Onlar sayesinde Gazi Mustafa Kemal Paşa yazımın başlığında da yer alan “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” sözünü diyebilmiştir.
Bugün 3 Eylül 2024. Bundan 102 yıl önce 30 Ağustos Zaferini kazanan Mustafa Kemal Paşa ve Büyük Millet Meclisi Ordusu henüz kadim kent İzmir’e ulaşamamıştı. Büyük Zafere, 3 Eylül 1922’de Başkomutanlık Meydan Muharebesi adı verilmişti.
Yaklaşık üç buçuk yıl süren, olağan üstü güç koşullarda hazırlanılan ve yoksulların zaferi ile sonuçlanan Milli Mücadele’nin deniz cephesi nedense geri planda kalmış gibi gelir bana. Oysa; “Kurtuluş Savaşı’nın demiri, yani cephanesi ve silahlarının pek çoğu 233 deniz subayı ve Karadenizli yüzlerce gemicinin donattığı yaşlı ve zayıf teknelerle sağlandı. Beş ton üzeri sadece 28 gemiye sahiptiler. Toplam taşıma kapasitelerinin takriben 7 bin 800 ton olmasına karşılık Rusya’nın Batum, Tuapse ve Novorosysky limanları üzerinden, İnebolu, Trabzon ve Samsun limanlarına 36 ayda toplam 300 bin ton harp malzemesi taşıdılar. General Karabekir’in 15. Kolordusu’nun Doğu’daki zaferi sonrası mevcut savaş malzemeleri de Batı cephelerine taşınmak üzere Doğu Karadeniz limanlarından deniz yolu ile İnebolu’ya getirildi. Gazal’da, Rusumat-4’te ve daha pek çok Türk denizcisinin bulunduğu, irili ufaklı onlarca teknede sadece Kurtuluş Savaşı’nın demiri değil, aynı zamanda bağımsızlık, hürriyet ve ulusal onur ateşi de taşındı”.1
Onlar sayesinde Gazi Mustafa Kemal Paşa yazımın başlığında da yer alan “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” sözünü diyebilmiştir.
Bu girişi takiben meraklı okuyucular için Milli Mücadele’nin deniz cephesini çarpıcı bir biçimde anlatan bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Yurtsever, bağımsızlık savaşçısı ve başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair umudunu hiç kaybetmeyen Kemal Anadol’un son eseri. Tam başlığı: Kulağım Karadeniz’de: Kuvayı Milliye Donanmasının Romanı.
Kitap, bir romanda hiç rastlanılmayan zengin kaynakçası, orijinal belgeleri ve notları ile 360 sayfalık bir belgesel aslında. Müthiş bir dizi projesi olabilir / olmalı da bence.
Ateşle barutun dans ettiği yıllar olan 1919 – 1923 dönemini konu ediyor eser. Yoksulların zaferi ile sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’mızın daha çok deniz cephesini; bahriyeli – denizci kahramanların anlatıldığı bu kitap 61 alt başlıktan oluşmakta.
Dünya kapitalizminin patronaj kavgaları sürerken kapitalizme ve emperyalizme isyan eden iki yoksul köylü ülkesi, iki komşu var. Mustafa Kemal’in Türkiye’si ile Lenin’in Sovyetler Birliği. Bu ikilinin arasındaki kritik dayanışmanın ana payandalarının ayrıntılarını belgeler eşliğinde ve bir diplomasi tarihi sürükleyiciliği içinde okurken ne kadar zenginleştiğinizi de fark ediyorsunuz.
Akıcı bir üslupla kaleme alınan kitaptan bazı alt başlıkları not etmek yerinde olacaktır.
(…)
Abdurrahman Mesudi Yoldaş
Ankara’da Sovyet Rusya Büyükelçiliği
Türkiye Komünist Fırkası Kuruluş Kongresi
Anadolu’nun Karadeniz Kapısı: İnebolu
Başkaldırının Simgesi: Ankara!
Alemdar
Karadeniz’de Cinayet!
Rüsumat 4
Teğmen Celal ve Bolşevik Ahmet
Çiçerin ve Enver Paşa
Tekâlif-i Milliye
Ve Sakarya Savaşı
Kars Antlaşması
Türkiye’nin Sovyet Rusya’ya Notası
Muavenet-i Bahriye Grubu
Aralov ve Ebilov Cephede
Büyük Taarruz
Suyun Öte Yanı
Mudanya Mütarekesi
Veda
(…)
Esas olarak Kuvayı Milliye denizcilerinin müthiş mücadelelerini okurken yazarın, denizcilik terminolojisine ve yöre coğrafyasına hâkimiyetine de adeta şapka çıkartıyorsunuz. Bence Fakültelerdeki içeriksiz Devrim Tarihi derslerinde, liselerdeki iğdiş edilmiş tarih derslerinde mutlaka ama mutlaka okutulmalı.
Beş dönem milletvekilliği yapan Kemal Anadol’un bu yapıtını Amiral Cem Gürdeniz bakın nasıl değerlendiriyor:
“Çılgın Türk denizciler sadece Kurtuluş Savaşı malzemesini değil, aynı zamanda bağımsızlık ve özgürlük ateşini taşıdılar. Onlar sayesinde Gazi Mustafa Kemal ‘Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’daydı’ diyebildi. Kemal Anadol, 1919 – 1923 arasında Karadeniz’de yaşanan olayları akıcı bir roman kurgusuyla okuyucuya aktarıyor. Mustafa Kemal’den Frunze’ye, Lenin’den Stalin’e, Cebesoy’da Mustafa Suphi’ye, Enver Paşa’dan Çiçerin’e sizi aynı toplantı odasında ya da mektuplarla belgelerle buluşturuyor. Bugüne kadar bilinmeyen pek çok tarihi gerçeği okuyucuya heyecanla aktarıyor.
Sayfalar arasında başarı, zafer ve mutluluk kadar; acı, hüzün ve yokluk duyguları da dolaşıyor.
Kitabı kapatırken Atatürk’ün ünlü sözünü hatırlıyorsunuz: ‘Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim’”
Tarih, coğrafya ve jeopolitik bilgisi nerede ise yok denecek kadar az olan günümüz maceraperestlerin Türkiye’yi sürüklediği çıkmazlardan kafayı kaldırıp bir soluk alabilmek ve bu maceraperestlere karşı 1789’un Aydınlanması, 1917’nin emek kardeşliği ve 1923’ün tam bağımsızlığından bir Cumhuriyetçi Hat İnşası için Kulağım Karadeniz’de: Kuvayı Milliye Donanmasının Romanı’nı da mutlaka ama mutlaka okumalı, okutulmalı…
Yazar: Kemal Anadol
Kitap Adı: Kulağım Karadeniz’de: Kuvayı Milliye Donanmasının Romanı.
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınları
Baskı Yılı: Mayıs 2019. 3. Baskı. İstanbul.
- 1. Cem Gürdeniz (2017) “Gözüm Sakarya’da Kulağım İnebolu’da”. https://www.yachtturkiye.com/yazarlar/cem-gurdeniz/gozum-sakaryada-kula…