Koronavirüs sayesinde öğrendiklerimizin en önemlisi herhalde bu: Günümüzdeki eğitim sistemi ve yönetim anlayışı var olduğu sürece, bu yazıda sıraladığımız türden öğrenmelere devam edeceğiz.

Koronavirüs öğretmeye devam ediyor

Ne mene şeymiş bu virüs: İnsanları hasta edip öldürmekle kalmayıp bulaşmadığı insanları bile etkileyerek onların iç yüzünü öğrenmemize de yardımcı oluyor. 

Bu bağlamda öğrenenler ve öğrendiklerimiz giderek artıyor. Son günlerde, örneğin;  

  • Elazığ'da koronavirüs nedeniyle denetim yapan polislerin, hurda ve geri dönüşüm malzemesi toplayan (toplumun en yoksul kesiminden olan) vatandaşa toplam 5 bin 606 TL ceza kestiğini; 
  • Seçim döneminde çay dağıtanların, virüs salgını döneminde maske satmaya kalkıştıklarını; 
  • Bir AKP'li belediyenin, koronavirüse karşı tütsü yakarak önlem aldığını,
  • Yetkililer yalanlasa da, Umreden dönenlere bir rehberin ateş düşürücü ilaç verdiğini; 
  • Bir AKP’li vekilin attığı ve hemen sildiği mesajdan, yöresinde var olan 265 virüslü hastadan 245’inin Umreden dönenler olduğunu; virüs salgının dağ başındaki köylere bile dağıldığını, bu nedenle, yetkililer yalanlasa da, salgına Batı ülkelerinden gelenlerdense genelde Umreden dönenler aracılığıyla yayıldığını; 
  • Karantinadan ve de hastaneden kaçan koronavirüs hastalarının bulunduğunu;
  • “Virüse de inanmam, maske de takmam, bunların hepsi komplo; bana camide-Allah’ın evinde virüs bulaşmaz” diyenler olduğunu;
  • Kimilerinin insan sağlığının sürdürülmesinin değil de istihdamın sürdürülmesinin en büyük temennileri olduğunu;
  • Bir virüs kapmış kişinin, dünyada ortalama 2,6 kişiye, Türkiye’de ise 16 kişiye virüs bulaştırdığını;
  • 20 yaşından küçük olanların işi yoksa virüsten korunmaları için zorunlu olarak evde kalacaklarını, işi varsa (herhalde onlara virüs işlemeyeceğinden) işe gidebileceklerini; 
  • Bazı yaşlıların, çalışmak amacıyla değil de, canları istediği için tüm uyarıları ve yasakları dinlemeyip sokağa çıktıklarını; 
  • Bazı üniversitelerin, Sosyal Tesis İşletmesi çalışanlarına izin verip Mart sonlarından Haziran başına kadar maaş vermeyeceğini bildirdiğini;
  • Hırsızlara, yolsuzluk yapanlara, ırz düşmanlarına, yani insana zarar verenlere af getirilirken, iktidara zarar verdiği düşünülenlere af getirilmediğini, örneğin yolsuzluk yapan serbest bırakılırken yolsuzluğu haber yapanların serbest bırakılmayacağını

öğreniyoruz. Bu tür olayları okumayanlarla duymayanlar, doğal olarak bu konularda bir şey öğrenmemiş oluyor. 

Yukarıda örneklenen öğrenmelerimizin bizdeki etkisi de farklı olabiliyor. Kimi, duyduklarına hak vermesi, benimsemesi ya da kendisinin de aynı şeyi yapmayı düşünmesi gibi nedenlerle bu öğrendiklerinden rahatsız olmuyor. Kimileri ise öğrendiklerinden kendi adına, toplum adına, gelecek adına ve insanlık adına rahatsızlık duyuyor, vicdanı sızlıyor, yüreği alt-üst oluyor.  Bu bağlamda kimileri, öğrenmelerine kaynaklık eden olayları yaratanların tutum ve davranışlarını irdeleyip bazı sonuçlara varabiliyor. Yukarıda örneklenen olayları yarat tutum ve davranışların genelde; 

  • Virüsün ne olduğu ve olası tehlikeleri gibi temel sağlık konularını öğrenmemiş olmaktan, bilgisizlikten;
  • Para harcamamak, daha çok kazanmak, her şeyden önce paraya önem vermekten, ..  ,piyasacı anlayıştan;
  • Yaşamını bilimsel bilgilere aldırmadan sürdürmeye çalışmaktan; inancının virüsten çok daha güçlü olduğunu düşünmekten, gericilikten;
  • Ülkeyi piyasacı bir zihniyetle yönetirken, yönetimi kolaylaştırmak için toplumun bilimsel anlayış kazanmasını engellemekten, her olayı siyasal amaçla kullanmaktan, piyasacı ve gerici siyaset anlayışından

kaynaklandığını görebiliyor. 

Yukarıda sıralanan ilk tutum ve davranışın doğrudan doğruya, dördüncüsünün de dolaylı yoldan eğitim sistemimizde sürdürülen eğitim-öğretim süreçleri sonunda kazanıldığını söylemek yanlış olmuyor. Yıllardır yazılı ve görsel basın aracılığıyla yayımlanan öğretilerin buna yardımcı olduğunu söylemek de.

Eğitim sitemi deyince, PISA gibi uluslararası araştırma sonuçları ve dolayısıyla insanımızın önemli bir bölümünün (rakam yazmaya insanın eli varmıyor) okuduğunu anlamadığı akla geliyor. Okuduğunu anlamayanlar varsa, bu durum hem duyduğunu anlamayanların da var olabileceğini düşündürüyor. Hem de tüm uyarılara ve yasaklara karşın sokağa çıkma ve hastanelerden kaçma davranışının da bu nedenden kaynaklanmış olabileceğini düşündürüyor. Öğrencilerin ve belirli bir süre de olsa okula gitmiş kişilerin okuduğunu ve duyduğunu anlamıyorsa, bu durum da, eğitim-öğretim süreçlerinin bir sonucu oluyor. 

Koronavirüsün yol açtığı öğrenmelerden, günümüzdeki eğitim sistemi ve yönetim anlayışı var olduğu sürece, yukarıda örneklenen türden öğrenmelere devam edeceğimiz de belli oluyor.

[email protected]