Yaklaşık 4 milyar lira harcamadan söz ediyoruz. Düzgün kullanılsaydı; salgında eğitim daha başarılı yönetilebilirdi.

FATİH Projesine harcanan paralar boşa mı gitti?

Salgında foyası ortaya çıkan Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesinin tutarı, (2021 yılı Yatırım Programının 131’nci sayfasından aktarıyorum) 2020 yılı fiyatlarıyla 8 milyar lira; 3 milyar 840 milyon lirası harcanmış; 2021 yılında 1 milyar lira harcanması öngörülüyor.

MEB (İlköğretim ve Genel Ortaöğretim) stokundaki projelerin toplam tutarı 34 milyar lira; demek ki dörtte birinden çoğunu FATİH Projesi kapatmış.

Şimdi de harcamalarına bakalım: stoktaki yatırım projelerine 2020 yılsonu itibariyle 10 milyar 500 milyon lira ödenmiş; 3 milyar 840 milyon liraya oranlarsak, üçte birinden çoğunun FATİH projesine gittiğini görürüz.

2021 yılında insaflı davranmışlar: 7 milyar 100 milyon liranın 1 milyar lirasını ayırmışlar. Projeye ayrıca Evrensel Hizmet Fonundan da kaynak aktarılması gerekiyor ama aktarılmışsa bile tutarını bilen yok.

Yaklaşık 4 milyar lira harcamadan söz ediyoruz. Düzgün kullanılsaydı; salgında eğitim daha başarılı yönetilebilirdi. Ama kullanılmadı: eğitimde uzman kuruluşlar, Projenin eğitime değil bilgisayar üreticileri ile internet sağlayıcılarını kazandırmaya odaklandığı gerçeğini yıllarca vurguladı. Yönetenler cenahında dinleyen çıkmadı. Salgın olmasaydı yaldızları dökülmeyecek, daha yıllarca başarı öyküleri dinleyecektik. Şansımız varmış diyelim!..

FATİH Projesine harcanan para az değil. MEB’in “İlköğretim ve Genel Ortaöğretim” adı altında kodlanan projelerinde sayıları 70 bine ulaşan ilköğretim ve ortaöğretim okulunun bakım- onarımı ile yeni okullar, yeni pansiyonlar, spor salonları yapılması gibi projelere yer veriliyor. FATİH projesini bunların içinde bir tek ilköğretim okulları yapılması projeleri aşıyor. Aslında aşıyor olmasının pek bir yararı yok; gereken tutarlarda ödenek ayırmıyorlar. İlköğretim okullarının proje stoku 19 milyar 182 milyar lira. 2020 yılsonuna değin 5 milyar 612 milyon lirası harcanmış. 2021 yılında 3 milyar lira harcama öngörülüyor; FATİH Projesine ayrılan tutarın 2 milyar lira üzerindeki para ile ilköğretim okulu yapım/bakım onarım gibi işlerin üstesinden gelinemeyeceği çok açık.

Yatırım Programları, kaynakların dağıtılmasındaki tercihleri gösteren belgelerden biridir. FATİH için harcanan paraları aklımızda tutalım ve aşağıdaki projelerle karşılaştıralım:

Hayvancılık sektöründe, Tarım ve Orman Bakanlığı 886 milyon; Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü 176 milyon lira tutarında olmak üzere 1 milyar 64 milyon lira tutarında proje geliştirmiş. Sektörün 2020 yılı sonu itibariyle kümülatif harcaması 370 milyon lira. DAP/GAP/DOKAP da 55 milyon lira tutarında 4 proje geliştirmiş ama hiç para harcanmamış. 2021 yılında onlara da ödenek ayrılması öngörülüyor. Hepsini toplarsak 2021 yılına 367 milyon lira harcanacağı ortaya çıkıyor.

Orman Genel Müdürlüğünün 4 milyar 800 milyon lira proje stoku var ama 3 milyar lirası ile 26 helikopter alınacak. 2020 yılsonuna değin 1 milyar 273 milyon lira harcanmış; 2021 yılı için 1 milyar 22 milyon lira ayrılmış. Erozyonla ve yangınla mücadele; ormanların geliştirilmesi; ormancılık altyapısının araştırılması ve kapasitesinin artırılması gibi önemli projelere ayrılan tutarlar ise çerez sayılır; çoğunun tutarı 50-100 milyon lirayı aşmıyor.

Satılmaya hazırlanan kamu işletmeleri söz konusu olduğunda harcama tutarları deyim yerindeyse patlama yapıyor. Bu sektörde harcama histerisi yaşandığını söylemek bile yetmez. Satın alanlar daha çok kazanabilsin diye kamu kaynaklarını boca ediyorlar. Demiryolu ulaştırması için 143 milyar 763 milyon lirası dış kredi olmak üzere 270 milyar 265 milyon lira tutarında projeler yürütülüyor. Bunun 147 milyar 188 milyon lirası TCDD; 6 milyar 545 lirası ise TCDD Taşımacılık A.Ş. projelerine gidiyor. 2020 yıl sonuna değin kümülatif harcama tutarı 86 milyar 385 milyon lira. 2021 yılı için 17 milyar 188 milyon ayrılmış.

Rakamları okumak sıkıcı, üstelik çoğu akılda da kalmıyor. Ama kaynak dağılımından söz ediyorsanız çaresiz sayılarla boğuşuyorsunuz. DSİ Projeleriyle ilgili sayılarla yazıyı bitireyim. DSİ son yıllarda, çiftçinin kullandığı suyun ticarileştirilmesine odaklandı. Çiftçiye parayla satılması için çok yatırım yapılıyor ve bedelini bütçe aracılığıyla bizlere ödetiyorlar. 

DSİ aracılığıyla 185 milyar 681 milyon lirası sulama; 11 milyar 402 milyon lirası bitkisel üretim olmak üzere toplamı 197 milyar 883 milyon lira tutarında projeler yürütülüyor. 2020 yılsonu itibariyle 82 milyar 772 milyon lira harcanmış; 2021 yılında 9 milyar 200 milyon harcanması öngörülüyor.

Sermayenin, küçük ölçeklerle yapılan tarımsal üretimle ve çiftçilerle işi yok.  AKP, sermayenin bu isteğini yerine getirmek amacıyla büyük ölçekli kapitalist çiftliklerin ortamını hazırlıyor. Kendi çıkardığı tarımsal desteğin Milli Gelirin %1’in altında olamayacağının öngörüldüğü yasaya bu nedenle uymuyor.