Yetkililerin başarısız okulların niteliğini artırmak için belirgin adımlar atmaması, eğitim sisteminin ‘saldım çayıra, mevlam kayıra’ anlayışıyla yürütüldüğünü gösteriyor.

LGS 2021’in anlamı

Yazı başlığını ‘AKP eğitiminin anlamı’ olarak yazmak da mümkün. Çünkü AKP’nin uyguladığı seçme sınavları da, eğitim müfredatı da hemen hemen aynı anlamı, AKP’nin gerici ve piyasacı eğitim anlayışını, yansıtıyor. 

Öncelikle AKP’nin uygulamaya koyduğu Liselere Geçiş Sistemi’nin (LGS) son üç yılındaki doğru yanıt ortalamaları, eğitim sisteminin başarısızlığını bir kez daha kanıtlıyor. Esasında seçme sınavları yıllardır benzeri başarısızlığa işaret ediyor. Bu sonuçlar, aynı zamanda iktidarın ve eğitim bakanının, sistemdeki başarısızlığa aldırmadıklarının da bir göstergesi oluyor. Çünkü AKP’nin uyguladığı müfredat ile gerçekleştirdiği eğitim-öğretim süreçleri eğitimin niteliğini yükseltmeye yönelik olmadığı gibi, yıllardır sistemin daha başarılı öğrenci yetiştirmesi için elle tutulur bir adım da atılmıyor. Atılan adımlar da sistemin gerici ve piyasacı niteliğini pekiştirmekten öte bir işe yaramıyor. 

LGS 2021’e 1.243.801 öğrenci başvurmuş olsa da, 1.038.942 öğrencinin puanının hesaplandığı anlaşılıyor. İçinde yaşadığımız yoksulluk ortamında 200 bin kadar ortaokul mezununun (mezunların yüzde 17 kadarının) ücretini yatırdığı halde sınava girmediği anlaşılıyor. Yetkililer 200 bin kadar öğrencinin sınavdan umudunu kesmesini de umursamıyor. Yetkililerin, 2019-2020 öğretim yılında 1 milyon 671 bin olan ortaokul son sınıf öğrenci sayısının, 2020-2021 öğretim yılından 1 milyon 472 bin 88’e düşmesine de aldırmadığı görülüyor.   

Öğrencilerin yıllardır en başarısız olduğu derslerin sırasıyla matematik, fen ve Türkçe dersleri olduğu biliniyor (Çizelge 1). İktidarın en gözde dersi olan DKAB dersinde bile istenen başarı yakalanamıyor ve son yıllarda bu dersteki başarı bile düşüş gösteriyor. 

İktidarın ve eğitim bakanının nitelikli eğitime önem vermedikleri şu birkaç konuda daha da belirginleşiyor: 1) Milyonu aşkın öğrencinin girdiği sınavda tam puan alan öğrenci sayısı sınırlı sayılarda kalıyor ve bu yıl ancak 97 öğrenci bu başarıyı gösteriyor; bakanlık seyrediyor! 2) Öğrencilerin başarısız olduğu derslerde de, öğrencinin başarısını artıracak önlemler alınmıyor! 3) Daha başarılı öğrenci yetiştiren genel ortaokulların sayısı artırılacağına imam hatip ortaokullarına ağırlık ve özel okullara destek veriliyor! 4) Bakanlık her yıl nitelikli lisede okutacağı öğrenci sayısını artıracağına, geçen yıl 213.910 olan nitelikli lise kontenjanını (sınavla alınacak öğrenci sayısını), bu yıl 177.440’a indiriyor. 2021 için nitelikli lise sayısı yüzde 10 kadar artırılırken, bu liselere sınavla alınacak öğrenci sayısının (kontenjanın) yüzde 10’dan fazla düşürülmesini anlamak mümkün olmuyor. 5)Açık lise uygulamasına bir an önce son verilmesi gerekirken, açıkliseye giden öğrenci sayısının artmasında da aldırılmıyor! 

İmam hatip okulları, ortaokullar içinde olduğu gibi, nitelikli liseler içinde de, sınavsız girilecek liseler içinde de önemli bir yer tutuyor. Bu durum, iktidarın önceliğinin imam hatipler olduğu gerçeğini pekiştiriyor. İşin özünde, eğitim bakanı, mesleği gereği, öğrencilerin Türkçe, matematik ve fen alanındaki edinimlerini yükseltmeden eğitimde niteliğin artmayacağını bildiği gibi, gerici vakıflarla işbirliği yaparak ve açık liselerle eğitimin niteliğinin yükseltilemeyeceğini de biliyor. Tüm bunları bile bile bakanın bu sürecin bir parçası ve de hatta baş sorumlusu olmasını anlamak da mümkün olmuyor.

Ailesinin öğrenim ve ekonomik düzeyi yükseldikçe, öğrencilerin LGS başarısının da yükseldiği görülüyor. Bu durum okumuş/varsıl aile çocuklarının daha zeki olmasından kaynaklanmıyor. Bu durum, okumuş/zengin ailenin çocuğuna daha çok sahip çıkmasından, onu daha iyi okullarda okutmaya özen göstermesinden ve ona özel dersler aldırmasından kaynaklanıyor. Yetkililer, ailelerin öğrenim/gelir düzeyini kısa sürede düzeltemeyeceğine göre tüm devlet okullarının niteliğini geliştireceğine, öğrencilerin imam hatipte, meslek lisesinde ve açık lisede okumasını yeğliyor.     

Hangi okulların LGS’de ve üniversiteye giriş sınavında daha başarılı/başarısız olduklarını bilen yetkililerin  başarısız okulların niteliğini artırmak için belirgin adımlar atmaması, eğitim sisteminin ‘saldım çayıra, mevlam kayıra’ anlayışıyla yürütüldüğünü gösteriyor.

[email protected]

Özel Not: Özelinde Boğaziçi Üniversitesi’ne ve genelde yükseköğretim sistemine verdiğiniz zarar onarılmaz boyutlara ulaştı. Kayyım rektör Melih Bulu ve kayyım rektör yardımcıları, toplum bir an önce istifa etmenizi bekliyor.