Benden söylemesi, genç emekçiler bir araya gelip, güçlerini gördüğünde karşılarında düzenbaz da düzen de fazla duramaz. Yakındır.

Kışa dönmüş baharlar

Yarın, Türkiye Komünist Partisi’nin Ankara Batıkent Semtevinde genç işçiler buluşması yapılacak. Genç işçiler, diye genel tanımladım ama biraz daha netleştireyim, buluşmada Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesinden genç emekçiler bir araya gelecekler. 

OSTİM, kurumsal tanıtımında kendine KOBİ kenti adını yakıştırmış. Pek yanlış sayılmaz bu tanımlama, nitekim 17 sektör ve 139 işkolunda, 6.200’den fazla işletme, doğrudan OSTİM Vakfına ait bir teknik üniversite, bir iki mesleki eğitim kurumu gerçekten önemli bir kent mekanı. 

Bölgede bulunan işletmelerde 60.000’den fazla çalışan olduğu söyleniyor, kabaca bu sayının üçte ikisinin ücretli işçi olduğunu ve bunların da yarısından fazlasının 24 yaş altı olduğunu varsayalım. E buna bir de bölgedeki üniversite ve mesleki eğitim öğrencilerini ekleyelim, binlerce genç. 

Umarım yarın en azından bir kısmı birbirini bulacak, bugünlerini ve geleceklerini birlikte konuşacaklar, dayanışmaya ilk adımı atacaklar.

Resmi olarak, genç işçi tanımı, yasal çalışma yaşı olan 15 ile 24 yaş arasındaki ücretli çalışanları kapsıyor. Yani hayatlarının baharındaki emekçileri, kadın erkek farketmez, delikanlı işçileri anlatıyor.

Genç işçiler, en verimli, en kavgacı, en meraklı, en heyecanlı yaşlarında eğitimlerinin, becerilerinin, yeteneklerinin karşılığını aldıkları, yaşamlarını kurdukları çağdalar. Akıllarını, ellerini kollarını, kimliklerini keşfediyorlar. Çalışmayı, üretmeyi, yaşama katılmayı, emekçiliği, aydınlığı, yurttaşlığı öğreniyorlar.

Böyle mi gerçekten? Değil.

Nasıl olduğunu hatırlatayım.

Türkiye’de genç işçiler, düşük ücret, düzensiz, esnek ve güvencesiz koşullarda çalışıyorlar. Çalışma koşullarının ve düşük ücretlerinin üzerine, patronlarından, ustalarından, amirlerinden gelen ağır baskıya ve zorbalığa da maruz kalıyorlar. Yaşlarının gençliği sayesinde, enerjileriyle, arayışlarıyla, heyecanlarıyla baş tacı edilmeleri gerekirken, deneyimsizlikle, toylukla, beceriksizlikle suçlanıyorlar. 

Evrensel gazetesinde, farklı yerelliklerden genç sanayi işçileriyle gerçekleşen röportajlar yayınlandı son iki yıldır. Öyle güzel anlatmış ki gençler: 

Biri diyor ki, “Bir tarafta bir eli yağda balda olanlar var bir tarafta eli makine yağında olanlar... Bizler okullarda, iş yerlerinde; her adaletsizlik ile yaş dışı olgunluklar edindik.”1 Bir diğeri ekliyor: “Kapalı hapishane gibidir burası (İstanbul DES Sanayi sitesi). Hayatımızın baharında yaşlanıyoruz sadece o kadar.”2

Okuduğum bu görüşmelerden beni en çok etkileyeni, Aydın’dan 21 yaşında üç sanayi işçisi ile yapılan röportaj oldu. Gençlerin sözlerini haberi hazırlayanlar manşette özetlemiş: “Hayal kuramıyoruz, ürettiğimizi satın almaya yanaşamıyoruz3

Benzeri bir şeyi geçtiğimiz yıl soLTv İşçiden programında genç inşaat işçisi söylemişti. “İnşaatında çalıştığım AVM açıldıktan sonra arkadaşımla gezerken, şurayı ben yaptım burayı ben yaptım dedim inanmadı. Ama ben yaptım. İşçiler çalıştıkları binaların tepesine çıkıp şöyle bir baksınlar neler yapabildiklerine” demişti. 4

Ortaya çıkardıkları değerlere, ürünlere, hizmetlerine bırak erişebilmek, yanaşamıyorlar bile. Genç işçilerin sadece ürettikleri değerlere değil, hayallerine de el konuyor anlayacağınız.

Peki hem bir yanda tüm bu sömürü, bu zorbalık, diğer yanda gençlerin deli kanları, coşkulu duyguları, dizginsiz öfkeleri nasıl oluyor da kıyamet kopmuyor diyeceksiniz?

Bunun cevabı da kapitalizmin düzenbazlığında gizli. Bu düzen kendini öylesine koruma derdinde ki, allem edip kallem edip genç insanları sindirmeyi beceriyor. Ya kafalarını çeliyor, gözlerini boyuyor, uyuşturuyor, yozlaştırıyor, değersizleştiriyor da solduruyor. Ya da zorbalıkla, ürkütüyor sindiriyor.

Genç işçiler, sömürüye, aşağılanmaya, baskıya rağmen yine de seslerini çıkarmıyorlar, çünkü biliyorlar ki beterin beteri var. Bu berbat işleri de bulamayan milyonlarca genç var ülkede.

Resmi rakamlarla baktığınızda, dar tanımıyla dahi 15-24 yaş arası işsizlik oranı yüzde yirminin üzerinde. DİSK Araştırma Merkezi, 2021 yılının ilk çeyreği için yayınladığı raporda, genç işsizliğini yüzde 25’in üzerinde açıkladı. Korkunç.

Bu yoksulluk ve yoksunluk tehdidi tepelerinde sallanırken, nasıl kafalarını kaldırsın genç işçiler. En küçük bir can sıkıntısında patronların onları kapının önüne koyup, yerlerine yedek genç emekçi ordusundan yeni işçiler koyacağını biliyorlar.

Evet doğru böyle oluyor, ama benden size söylemesi genç emekçiler bir araya gelip, güçlerini gördüğünde karşılarında düzenbaz da düzen de fazla duramaz. Yakındır.

Bahar güçlü mevsimdir, baskın mevsimdir. Dondurucu kış da, kavurucu yaz da hep baharla biter.