İşçi sınıfının sahnede olmadığı durumda, neyin az neyin çok olduğuna patronlar karar veriyor. Anadolu’da halkımız buna “köpeksiz köyde değneksiz dolaşmak” diyor.

Kaçtan aşağı olmaz bu asgari ücret?

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yaptı. Ondan önce bir de çalışma takvimi belirledikleri sıfırıncı toplantı olmuştu. Bu iki toplantının ardından hemen söyleyebiliriz; masada her şey bildiğiniz gibi.

Rakamı yine patronlar belirliyor.

Geçen hafta MÜSİAD’ın Türk-İş başkanından daha yüksek rakam açıklaması bile patronların bu konuda rahat olduğunu gösteriyor. Çalışma Bakanı'nın dün açıkladığı 7 bin 845 liralık anket rakamı da MÜSİAD’ın 7500-8000 aralığıyla örtüşüyor.

Öyle görünmesin diye şimdi “sürdürülebilir asgari ücret” falan deyip, çıtayı çok daha aşağıya koyacaklar. Küresel rekabetteki sanayici için gerçekçi ücretin 300 dolar düzeyinde (6 bin lira kadar) olduğunu son günlerde patron örgütü temsilcilerinden birden fazla kez duymamız bununla ilgili. TİSK başkanının önceki gün örgütün genel kurulunda yaptığı “asgari ücret taban ücrettir, makul olması gerekir” çıkışı da benzer nitelikte. TİSK başkanı elbette asgari ücretin uzunca süredir Türkiye’de ortalama ücret haline geldiğini biliyor. Mesele, işçi haklarında çıtanın hep en altta durmasının vazgeçilmez bir patron pratiği olmasıdır.

İşçi sınıfının sahnede olmadığı durumda, neyin az neyin çok olduğuna patronlar karar veriyor. Anadolu’da halkımız buna “köpeksiz köyde değneksiz dolaşmak” diyor.

Erdoğan’ın son sözü söyleyecek olması bu gerçeği değiştirmiyor. Kimi nüanslar elbette var. Her şeyden önce seçim arifesindeyiz. Erdoğan’ın temel önceliği asgari ücret belirlenirken de yaklaşan seçimler. Komisyonun belirleyeceği rakam belki de öyle sanıldığı gibi seçim öncesi son asgari ücret rakamı olmayacak. Erdoğan’ın kafasında, asgari ücrete Temmuz ayında yapılacak artışı birkaç ay öne çekip seçimlere böyle gitme seçeneğinin de olduğu biliniyor.

Belli ki bu kez pabuç pahalı. 2018’de "seçim kaybedeceğimi bilsem yine de yapmam” dediği EYT düzenlemesini şimdi gündeme almak zorunda kalan Erdoğan seçim kazanmak için her şeyi yapacak. Elbette patronları üzmeden. Erdoğan bu mahareti gösterebilecek mi hep birlikte göreceğiz.

Söz buraya gelmişken söylemeliyim, bizim de elimiz armut toplamayacak. Bu ülkede işçiler var ve seçeneksiz değiller. Siyasal, ekonomik ve toplumsal hiçbir düzlemde temsil edilmeyen işçi sınıfının bir toplumsal aktör haline gelmesi için örgütlenmeyi kesintisiz sürdüreceğiz. Asgari ücrette adı olmayan işçilerin TKP’nin çağrısıyla ülkenin farklı bölgelerinde “böyle gitmez” toplantılarında yan yana gelmeleri bu amacı taşıyor.

İşçilerin temsil edilmesi demişken… Türk-İş başkanının sefilliğine daha kaç asgari ücret döneminde tanık olacağız dersiniz?

Atalay’ın asgari ücret performansını izleyemeyenler için özetlemek istiyorum. Takvim toplantısında “bir an evvel rakam belli olsun da bu mesele bitsin" dedi. İşçinin parasını konuşmak başkana zül çünkü. Akşamına TRT’de katıldığı programda bunu toparlamaya çalışıp, konfederasyonun hesapladığı açlık sınırını, akıllarındaki rakam olarak dile getirdi. Öyle ya sendika başkanı işçiler aç kalmasın diye çırpınıp durmayacaktı da ne yapacaktı? Dünkü komisyon toplantısında ise yanlış anlaşıldığını söyleyerek “açlık sınırı masadaki teklifimiz değil başlangıç rakamımız” dedi. Türk-İş başkanı böylece sendikacılık tarihinde de görülmemiş bir “pazarlık” tekniğine imza atarak adına pazarlığa oturduğu işçilerin talebini en düşük rakamdan başlatmış oldu. Atalay başkan bu sefer sınır tanımıyor gerçekten.

Evet, masada her şey bildiğiniz gibi. Patronların belirleyeceği rakam için Çalışma Bakanlığı icracı, sendikacı ricacı yine.

Bu kez rakamlar bile yarışamıyor farkında mısınız? Türk-İş’in 7800’lük açlık sınırı rakamı mı kurtarmaz diyorsanız, DİSK’in 13 bin liralık, ailede iki kişi çalışırsa yoksulluk sınırının ancak yakalandığı rakam mı iyidir sizce? Ya da siyasi partilerin bu iki rakamın arasında gezinen asgari ücret açıklamaları mı daha gerçekçidir? Peki kaçtan aşağı olmaz bu asgari ücret?

Asgari ücrette paradigmanın değişmesi gerek.

Ücretin asgarisi olmaz. Temel ihtiyaçlar ücretsiz olmalıdır. İnsan barınabilmeli, ısınıp aydınlanabilmeli, sağlıklı beslenip eşit eğitim ve sağlık hizmeti alabilmelidir.  Ücret bunlardan, yani insanın yaşamsal ihtiyaçlarından sonrasıdır. O da herkesin emeğine göredir.