Uzaya açılma gerçekten insanlığa heyecan verici bir ufuk sunuyor. Sermayenin varlığı, bir emperyalist rekabet için delice silahlanmaları, hatta uzayı bile silahlandırmaları aksine bu ufku boğuyor.

Günümüzde ilerici olan ne? Suudi Arabistan’ın kadın astronot göndermesi mi?

Türkiye’deki seçim gündemlerinden Suudi Arabistan’ın uzaya bir kadın bilim insanı gönderdiği dikkatlerden kaçtı.

21 Mayıs’ta Florida’daki Kennedy Uzay Üssü’nden fırlatılan roket Uluslararası Uzay İstasyonu’na Suudi Arabistan’dan iki kişiyi taşıyordu: Biri Suudi Arabistan’ın ilk kadın uzay insanı olan Rayyane Bervani meme kanseri üzerine uzmanlaşmış bir moleküler biyolog, Ali al-Qarni ise bir askeri pilot.

Suudi Arabistan’ın ilk, insanlığın ise uzaya gönderdiği 600. kişi olan Suudi Arabistanlı bilim insanı Rayyane Bervani.

Bir hafta kadar Uzay İstasyonu’nda kalacak olan ekip 14 deney gerçekleştirecek ve 12 bin Suudi öğrenci ile uzaktan eğitim yapacak.

Değerli bilim emekçilerini buradan selamlıyor, başarılı bir dönüş diliyoruz.

Ancak insanlığı ilerletenin ne olduğunu tartışmalıyız bu aşamada.

Önce uçuşa yakından bakalım. Geçen yüzyılda devlet eliyle yapılan uzay araştırmaları ABD’de büyük ölçüde özelleştirildi. Bu uçuşta da kullanılan roket Elon Musk’a ait Space X Roketi.

Suudilerin yanı sıra iki kişi daha var ekipte. Biri eski NASA astronotu, belli ki uçuşla ilgili teknik işler onda, devletten özel hava yoluna geçen pilot gibi.

Diğeri ise bu uçuş için ödeme yapan bir patron.

Uzay uçuşlarının özeleştirilmesi ile birlikte uzaya gitmek için gerekli kriterlerden biri çaplı bir emek sömürüsünden birikmiş büyük hacimli bir paraya sahip olmanız haline geldi.

Jeff Bezos’u biliyorsunuz, orada çalışan emekçiler için bir cehenneme dönüşen Amazon’un sahibi. Kendisine ait bir uzay şirketi var, Blue Origin. 2021’de bu şirkete ait roket ile kendisi de dâhil olmak üzere dört kişi uzaya gidip hemen döndüler!

Hatta daha önce yazmıştık, Amazon’da sendika fiili olarak yasaklanmışken, bu işi başaran işçi önderi, “Bezos uzayla meşgulken biz fırsattan yararlanıp sendikalaştık” demişti.

Bu koşullarda insanlık için ilerici olan nedir diye sormalıyız. Bir ilerleme insanlığa ufuk açmalı, yepyeni hedefler koymalı ve ileriye doğru sıçratmalıdır.

Geçen yüzyılda Sovyet uzay araştırmaları öncülüğü ve tüm emekçi halkların yararını gözetmesi ile bu kriteri fazlasıyla karşılıyordu. Evrenin sonsuzluğunda ayağa kalktığımız minicik bir nokta olan gezegenimizden dışarıya çıkıp uzaya açılmanın heyecanını aşılıyordu.

Gagarin’in ilk insanlı uçuşu gerçekleştirdiğinde yıl 1961’di. Hemen iki sene sonra bir sanayi işçisi olan ve gönüllü olarak paraşüt eğitimi alan Valentina Tereşkova uzaya çıktı. Bundan 60 yıl önce Tereşkova’nın uçuşu eşitlik ve özgürlüğün bayrağını taşımıştı uzaya. Bütün emekçiler ve emekçi kadınlar için. Onların öncülüğünde uzayın keşfi ve doğal kısıtların aşılacağı bir ufuk gözükmüştü.

16 Haziran 1963’te uzaya çıkan ilk kadın emekçi Valentina Tereşkova uçuştan sonraki günlerde bütün sadeliği ile belgelenmiş.

Komünist bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Sevetlana Savitskaya ise 1982’de uzaya çıkan ikinci kadın, iki sene sonra iki kez uzaya çıkan ilk kadın ve bu seferde uzay yürüyüşü yapan ilk kadın kozmonot olmuştu.

Svetlana 25 Temmuz 1984’de Salyut 7 Uzay İstasyonu dışında 3 saat 35 dakika boyunca onarım yapıyor.

Bugün patronların, tekellerin, sömürücülerin, elçilikte muhalifleri doğrayan yöneticilerin elinde uzay araştırmalarının ilericiliğin bir parçası olduğunu düşünemiyoruz. 

Uzaya açılma gerçekten insanlığa heyecan verici bir ufuk sunuyor. Sermayenin varlığı, ufuksuzluğu, bir emperyalist rekabet için delice silahlanmaları, hatta uzayı bile silahlandırmaları aksine bu ufku boğuyor.

Suudi Arabistan’ın eski feodal yeni burjuva egemen sınıfının kadınlara bir alan açması önemsiz değil. Kadın emek gücünü sömürmeyen bir kapitalist dönüşüm olamaz, Suudi Arabistan’da da kadın emek gücü kullanımının hızla yükseldiği söyleniyor. Ancak Suudi emekçiler kadınlı erkekli eşitlik için örgütlenmediği sürece insanlık adına ne kadar bir ilerleme olacak tartışılır.

Türkiye’ye de bu gözle bakalım, AKP emekçi halkın sınıf bilincini öteleyen milliyetçiliği okşamaya çalışıyor.

TOGG’la mı?

Otomobil yapımı hem çok geç insanlık için, hem petrole dayalı bir tüketim ekonomisinin geleceğimizin canını okuyan sermaye izlerini taşıyor.

TCG Anadolu askeri gemisi mi?

Emperyalist paylaşım savaşı bir felaket Türkiye emekçi halkı için.

Günümüzde insanlık için ilerici bir atılım sermaye sınıfından ülkeleri ve dünyayı kurtarmakla ilişkilidir.

Bu başarıldığında insanlığın önünde yepyeni bir dönem başlayacak.