Yoganın yasaklanması olayı basına yansıyıp tepkiler yükselince Vakıf Başkanı hemen savunmaya geçerek suçu vakıf görevlisine yıktı.

Kent parkları ve vakıf yasakları

Eskişehir Dede Korkut Parkında yoga yapmak isteyen kadınları Türk Dünyası Vakfının bir çalışanı, yasak olduğunu öne sürerek sokmadı. Bu sayede Kentin orta yerinde 70 dönüm yüzölçümü büyüklüğünde bir alanın, üzerindeki yapılarla birlikte, Türk Dünyası adlı bir Vakfın kullanımına bırakıldığı ortaya çıktı.

Türk Dünyası Vakfını kimin kurduğunu; 70 dönüm taşınmaza nasıl sahip olduğunu; kent parklarını yönetme yetkisini hangi yasadan aldığını; gelir kaynaklarını; harcamalarının yerini ve tutarını merak ettim. İnternetle sınırlı küçük bir araştırma yaptım. Bu yazıda edindiğim bilgileri paylaşacağım.

Sabırsız okuyucuları merakta bırakmamak için kısa bir özet yapayım: Vakfın kuruluşunda, yasallığını gölgeleyecek kuşkulu işlemler dikkat çekiyor. Yetkisiz ve geçici bir tüzel kişiliğe kurdurulmuş. Vakfedilen 500 bin lira, İl Özel İdaresine ve Belediyeye aktarılması gereken paralara el konularak sağlanmış. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e mütevelli heyette olması için dönemin valisi telefon etmiş ama Büyükerşen ile Tepebaşı ile Odunpazarı Belediye başkanları ortak bir basın toplantısı yapmışlar; “böyle bir oluşumda yer almak bize yakışmaz” diye reddettiklerini söylemişler.

Vakıf, bedava devredildiği ya da tahsis edildiği anlaşılan çeşitli büyüklük ve önemde Bilim Kültür Sanat Merkezi, külliye, otel niteliğindeki 29 kamu taşınmazı kullanıyor, üzerlerine gelir getirecek tesisler kuruyor ve getirisinden yararlanıyor. Dede Korkut Parkı onlardan biri. 2020 yılında eski stadyumun olduğu 52 dönüm alanda yaptığı Millet Bahçesi ile 484 araçlık otopark ve sosyal tesis işletmeye açıldı.

Vakıf Başkanı ise kuruluşundan bu yana AKP’li eski bir bakan: Nabi Avcı.

Faaliyet raporlarını ve mali tablolarını yayımlamıyorlar. Bu yüzden de neler yaptıklarını öğrenemiyoruz.

Aslında biliyoruz: paralarımız son kuruşuna kadar, milli ve manevi değerlerimiz belirlenip, gereken altyapının hazırlanmasına harcanıyor.

Bir örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık. Yoganın yasaklanması olayı basına yansıyıp tepkiler yükselince Vakıf Başkanı hemen savunmaya geçerek suçu vakıf görevlisine yıktı. Vakıf çalışanı, Çimer’e şikayet edildiğini öğrenince, yasaklandığını düşünerek engellemiş. Başkan bu talihsizliğe üzülmüş. Ancak kadınlara da bir sitemi var: “yasak olduğuna dair bir senaryo oluşturmak istedikleri için hazırlıklı gelmişler ve çekim yapıp sosyal medyada dağıtmışlar…” diye bir cümle kurdu.

Başkan, spor yapılmasına engel getirilmediğini söyledi. Ancak Eskişehir Valiliği, Twitter hesabından Vakfın açıklamasını yayımladı. Aynen şöyle demişler; “park içerisindeki toplu etkinliklerde önceden izin alınması gerekmektedir…izinsiz etkinlikle ilgili olarak izinsiz ve gizli çekim ile yapılan bu haberler gerçekleri yansıtmamaktadır…” Bu vesileyle parkta yalnızca spor değil, cep telefonu kamerasıyla video çekmenin de yasak olduğunu öğrendik.

Vakfın kuruluş öyküsüne kısaca değinelim. Yaşamımızı biçimlendirmeye çabalayan vakfın yasal olup olmadığı konusunda görüş oluşturmamıza katkısı olur.

Eskişehir’e, 2012 yılında “2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti” unvanı verildi. Etkinliklere hazırlık yapılması amacıyla 3.5.2012 tarihinde 6303 sayılı Yasayla “Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı” kuruldu. Giderlerini karşılamak amacıyla, 2012 ve 2013 yıllarında Genel Bütçeden; Eskişehir Büyükşehir Belediyesinden; Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerinden; Eskişehir Ticaret ve Sanayi Odalarından; Üniversite döner sermaye işletmelerinden paylar aktarılması öngörüldü. Yasaya göre Ajans, 31.12.2013 tarihinde tasfiye edilecekti. Ancak 2014 Ocak ayında çıkarılan bir yasayla kapatma tarihini 6 ay ötelediler. Yeni değişikliğe göre Ajansın tasfiye işlemleri, 30.6.2014 tarihini izleyen 6 ayın sonunda Aralık/2014 tarihinde bitirilmiş olacaktı. Yasanın 6. Maddesinde Ajan parasının dağıtılmasına ilişkin bir kurala da yer verilmişti: “Toplanan ödenek, gelir ve bağışlardan artan meblağ, tasfiyeyi müteakip iki eşit parçaya bölünüp, kültür ve sanat etkinlikleri için kullanılmak üzere Eskişehir İl Özel İdaresi ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bütçelerine gelir olarak kaydedilir.”

Vakfı bu Ajansa, üstelik tasfiye sürecine girdiği bir tarihte kurdurdular. Dahası bu Ajansın vakıf kurma yetkisi yok. Yetkisiz tüzel kişiliğin kurduğu bir Vakıf bugün, Eskişehir’in en büyük iki parkının, müze otel gibi turizm tesislerinin yönetiminde hak sahibi durumunda.

Vakıflar, mahkeme kararlarıyla kurulabiliyor. Mahkeme kararıyla yasallık kazanıyor. Türk Dünyası Vakfı’nın kuruluşunu Eskişehir 4.Asliye Hukuk Mahkemesi 9 Temmuz 2014’te tescil etti. Türk Dünyası Ajansı Koordinasyon Kurulu 19 Aralık 2014 tarihinde, kapanmasına 10 gün kala, uygun buldu. Mahkeme kararına bakıldığında yasallığı tartışılamaz. Ancak çok sorun var: Mahkeme’nin önceki Kararının gerekçesinde “Birlik Vakfı”, sonuç bölümünde ise “Türk Dünyası Vakfı” denilmiş. Hangi vakıf olduğu anlaşılmıyor. Daha sonra Mahkemece tavzih yoluyla düzeltilmiş. Böyle karışıklıklar savrukluğun, önem vermemenin bir belirtisi olarak değerlendirilir elbette.

Sonuç olarak şunları söyleyelim: Vakfı kuran Ajans, tasfiye edildi. 6303 sayılı Yasaya göre Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Özel İdaresi arasında paylaştırılması gereken 500 bin lira, bu Vakfın oldu. Ve parklarda hangi kurallara uyarak etkinlik yapacağımıza bunlar karar veriyor.