Üçüncü sayfa haberi olmaya, patronların işçileri buraya düşürmesine izin mi verilecek?

İşçi ölümlerinin anlamı

Geçtiğimiz gün Ankara'da bir kurye hayatını kaybetti. Bu kez yolda tekeri kayarak veya bir araba çarpmasıyla değil, motosikletin önünü kestikleri araçtan inen üç kişinin kuryeye saldırmasıyla işlendi cinayet.

Medya her zamankinden fazla ilgi gösterdi, haber pek çok ana akım haber sitesine düştü. Manşetler “korkunç cinayet, yolda tartıştıkları kuryeyi bıçaklayarak öldürdüler” şeklinde atıldı. Üçüncü sayfa haberine dönüştü kuryenin ölümü. 

Burjuva medyanın işçi haberlerine yer verirken sahip olduğu genel eğilim, emek gündemlerini ekonomi, finans olarak, iş cinayetlerini ise üçüncü sayfa cinayet haber taşıyıp taşımamasına göredir. Öyle gösterilir ki kuryenin ölümüne neden olan, uzun saatler çalışmak, hızla paket yetiştirmek, iş baskısı gizlensin. 

İşten çıkarmalar, işçilerin kötü çalışma koşullarına karşı ses çıkarması pek yer bulmaz. Böyle yaparlar ki işçinin adı olmasın, hakkını arayan işçi görüntüsü verilmesin.

Burada sermaye sınıfının bilinçli bir şekilde işçi sınıfına sansüründen daha fazlası var. Suçluyu gizlemek, iş cinayetlerinin asıl nedenlerini karartmak var. Oysa yaşanan düpedüz bir iş cinayetidir.

Pek çok motokurye esnaf kuryeliğin yaygınlaşmasıyla birlikte zor durumda kaldı. Örneğin geçirdiği kazadan ufak kırıklarla çıkıp, parçalanan motorunun derdine düşenlerin sayısı hiç de az değil. Kazadan kurtulan kurye şimdi motoru yaptırıp nasıl çalışacağım diye kara kara düşünüyor.

Esnaf kuryelik, patronların sorumluluğu üzerinden attığı ve işçilerin daha da güvencesiz çalıştığı bir tabloyu, 16 saat motor üzerinde çalışmayı işçilere dayatıyor.

TÜİK resmi işsizlik rakamlarını daha dün açıkladı. İşsizlik artıyor, işsizlikten kaynaklı sorunlar da sürekli artıyor. İşsizlik korkusuyla emekçiler istemediği koşullarda çalışmak zorunda kalıyor, aynı işteki baskılı ortama dayanamayanlarsa işsiz kalmayı göze alarak başka iş arıyor. Her durumda en mutlu patronlar oluyor.

Tüm bu insanlık dışı durum ve fazlası birileri daha fazla zenginleşsin diye var. Market işçisi market patronunu, çağrı merkezi çalışanı ofiste hiç yan yana gelmediği patronu, inşaat işçisi müteahhiti zengin ediyor. Alınmayan önlemler, ücreti ödenmeden çalışılan her dakika, iş baskısı ve daha fazlasının tek amacı bunların zenginliğidir. 

Soma’da ve daha nice katliamda siyasi iktidar, muhalefet, patronlar el birliği ile bu suçun üstünü kararttılar. İş cinayetlerinden sonra çalışma koşulları düzeltilmedi, iyileşme sağlanmadı. Her yaşanan iş cinayeti sonrasında çalışma koşulları daha kötüye gitti. 

O halde tüm bunların bir anlamı olması lazım.

Üçüncü sayfa haberi olmaya, patronların işçileri buraya düşürmesine izin mi verilecek?

Elbette hayır.

Bazen bir inşaatta düşme riskiyle uzun saatler bitkin bir şekilde, bazen de bir çağrı merkezinde evde veya ofiste kulağında kulaklık en kısa sürede en çok çağrıyı yanıtlama baskısıyla çalışıyorsun. Veya bir sokak arasında zincir markette sabah kapıyı açıp akşam kapatana kadar çalışıyorsun.

Amasra’da 42 madenci, Diyarbakır’da önlem alınmadığı için yüksekten düşerek ölen inşaat işçileri, yağmurlu havalarda çalışmak zorunda kalan kuryeler, devrilen traktörün kasasında ölen mevsimlik tarım işçileri neden ölüyor? 

Ankara’daki motokurye neden öldürüldü?

Bu soruların yanıtında patronların kâr hırsı olduğunu sorgulamalıyız.  

Sorgulayalım ki öfkemiz hiç sönmesin, aksine hep bilensin.