'İLBANK, kamu kaynakları üzerinde önemli yetkiler kullanıyor. Dikkate değer parasal gücü var. Adının öne çıkarılmayışına aldanmayalım. Gözümüz üzerinde olmalı.'

İller Bankası'nı anımsamanın zamanıdır

Afet günlerindeyiz. Riskleri azaltma, yaraları sarma gibi alanlardaki doğrudan görev ve sorumluluğu öne çıkmıyorsa da İller Bankası’nı kısaca anımsamakta yarar var. Ne de olsa kentlerin altyapısı- üstyapısını kurmak onun görevi. Üstelik faaliyet raporlarında görevleri sıralanırken afet riskleri yönetiminden de söz ediliyor. 2022 yılı faaliyet raporunda şunlar yazıyor; “Vatandaşlarımızın temel ihtiyacı olan suya ve diğer hizmetlere en kısa sürede kavuşmaları için teknik destek sağladık. Ayrıca afet riskleri yönetimi ve dirençli şehirler projeleri, enerji tasarrufu (…) gibi geleceğin şehirleri projelerini hayata geçirmeye devam ediyoruz.”

Banka, 90 yıl önce, Belediyeler Bankası adıyla kurulmuştu. Adının banka olmasına bakmayın; işi bankacılık değildi. Geniş bir uzman kadrosuyla belediyelerin altyapı, üst yapı, çevre ve şehircilik projelerine teknik, mali destek ve danışmanlık hizmeti veriyordu. Görev alanı, 1945 yılında, il özel idareleri ile köyleri de kapsayacak bir anlayışla genişletilmiş, adı da İller Bankası olarak değiştirilmişti.

Yasası 2011 yılında yenilendi. Bu kez, piyasa ve bankacılık kurallarına göre çalışan gerçek bir bankaya dönüştürüldü. Yasadan aldığı yetkiyle, Avrupa Yatırım Bankası ve Japonya İşbirliği Ajansı gibi finans piyasalarıyla protokoller-kredi anlaşmaları imzalıyor. Belediyelere borç buluyor.

Uluslararası finans kuruluşları, özellikle Dünya Bankası, yerel yönetimlerin kamu kaynaklarından beslenmesini doğru bulmuyor. Sermaye çevreleri, kâr ile ilişkilendirilmemiş hizmetin sürdürülemeyeceğine inanıyor. AKP döneminde belediyeler, verdikleri hizmeti ticaretin gereklerine göre yürüten; yurtiçi/yurtdışı kaynaklardan özgürce borçlanan; ödeyemediği durumlarda icra yoluyla ödetilen bir örgüte dönüştürüldü. İktidarlara bu süreçte Belediyelere Merkezi Bütçeden ödenen paylardan kesinti yapmak ve alacaklılarına ödenmesini sağlamak düşüyor.

İLBANK’ın kurulmasıyla, Anadolu’da gözü olan iç ve dış tekellere bir hizmet aracı daha sunulmuş oldu. Yasaya, beş ay sonra Ağustos 2011 tarihinde 648 KHK ile bir ek yapılarak ve kâr amaçlı bina projeleri üretmelerine; müteahhitlerle anlaşarak belediye taşınmazları üzerine gelir paylaşım esasına göre konut, AVM gibi yapılar yaptırmalarına olanak tanındı.

İLBANK Genel Müdürleri, bankanın ve belediyelerin mülkiyetindeki “atıl durumda olan” taşınmazları değerlendirmek istediklerini söylüyorlar. 2011 yılından bu yana amaçlarının çoğunu gerçekleştirdiler. 2013 yılında MESA’ya Ankara-Çankaya’da, Başkentlilere tek çatı altında kapalı yüzme havuzlu, fitnes salonu, kapalı otopark olan çağdaş yaşam alanları sunmak üzere 11 dönüm arsa satıldı. İstanbul Esenler, Maltepe ve Tuzla’da satış hazırlıkları sürdürülüyordu. Bankanın o tarihteki genel müdürü Elazığ’da hazırlıklarının olduğunu; uygulamanın küçük kentlere doğru yaygınlaştırılacağını söylemişti.

Ülkeyi yöneten AKP’li kadroların İLBANK aracılığıyla yurtdışına açılmayı planladıkları anlaşılıyor: Ortadoğu, Afrika, Kafkaslar ve Balkan ülkelerinden çok fazla istek geliyormuş.

İller Bankası, iktidara yakın belediyelerin kayrılmasında araç olarak kullandırılmakla suçlandırılırdı. AKP döneminde kayırmacılık, doruğuna ulaştı. İLBANK Yasasının 2011 yılında Meclis Genel Kurulundaki görüşmelerinde 2010 yılında desteklenen 53 Belediyenin 49’unun AKP’li olduğu söylendi.

Bankanın Aktifleri 2023 yılında 93 milyar liraya ulaşıyor. Faaliyet raporlarında banka özkaynaklarından 2022 yılında toplam 15 milyar lira kullandırıldığı; İç ve dış kaynaklı krediler, hibeler, yatırım ve finansman ödenekleri, kaynak geliştirme kalemlerinden de toplam 28 milyar lira kullandırılmasının hedeflendiği belirtiliyor.

İLBANK, kamu kaynakları üzerinde önemli yetkiler kullanıyor. Dikkate değer parasal gücü var. Adının öne çıkarılmayışına aldanmayalım. Gözümüz üzerinde olmalı.