutsuzlar ülkesi olmayı hak etmemektedir.

Her zaman ileri düzeyde politize bir toplum olan Türkiye’de seçimler bir umut ticareti sahnesidir. Kitlelere inanmak istediklerinin pazarlanması burjuva siyasetinin temel unsurudur. Bizim ülkemizde 'yalandan kim ölmüş' sözünün hakkı gayet iyi verilir ve umut bol keseden dağıtılır.

Lakin bu akşam itibariyle adım atacağımız yeni yılın en önemli gündem maddesi seçimler olmakla birlikte, burjuva siyaseti popülizm geleneğinden ya kopmakta ya da bu geleneği tuhaf biçimde başkalaştırmaktadır.

Örnek iktidardan da seçilebilir, muhalefetten de… Diyelim iktidar ücretlere zam yapıyor! Bunu cebine koyan emekçiler zammın çok kısa bir sürede pazarda uçup gideceğini, yaşamlarının daha iyiye gitmeyeceğini, hükümetin sattığı umudun inandırıcı olmadığını biliyorlar. Gasp edilen emeklilik hakkını seçime çeyrek kala kazananlar da keyfini sürecek bir maaşın onları beklemediğinin farkında. Hiç yoktan iyidir denebilir, ama sevinç gösterilerinin bir ay sonra bile tekrarlanma şansı olmadığı eklenmelidir. Seçime kadar hükümet ulufe dağıtmaya devam edecek. Ama herkes biliyor ve bir kez daha görecek ki, böyle bir dönemde bile asıl zenginler kayırılacak.

Ya muhalefet? Yoksulların ellerine geçeni hemen koşup harcayacakları, bu yolla fiyatları yukarı ittirecekleri, bu fazladan paranın “işveren” için ek maliyet anlamına geldiği, bunun da mal fiyatlarına yansımasının kaçınılmaz olduğu… Bu sesler daha fazla muhalefet saflarından duyuluyor! Seçime giden bir ülkede burjuva muhalefet iktidarı halkın cebine giren parayı arttırdığı için suçlayabiliyor…

Halka umudun fazla görülmesi düzen siyasetinin ortak paydasıdır. Ülkemiz yoksulluktan değil umutsuzluktan dolayı mutsuzdur. Diyanetin yılbaşı için kalkıp bir gecelik mutluluk ve umudun bile caiz olmadığını ilan etmesi, inananları coşkulandıracak, inançlarını perçinleyecek midir, yoksa yüzlerin daha da düşmesine mi neden olmuştur? Gericilerin bu sorunun doğru yanıtının ikincisi olduğunu biliyorlar. Gericiler gelecek için umutlanma olasılığı olan yılbaşı gecesini mahkûm ederek dini yüceltmeye falan çalışmıyorlar…

Niyet umudun tasfiye edilmesidir. Umutsuz halk takatsizdir. Türkiye bunları hak etmemektedir.

Mücadele için umut gerekir. Halklar ne kadar ezilirse o kadar devrimcileşmez. Ezilme ile mücadeleyi birleştirecek olan halka umuttur.

Umut uydurulmaz, yoktan var edilmez. Umut can yakan gerçekleri görmezden gelerek üretilmez. Sol, Türkiye’de umutsuzluğa karşı mücadele etmek demektir. Bu mücadeleyi önce emekçi halkın, işçi sınıfının öncüsü yükseltir.

Türkiye Komünist Partisi 2022 yılı için önüne koyduğu yaygınlaşma, mahalleleri semt evleriyle doldurma hedefini büyük ölçüde gerçekleştirmiştir. Türkiye Komünist Partisinin aydınlara yaptığı semt evlerine omuz verme çağrısında anlamlı bir karşılık bulmaktadır. Türkiye Komünist Partisi yoksulların en büyük sermaye örgütünden daha büyük olduğunu TÜSİAD’ın kapısında ilan etmektedir. Türkiye Komünist Partisi örgütsüzlüğün kader olduğunu reddetmiştir ve 2022’de bu reddiyenin hakkını veren bir mesafe kat etmiştir. Türkiye Komünist Partisi ülkemizin umutlu olmayı hak ettiğini kanıtlamaya çalışmaktadır.

2023 umut yılıdır. Egemenleri, girmek üzere olduğumuz yılı bir büyük hesaplaşma dönemi olarak ilan ettiklerine pişman etmek elimizdedir. Sanıyorlar ki, mutsuz kalabalıklar başlarını önlerine eğmişken onlar aralarında mahsuplaşacak. Emekçilerin hesaplaşmaya dâhil olamayacaklarını varsayıyorlar.

2023 bu varsayımı çökerteceğimiz yıl olsun. Bu ülkeyi değiştireceklerine inanan yoksul ve acılı insanların gözlerinin içinin güldüğü bir yıl…