Yıllardır Katar’a verilen ayrıcalıklara yeni ayrıcalıkların eklenmesi, 'Bu ayrıcalıklar neyin karşılığında?' ve 'Daha ne kadar ödün verilecek?' gibi soruları akla getiriyor. 

Keyfilik!

Son zamanlarda yaşananlar, iktidarın, giderek aşiret yönetimini yeğlediğini gösteriyor. 

İktidar, İstanbul kanalını yapma ısrarında, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararında ve de kayyım rektör/belediye başkanı atamalarında olduğu gibi, toplum genelinin beklentilerine aldırmıyor. “Çatlasanız da patlasanız da yapacağım” dercesine gerçekleştirilmeye çalışılan uygulamalar ile Sedat Peker’in suçlamaları karşısındaki tutum da açıkça aşiret yönetimi anlayışını yansıtıyor. 

Türkiye ile Katar arasında imzalanan ve 24 Haziran 2021 tarihli cumhurbaşkanı kararı ile yürürlüğe giren “Askeri Sağlık Alanında Eğitim ve İşbirliği” Protokolü de, bu anlayışın şimdilik son örneği oluyor. 

Bu protokol, sağlık alanlarında eğitim, sağlık hizmetlerinden yararlanma, sağlık konusunda tatbikat, sağlık kurumlarının kurulup işletilmesi gibi, protokolün IV. maddede belirtilen alanlarda tarafların tabi olacakları esasları belirlemeyi ve işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor.  

Bu işbirliğinden Katar’ın ve Türkiye’nin silahlı kuvvetlerine ait askeri ve sivil personeli yararlanacak (III. 3 ve 4). Silahlı kuvvetler mensubu olmayanlar yararlanamıyor. Katar silahlı kuvvetlerine mensup öğrenci ve personel, Türkiye’de tıp, diş hekimliği, eczacılık, sağlık meslek yüksekokulu, hemşirelik alanlarında ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim alabilecek ve hastanelerden yararlanabilecekler. Katar’dan gelenler bizdeki ilgili tüm kurumlardan yararlanabilirken, Türk silahlı kuvvetler mensubu öğrenci ve personel ise, yalnız Katar’ın askeri eğitim kurumları ile hastanelerinden yararlanabilecek (madde III. 6).  

Bu protokolün V.1.k maddesine göre, işbirliği çerçevesinde öğrenci/personel gönderen devlet, istediği zaman neden göstermeden bunları geri çekebilecek!

Protokolün VI. 6. a maddesine göre, bu protokolü sağlık bakanlığı uygulayacak.

Protokolün VIII.1 maddesine göre, öğrenci ve personeli kabul edecek taraf, bunların katılacağı etkinliklerin ücretli, ücretsiz ya da indirimli ücretli olup olmayacağına karar verebilecek. 

Protokolün VIII.3 maddesine göre, kabul edilen öğrenci, personel ve onların misafirleri, mümkün olduğu sürece askeri tesislerle hava ve kara ulaşım araçlarından ücretsiz olarak yararlanabilecek. 

Bu protokolün sonuncu ve XV. maddesine göre, 2 Mart 2021 tarihli bu protokolü, Türkiye adına Askeri Sağlık Hizmetleri genel müdür vekili ile Katar adına da Sağlık Hizmetleri komutanı imzalamış. Protokol Türkçe, Arapça ve İngilizce ikişer nüsha olarak hazırlanmış. Bir anlaşmazlık halinde Türkçe değil de, İngilizce metin esas alınacak!

Protokolde, işbirliğinin esasları açıklanacak dense de, silahlı kuvvetler mensuplarının nasıl seçileceği ve hangi kurumlardan nasıl yararlanacakları bile belli değil. ‘Türkiye ve Katar’ın istediği zaman ve gerekçe gösdermeden diğer ülkeye gönderdiği silahlı kuvvetler personelini geri çekmesi’, açıkça protokolün keyfi niteliğini gösteriyor. Ayrıca böylesine bir protokolü, dış ilişkiler konusunda ilgisiz bir birim olan askeri sağlık hizmetleri müdür vekilinin imzalaması da bir başka keyfiliği yansıtıyor. Bu protokolün son maddesinden de, en azından Türkiye’nin kendi Arapça tercümanına ve Katar’ın da kendi Türkçe tercümanına güvenmezken, kendilerinin İngilizce tercümanına güvendikleri anlamı çıkıyor. 

Gelişmiş bir ülkenin gelişmekte olan ülke gençlerine, bazı eğitsel ayrıcalıklar vermesi yıllardır süregelen gayet doğal ve de çoğu kez gerekli bir durumdur. Örneğin 1990’larda, Türki cumhuriyetlerinden gelecek öğrencilere üniversitelerimize girme kolaylığı getirilmişti. 

Ancak Katar ile işbirliğinde, verilecek ayrıcalıkların bir sınırı olmadığı gibi, yararlanacakların nasıl seçileceği de, hangi okullara nasıl dağıtılacağı da, yararlanacakların sayıları da, … bilinmiyor! 

Türkiye eğitim ve sağlık açısından Katar’a göre daha gelişmiş bir ülke olduğuna göre, Katarlıların buraya gönderilmelerini anlamak mümkün de, Türklerin Katar’a gönderilmesinin nedenini anlamak mümkün olmuyor. Türklerin Katar’a eğitim-öğretim amacı dışında bir amaçla gönderileceği akla geliyor. 

İnsanı düşündüren bir keyfilik de, Katar gibi çok zengin bir ülkeden geleceklerden ücret alınması konusundaki belirsizlik ile Katarlıların Türkiye’nin askeri tesisleriyle hava ve kara araçlarından bedava yararlanması oluyor. Bilindiği gibi böylesine bir ayrıcalık bizim silahlı kuvvetler mensuplarına bile verilmiyor. Biz mi zengin ülkeyiz, Katar mı, insanın kafası karışıyor. 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı  F. Altun’un bu protokolle ilgili olarak, "Amaç, tamamıyla 'askeri tıp' alanındaki tecrübelerden istifade edebilmektir" açıklaması da bir şey ifade etmiyor. Çünkü Türkiye’nin askeri alanda Katar’ın tecrübesinden yararlanacağı bir konu akla gelmiyor.

Tabii bir keyfiyet de bu protokolün, üniversite giriş sınavından iki gün önce açıklanması ile yapılan açıklamada hemen hiçbir ayrıntıya yer verilmemesi oluyor. Hoş zaten pek çok ayrıntıyı, protokol anlaşmasını imzalayan kişiler bile bilmiyor. 

Ancak bilinen bir şey var: Bu protokolün açıklanması, üniversite sınavına girecek 2,6 milyon öğrencimizle ailelerini tedirgin edip sınav stresine sokmuş bulunuyor.

Bu protokolün, pandemi konusunda sınıfta kalmış bir sağlık bakanının sorumluluğunda yürütülecek olması da, bir başka keyfilik oluyor. 

Yıllardır Katar’a verilen ayrıcalıklara yeni ayrıcalıkların eklenmesi, “Bu ayrıcalıklar neyin karşılığında?” ve “Daha ne kadar ödün verilecek?” gibi soruları akla getiriyor. 

[email protected]

Özel Not: Özelinde Boğaziçi Üniversitesi’ne ve genelde yükseköğretim sistemine verdiğiniz zarar onarılmaz boyutlara ulaştı. Kayyım rektör Melih Bulu ve kayyım rektör yardımcıları, toplum bir an önce istifa etmenizi bekliyor.