Boşuna denmiyor Kazakistan’da sınıf savaşı var diye. Bugün alevlenen sokaklara petrol onlarca yıl önce saçıldı.

Kazakistan’da uyanan öfke!

2022’ye girdik, daha ne olduk demeden bir kaç gün içerisinde, Orta Asya’nın dev, varlıklı ve görece sakin bilinen ülkesi Kazakistan toz duman oldu. Neredeyse bir gün dolmadan, önce yakıt zamlarına karşı eylemlerle başlayıp, hükümetin istifasına, tüm ülkede internetin kesilmesine, ulusal sıkıyönetime, polis-eylemci şiddetine ve nihayet Rus birliklerinin sokaklara girmesine vardı olaylar.

İçinde bulunulan şu aşamada, Kazakistan’da neler olduğunu ve önümüzdeki günlerde neler olacağını bilip söylemek zor. Zaten bana da düşmez.

Öte yandan, bugüne gelinmesinde kıvılcım olan süreci anlamak ve öğrenmek iyi olur diye düşündüm.

Olaylar 2 ve 3 Ocak'ta, ülkenin batısındaki petrol kasabalarından Zhanaozen’de Kazakistan’da yaygın araç yakıtı olarak kullanılan LPG’ye yapılan zamları protesto için binlerce insanın sokağa dökülmesi ile başladı. Bölgenin yerel yöneticisi ve eski enerji Bakanı Nurlan Nogayev, sokaktaki kitleleri, zamların gözden geçirilebileceğini söyleyerek yatıştırmaya çalışsa da, ateşlenen fitil bir sonraki gün Batı’daki çevre illere, Kuzey’e Güney’e, ülkenin en büyük kenti Almatı’ya ve başkent Nur Sultan’a yayıldı. Resmi olmayan kaynaklar, 4 Ocak’ta, tüm Kazakistan’da 10 bin ila 50 bin arası insanın sokaklara çıktığını söylüyor.

Dün soL portalda yayınlanan söyleşi’de, Kazakistan Sosyalist Hareketi'nin lideri Aynur Kurmanov, eylemcilerin ana gövdesini temelde petrol/doğalgaz, metalürji ve maden sektörlerinde çalışan işçiler ve işsiz gençlerin oluşturduğunu söylüyordu. Sektörel bir grev ve protesto ile başlayan hareketliliğin saatler içerisinde aldığı boyut ve yayılma hızı gerçekten devasa.

Kurmanov, işçilerin hareketlenmesinin, emeğe yönelik saldırılar karşısında birikmiş toplumsal enerjinin açığa çıkmasına neden olduğunu aktarıyor ve diyor ki: “Bu hareket tamamen sınıfsal bir hareket, işçi sınıfı hareketi".

Peki neydi Kazakistan işçi sınıfını dokunsan patlayacak hale getiren şey?

Bir kere, önce şu petrol ve doğalgaz zengini varlıklı Kazak halkı konusuna bir bakalım.

1991’de Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinden, Kazakistan Cumhuriyetine dönüşerek “bağımsızlık” ilan edildikten sonra ülkede hızla petrol ve doğalgaz rezerv ve işletmeleri piyasalaşmaya başladı. Bu “petrol patlamasında”, 1998-2008 yılları arasında Dünyada petrol fiyatları çatır çatır artarken ülkenin petrol ihracatı üç katına çıktı.

Bu sektör Kazakistan’ın hem finansal, hem endüstriyel hem de sosyo ekonomik anlamda odaktaki öncü sektörü haline geldi. İstihdamdan, sanayi planlarına, ekonomi politikalarına, ulaşım ve kentleşmeye kadar tüm ülkenin kalbi petrol ve doğalgazla atmaya başladı.

2008 küresel kriziyle hızını düşürse de ham petrol ve doğalgaz Kazakistan Cumhuriyeti açısından sınıflar mücadelesinin merkezinde durmaya devam etti. Ülke sermayesi açısından paha biçilmez bir gelir ve kar kaynağı olan sektör, sektörde çalışan işçiler ve ülke halkları açısından ise eşitsizlik ve adaletsizlik üreten bir alan anlamına geliyordu.

1991 sonrası hızla özelleştirilen ve piyasalaşan petrol ve doğalgaz sektöründe, düşük maliyet kaygısıyla sürekli baskılanan işçi ücretleri, küresel dalgalanmaları kompanse edebilmek için hem şirketlerin hem de devletin çare olarak sarıldığı işçilerin çalışma koşullarında esnekleşmeler, onlarca yıl üst üste yığılarak birikti.

Sözünü ettiğim konular hiçbirimize yabancı değil, geçici çalıştırma yöntemleri, taşeronlaşma, düşük ücretler, güvencesizlik, örgütsüzleştirme ve bunları garantiye alan yasal düzenlemeler. Tüm bu başlıkları Kazakistan petrol ve doğalgaz sanayinde ders kitaplarında örnek olay olarak okutulacak denli dört başı mamur görebilirsiniz.

Anlayacağınız, çevresindeki Sovyet sonrası ülkelerle karşılaştırılarak daha varlıklı ve tuzu kuru olduğu düşünülen Kazakistan, otuz yıldır petrol belirlenimli bir sınıf savaşımı içerisindeydi. Ve yine tahmin edeceğiniz gibi pandemi dönemi bu süreçlere tuz biber ekti.

Ancak, bugün yaşananları daha iyi anlamak için biraz daha özel bir tarihe dönmekte fayda var. Bundan on yıl önce 2011’de, tam da bugünkü olayların fitilinin ateşlendiği Zhanaozen

kentinde ülkenin sınıflar savaşımı tarihinde yerini alacak biçimde bir katliam yaşanmıştı.

2008 küresel krizinden sonra düzensizleşen petrol fiyatları ve ekonomik istikrarsızlık Kazakistan’ın petrol kentlerinde halkın gittikçe yoksullaşmasına, petrol, doğalgaz, metal gibi sektörlerdeki işçilerin güvencesiz ve giderek düşen ücret oranlarıyla çalışmasına yol açıyordu. Bölgede, Kazak, Çin, İtalyan ortaklı petrol şirketleri işçi maliyetlerini düşük tutmak konusunda yarışıyordu. O yıllarda henüz hala etkinlik gösterebilen sendikal örgütleri aracılığıyla işçilerin eylemleri başladı. 2009-2011 yılları arasında bölgede farklı fabrikalarda düşük ücretlere ve yoksullaşmaya karşı grevler ve eylemler düzenleniyordu.

Yukarıda sözünü ettim, Kazakistan hükümeti için, petrol ve doğalgaz sektörü bir sanayi kolunun çok daha ötesinde anlam ifade ediyor. İşte o yıllarda da yerli ve yabancı sermaye ile Kazakistan Devleti tam uyumlu bir sınıf kardeşliği ile bu eylemlere müdahale ettiler.

2011 yazında bölgedeki iki büyük işletmeden tam 2000 işçi işten atıldı. Bunun üzerine sendikal örgütler, bölge halkının da tam desteği ile, Zhanaozen kent meydanında direniş çadırları ile eyleme başladı. Binlerce işçinin direnişi aynı yılın Aralık ayına kadar sürdü.

16 Aralık 2011 günü Kazak polisi, Zhanaozen meydanını ülkenin Sovyet iktidarının çözülüşünün yirminci yılını kutlayacakları “bağımsızlık” günü için işçilerden “temizlemek” istedi. O gün, meydanda en az 16 işçi katledildi, yüzden fazlası yaralandı.

Bu açık katliam sonrası, sektördeki emek düşmanı politikalarda en ufak bir değişiklik olmadı, üstüne örgütlenme özgürlüğüne de saldırı eklendi ve sendikalar ortadan kaldırıldı.

İşte 2022 yılında fitili ateşleyen yer, o meydan; insana yakışır ücretler ve koşullarla çalışmak isteyen işçiler o işçiler; bugün sokaklara dökülen öfke o günün acısından kaynaklanan öfke.

Bunları anlayıp hatırlayınca daha iyi anlaşılıyor değil mi? Boşuna denmiyor Kazakistan’da sınıf savaşı var diye. Bugün alevlenen sokaklara petrol onlarca yıl önce saçıldı.

Söner mi, yayılır mı, patlar mı göreceğiz.