Bu ülke, en gelişkin gelir kaynaklarından biri olan turizm sektörü emekçilerine hem hak ettikleri ücreti, hem de saygıyı borçludur.

Geleceği çalınanlar II: Turizm emekçileri

Bu hafta da ülkenin geleceği çalınan gençlerini aktarmaya devam edeceğim. Bu kez sırada, iki zorlu pandemi yılının ardından yeniden tam gazla sezona hazırlanan turizm sektörünün genç emekçileri var.

Turizm sektörü çok geniş bir alan, ele alacağımız emekçileri daha görünür kılmak için onu da sınırlamakta fayda var. Gelin, işkolları tanımlamasına bağlı kalıp “konaklama ve eğlence” işçilerine bakalım. 18 nolu bu işkolunda Ocak 2022 verilerine göre 959 bin 445 kişi çalışıyor. İşkolunda sendikalaşma oranı yüzde dört civarında yani 40 bini anca bulur. Konaklama ve eğlence, bir süredir hizmetler sektöründe ve aslında tüm sektörler içerisinde örgütlenme oranı en düşük olan işkolu oluyor.

Oysa bu alan, güvencesizlik, ağır çalışma koşulları, taciz, mobbing gibi zorbalıklara açık olması gibi nedenlerle en fazla örgütlülüğe ve dayanışmaya gerek duyacak sektörlerden biri.

Konaklama ve eğlence sektöründe örgütsüzlüğün birden fazla nedeni var ve aslında bu nedenler Türkiye emekçilerinin tüm sektörlerde ama özellikle hizmetlerde karşı karşıya olduğu sendikasızlaştırma ve ayrıştırıp bölme saldırılarından çok da farklı değil: Esnekleşen çalışma biçimleri ile ne mekansal ne de zaman olarak bir araya gelme olanakları olmadığından bırakın örgütlenmeyi tanışma fırsatı bulamayan işçiler; çeşitlenerek patronlara işçilerle teke tek başa çıkma olanağı sağlayan farklı istihdam statüleri; alt işveren, taşeron, özel istihdam aracıları, emek simsarları gibi patronları kademelendiren düzenlemeler; sendikal örgütlenmenin ve toplu mücadelenin önünü kesmek için ellerinden geleni artlarına koymayan patronlar, temsilcileri ve yetkililer; ve tabi tüm bunlara zemin sağlayan çalışma rejiminin kendisi… Bunlara bir de turizmin tüm bir sektör olarak düzensiz, dalgalanan ve mevsimsel olarak değişken özelliklerini de eklemek gerekiyor.

Konaklama ve eğlence işkolunun işçiler açısından örgütlenme olanaksızlıklarını bir tarafa ayırırsak diğer yana da başka ek kırılganlıkları koymak gerekir. 

Otel, restoran, bar, pub ve bunlar gibi eğlence mekanları turizmin mevsimsel dalgalanmalarından kaynaklanan biçimde düzensiz ve dolayısıyla güvencesiz niteliğe sahip işler anlamına gelir. Daha doğrusu bu işkolunun patronları turizm sektörünün mevsimselliğini bahane ederek, güvencesiz ve geçici sözleşmelerle işçi çalıştırmanın binbir yolunu bulmada ustalaşmışlardır.

Geçtiğimiz iki yılda sözü edilen bu mevsimsel kırılganlığın üzerine bir de pandemi krizinin bindiğini gördük, yaşadık. Geçtiğimiz yılın başında Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC), pandemide dünya çapında 272 milyon çalışanın bulunduğu sektörde 62 milyondan fazla turizm çalışanının işini kaybettiğini açıkladı. Bu yüzde 18,5’luk iş kaybı anlamına geliyor. Korkunç.

Türkiye için buna karşılık gelecek biçimde pandemiyle birlikte işini kaybedenlerin başında kapanan eğlence merkezlerinin, iş yapamayan otellerin emekçilerinin geldiğini biliyoruz. Bu işletmelerde çalışan nitelikli işçiler geçimlerini sağlayabilmek için başka mesleklere yöneldi, ya da işsiz kaldı. Bianet sitesinde 2021 Haziran'da yayınlanan bir haberde Turizmdatabank verilerine göre 2020 Ağustos ayında turizm sektöründe çalışanların sayısının yüzde 9.5 düştüğü ve özellikle konaklama sektöründeki istihdam kaybının yüzde 23.7 olduğu aktarılmıştı1.

2019 yılının sonundan itibaren hesap edersek neredeyse 2,5 yıl işsiz kalan nitelikli, eğitimli, meslek sahibi genç insanlardan söz ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında, Kovid19 aşılarının uygulanmaya başlamasından sonra yarım yamalak açılan turizm sektöründe olanları da hatırlayalım.

Önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Mayıs 2021 başında alman Dışişleri Bakanı ile buluşmasında:  “Güvenli turizm programımıza ilave tedbirler getirdik. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımız iş birliği içinde çalışıyorlar. Aşılama konusunda özellikle turizm bölgelerine ağırlık verdiğimiz gibi tüm turizm çalışanlarını, otellerde, restoranlarda, şoförler, havaalanlarında çalışanlar, aynı şekilde tur rehberleri dahil turistin görebileceği herkesi Mayıs sonuna kadar aşılayacağız ki bu anlamda da tedbirlerimizi alalım.” diye açıklamada bulundu.

Turizm emekçilerinden bu üslupla bahsediliyor oluşu yeterince ağır değilmiş gibi üzerine bir de, Kültür ve Turizm Bakanlığı yurtdışından gelecek turistlere, gelin burası güvenli demek için üzerinde İngilizce “Enjoy, I’am vaccinated” yazan maskeler takan turizm emekçilerinin olduğu bir video yayınladı. Bakanlık ve onun suyundan gidenler bu İngilizce ifadeyi “Siz eğlenin ben aşı oldum” diye Türkçeleştirseler de daha doğru çeviri, “Keyfini çıkar, aşılıyım”dır.

O dönem hepimize çok ağır gelmişti, şimdi yeniden yazarken bir kez daha tüylerim ürperiyor…

Videonun yayınlanmasının hemen ardından Patronların Ensesindeyiz (PE) Dayanışma Ağından turizm emekçileri Bakan Mehmet Nuri Ersoy ve bakanlık yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. “Turizm işçisi kimsenin kölesi, pazarlama objesi değil” diyen turizm emekçileri, “...emeği ve emekçiyi değersizleştirmenin bu kadar meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde…” turizm emekçilerini örgütlenmeye çağırmıştı.2

Nitekim tepkiler yerini buldu ve söz konusu video yayından kalktı. Ancak turizm emekçilerine yöneltilen tavır ve algının bugün de değiştiğini söylemek güç. Turizm patronlarının heyecandan ürpererek beklediği 2022 sezonunda da turizm emekçilerini parlak günler beklemiyor.

Üstelik bunu sadece biz de söylemiyoruz, turizm patronları da itiraf ediyor. 2022 yılı başında Antalya’da düzenlenen bir fuarda “Sektörün sorunları” başlıklı panelde patron temsilcileri, turizm emekçilerinin hak ettikleri ücretleri alamadıklarını, meslekte deneyimli ve nitelikli çalışanların başka sektörlerde asgari ücrete çalıştıklarını birbirlerine anlatmışlar.3

Herkes, hepimiz şunu bilmeliyiz: Konaklama ve eğlence işkolu çalışanlarının emeklerinin değeri özeldir. Konuk ağırlamayı, insanların uygar ve nitelikli boş ve hoş zaman geçirmeleri, dinlenmeleri için mesleki bilgi birikim ve deneyimlerini ortaya koyan her bir turizm emekçisi özeldir. Oda servisinden, mutfağına, bahçesinden çamaşırhanesine, barından resepsiyonuna, o genç insanların hepsi özeldir. 

Bu ülke, en gelişkin gelir kaynaklarından biri olan turizm sektörü emekçilerine hem hak ettikleri ücreti, hem de saygıyı borçludur.