Seyahat notlarımdan yola çıkarak tasarladığım bu yazı, esas olarak Karl Marks’ın üç Avrupa şehrinde bıraktığı ve günümüze de uzanan izlerini özetlemektedir.
Karl Marks ve üç şehirde izleri1
“Avrupa’da bir heyula korku salıyor. Komünizm heyulası. Papa’sından Çar’ına, Metternich’inden Guizot’suna, Fransız Radikallerinden Alman polislerine, kocamış Avrupa’nın tekmil güç odakları, bu heyulayı dualar ve tütsülerle kovmak için kutsal bir bağlaşmada el ele vermiş bulunuyorlar”2
Yukarıdaki paragraf Karl Marks ve Friedrich Engels tarafından yazılan Komünist Manifesto’nun girişinden alınmıştır.
Seyahat notlarımdan yola çıkarak tasarladığım bu yazı, esas olarak Karl Marks’ın üç Avrupa şehrinde bıraktığı ve günümüze de uzanan izlerini özetlemektedir.
***
I. Trier
Trier, dönemin Prusya’sı ve günümüz Almanya’sının Ren bölgesinde küçük ve fakat ünlü bir şehir. Marks, 5 Mayıs 1818’de burada doğmuş. Marks’ın doğumunun 200. Yıldönümünde yani 2018’in 5 Mayısında Trier şehri kendi oğluna kapsamlı bir yıldönümü programı ve Karl Marks 1818 – 1883: Yaşamı – Eserleri – Zaman adı ile kalıcı bir sergi ve çok sayıda değişik disiplinlerle yan dal etkinlikleri düzenlemiş.
Serginin düzenlendiği ana mekân O’nun doğduğu ev.
Güzel bahçeli bu evi, günümüz Alman Sosyal Demokrat Partisi 1928 yılında satın alarak dönüştürmüş. Müzeyi kalıcı serginin açılışından bir yıl sonra 2019 Aralık ayında ziyaret etmiştim. Girişinde 19. Yüzyıldan günümüze uzanan Marks’ın politik mirasını sergileyen kitap, dergi, ve çeşitli hediyelik eşyalarla oldukça yüksek fiyatlı metalara dönüşmüş durumda.
Marks’ın üstünde öldüğü söylenen ve Londra’dan getirilerek müzede sergilenen zemininde çiçek desenlerinin olduğu sarı-bej kumaş kaplı, koyu renkli ahşap koltuğu ise (berjer) oldukça dikkat çekmektedir.
Trier’deki bu müze ev ile ilgili ayrıntılar için https://www.trier-info.de/en/museums/karl-marx-house linki kullanılabilir.
***
II. Brüksel
Siyasi görüşleri nedeniyle Almanya ve Fransa’dan sınır dışı edilen Marks 1845 yılında her görüşten devrimcinin bir nevi sığınağı olan Brüksel’e taşınmış ve ailesiyle birlikte üç yıl orada yaşamıştır.3 O zamanlar Brüksel yaklaşık 124. 000 nüfuslu bir şehirken, Ixelles, Saint Joose-ten-Noode ve Molenbeek – Saint Jean banliyöleri hızla büyüyerek 40.000 nüfusa ulaşmıştı.
Marks’a göre Brüksel, sosyalizmin üç büyük canlı merkezi (Alman, Fransa ve İngiltere) arasında ideal bir coğrafi konumda olup tren ve posta gemileriyle mükemmel bağlantılar söz konusuydu. Ayrıca yine Marks’a göre Brüksel’in kendisi de öğretici idi; zira kente taşınan ve İngiliz Sanayi Devrimi’nin ucuz ve makineleştirilmiş ürünlerin ithalatı sonucu mahvolmuş toplumsal katmanlar ve ithalat yaparak zenginleşen bir üst sınıf / tabaka vardı. Üstelik, 1846’da patates ve 1847’deki büyük tahıl kıtlığı sonucunda Belçika’da yoksulluk tüm zamanların zirvesindeydi ve bu da Marks’ın devrimin gelmesinin uzun sürmeyeceğine dair inancını güçlendiriyordu.
Karl Marks’ın Brüksel’de dokuz ev değiştirdiği yaygın bir anlatıdır. Mevcut siyasi durum hakkında bir yazı yayınlamama sözü vermesi koşuluyla Brüksel’de oturma izni alabilmiştir.
Marks, bu sözü Belçika’da geçirdiği zamanı çalışma fikirlerinde açıklık kazanmak için içtenlikle değerlendirme niyetindeydi. Ancak, henüz bir engel olmamasına rağmen gizli servis onu sürekli izliyordu.
Marks Paris’te iken babasının bir pamuk fabrikasının sahibi olduğu Manchester’dan yeni dönen bir Alman tekstil imalatçısının oğlu Friedrich Engels ile tanışmış ve tanışıklık büyük bir dostluğa dönüşerek Brüksel’de de sürmüştür.
Marks, 1845-1847 döneminde Belçika’da çok sayıda politik faaliyete katıldı ve önderlik etti. 1846’da, gizli ve radikal bir organizasyon olan Adalet İçin Birlik Hareketi ile ortak çalıştı. O, bu hareketin işçi sınıfı devrimi meydana getirebilecek aksiyoner bir örgüt olduğunu düşünüyordu. Bahse konu hareket, kendi üyeleri ile doğrudan işçi sınıfına dönük olarak yeniden organize oldu. Yeni organizasyonun adı, Komünist Birlik idi.
Marks ve Engels beraber yıl içinde bu yeni siyasi yapının ilke ve programının belirlenmesine ciddi katkılar4 koydular. İşte bu katkıların büyük ölçüde yazıldığı Brüksel’in tarihi merkezi, kalbi Grand Place ve o meydandaki yapı yani La Maison du Cygne (Kuğu Evi)'dir.5
Maison du Cygne’in Grande Place’a bakan cephesinde Komünist Manifesto’nun yazarı ve işçi hareketinin esin kaynağı Karl Marks anısına iki plaket asılı. Marks’ın burada 1847’yi 1848’e bağlayan gecede yılbaşını kutladığı da kent belleğine not edilmiş. Bir başka not da benden olsun: Meydanda burnunu bira, çikolataya gömen yüzlerce milletten “homo turistus” bu mevzunun farkında değil!
1698’de inşa edilen tarihi binadaki La Maison du Cygne (Kuğu Evi) Brüksel merkezindeki tarihi alan Grand Place’ta; iç ve dış mimarisi, mobilyaları, duvarlarda asılı tabloları, Karl Marks Salonu, ödüllü aşçısı ve özgün mönüsü ile çok lüks ve şık ve de oldukça pahalı bir restoran.
Bir başka Brüksel seyahatimde (2023 Nisan), Karl Marks eşi, iki kızı ve hizmetçisi ile birlikte 1846-1848 yıllarında yaşadıkları Ixelles Bölgesi Jean d’Ardenne sokaktaki evi de tespit etmiştim.
Marks, Brüksel’de üç yıl yaşamış ve misyonu olan bir devrimci olarak adeta yeniden doğmuştur. Materyalist tarih yazımının olgunlaştığı ve Feuerbach’ın öğretilerine karşı kaleme aldığı Onbirinci Tez kitabının sonuç bölümündeki “Filozoflar dünyayı çeşitli şekilde yorumladılar; asıl mesele onu değiştirmektir” ibaresi de Komünist Manifesto gibi Brüksel’de yazılmıştır.
***
III. Londra
Londra ile ilgili bölüm iki alt kısımdan oluşmaktadır. İlki, Manifesto’nun ilk baskısına dair. 2010 yılı sonbaharında Londra Gezi Notları: (28 Temmuz – 3 Ağustos 2010)6 başlıklı bir seyahat /gezi makalesi yazmıştım. Oldukça ilgi toplamış ve çokça okunmuştu. İşte o yazımda Bishopsgate tabelasının bende yarattığı çağrışıma da değinmiştim: “13 Kasım 2008 tarihli Cumhuriyet – Kitap Ekinde Manifesto’nun yayınlanışının 160. Yıldönümü için Celâl Üster üstad imzalı makalede diyordu ki; Komünist Manifesto, bundan yüz altmış yıl önce, 1848 Şubatında Londra’nın Bishopsgate Mahallesi’ndeki gösterişsiz bir matbaada Almanca başlıkla, Manifest der Kommunistischen Partei şeklinde basılmıştır”. Ben de bu bilgi bağlamında 2010’da kapakta yer alan Liverpool Street, 46 numaraya ulaşmış lakin matbaanın yerinde yeller estiğine şahit olmuştum. E kolay değil aradan 162 yıl geçmişti.
Marksist tarih anlayışının önde gelen temsilcilerinden Eric Hobsbawn, Fransız İhtilali ve İngiliz Sanayi Devrimi dönemlerini farklı bir ifade ile 1789-1848 zaman aralığını Devrimler Çağı olarak adlandırmaktadır. İşte Marks ve Engels tarafından Brüksel’de kaleme alınan Komünist Manifesto’da bu çağın bir ürünü olarak 1848’in 21 Şubatında doğmuştur.
İkinci kısımda Karl Marks’ın defnedildiği mezarlığa değinerek yazımı sonlandıracağım.
Efendim Marks, 14 Mart 1883’te Londra’da vefat etmiştir. Bugün gömülü olduğu Highgate Mezarlığı’nın (Highgate Cemetery)7 ateist ve agnostiklere ayrılan bölümünde toprağa verilmiş. Mezar 1956’da eski yerinden 50 metre uzakta daha görünür bir noktaya yani bugünkü yerine taşınmıştır. Mezarın soğuk savaşın zirve yaptığı bir dönemde taşınması İngiltere’de ciddi tartışmalara neden olmuştur.
Highgate Mezarlığı, Londra’nın kuzeyinde Doğu ve Batı bölümleri olmak üzere iki büyük paftadan oluşur. Dik bir ormanlık tepeye dolanan kıvrımlı yolları ve sarmaşıklarla kaplı anıtlarıyla tarihi mezarlık, Viktorya döneminde kilise mezarlıklarının yetersiz kalmasıyla açılan yedi mezarlıktan biridir. İlk defin töreninin 1839’da gerçekleştiği mezarlıkta günümüzde 170.000 civarında kabir bulunmaktadır.
Ağaçlar, patika yollar, anıt ve binalar ile görkemli Gotik tarzdaki mezarlık ciddi bir peyzaj alanı da aynı zamanda.
Günümüzde mezarlık içindeki bitki ve ağaçların yarattığı tahribatı azaltmaya yönelik ciddi bilimsel tartışmalar sürdürülüyormuş. Zira iklim krizi nedeniyle şiddeti artan hava olayları, çakıl yolları aşındırıyor ve mezarlık altındaki tarihi lağım sistemini olumsuz etkiliyormuş.
Mezarlık tarihine ilişkin ilginizi çekecek bir noktayı da not etmeliyim: Lenin, Troçki ve Çarlık Otokrasisinin devirmek isteyen yaklaşık 50 kişi, 1903 yılının Ağustos ayında Londra’da toplanırlar. Bu, Rus devrimci hareketinin Bolşevikler ve Menşevikler olmak üzere iki rakip gruba bölündüğü zamanda yapılan bir Kongre / toplantıdır. Ve bu toplantı, Islington'daki The Three Johns Bar’da gerçekleşmiştir.8
Toplantı sonrasında Lenin ve arkadaşları toplu halde Karl Marks’ın Buhar Çağı Mezarlığı olarak da anılan Highgate’teki anıt mezarını ziyaret etmişler. Ben de 2010 yılı Ağustos’undaki Londra seyahatim sırasında Marks’ın mezarını ziyaret etmiştim.
Girişte de belirttiğim gibi seyahatlerim sırasında aldığım notlar ve kaleme aldığım yazılardan türettiğim bu makale umarım okuyucuların yeterince ilgisini çekecektir.
- 1. Bu yazı, 2010 – 2024 yılları arasında Almanya –Trier, Belçika – Brüksel, İngiltere – Londra’ya yaptığım gezilere dair notlarımın özetlerinden oluşturulmuştur. Trier ve Brüksel seyahatlerimize katkıları nedeniyle sevgili kızım Asya Şahinkaya Usanmaz ve sevgili damadım Efe Usanmaz’a teşekkürlerimi not etmek icap etmektedir.
- 2. Karl Marx - Firedrich Engels (2008). Komünist Manifesto. Çeviri: Celâl Üster – Nur Deriş. Cumhuriyet Gazetesi Yayınları. s.47. İstanbul.
- 3. Karl Marks’ın Brüksel’deki hayatının ayrıntıları için Edward de Maesschlack (1983). Marx in Brussel (1845 – 1848), isimli Flamanca kitabın İngilizce çevirisine https://www.humanistichverbond.be/ritischlezen/1209/marx-in-brussel
- 4. Bu katkılar çok kısa bir süre sonra Komünist Manifesto adı ile kitaplaştırılacaktır.
- 5. La Maison du Cygne ya da Kuğu Evi hakkında ayrıntılar için bakınız: https://www.lamaisonducygne.com/
- 6. Bahse konu yazıyı http://bogazlarmeselesi.blogspot.com/2015/07/londra-gezi-notlar-28-temm… linkini kullanarak okuyabilirsiniz.
- 7. Mezarlık ile ilgili her türlü ayrıntıya erişmek için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz: https://highgatecemetery.org/
- 8. 1903 Londra’sındaki Rus Devrimcilerin tartışmalarının iyi bir özeti için; https://www.bbc.com/news/uk-politics-41629394