Bir şeylere bağımlı olunmasının arkasında başka nedenler bulunsa da, eğitim sisteminin kişiyi özgürleştirici bir nitelikte olup olmamasının önemini ve etkisini yadsımamak gerekiyor.

Eğitim olmazsa asla! (II)

İkinci kez “eğitim olmazsa asla” derken, olası bir yanlış anlamayı önlemek gerekiyor. “Eğitim olmazsa asla” söylemi, insana, topluma ve doğaya öncelik veren eğitim sistemlerinin, sürece katılan herkesin bilişşel ve duyuşsal gelişini sağlamada en etkin araç olmasından kaynaklanıyor. Eğitim süreçlerinden geçmemiş kişilerin bilişsel ve duyuşsal gelişim göstermeyecekleri anlamına gelmiyor. Yaşamımızda pek çok kez tanık olduğumuz gibi, her yerde eğitim süreçlerinden geçmemiş olsa da, çoğumuzu cebinden çıkaracak düzeyde bilişsel ve duyuşsal gelişim göstermiş insanlar da bulunuyor.

Son günlerde koronavirüs önlemiyle ilişkili olarak, parklar yasaklanmışken, AVM’ler ve berberler açılıyor! Dünyayı sömüren ve ortalama gelir düzeyi bizimkinden kat be kat yüksek olan ABD’ye yardım olarak gönderilen maskeler, bizim işsiz, yoksul ve dar gelirli insanımıza parayla satılıyor!

Böylesine kararlar alınması insanı üzüyor ve şaşırtıyor. Ancak bu tür kararlara, bu kararları uygulayacak yetkililerden hiç itiraz gelmemesi insanı daha da üzüp şaşırtıyor.

Söz konusu olan yetkililer, genelde devlet için çalışan kişiler-bürokratlar oluyor. Karar alıcılar bir ya da birkaç kişi olabilirken bunları uygulayacak olanların sayıları çok daha fazla oluyor. Bu bürokratlar genelde karar alıcılara göre, fiilen daha çok uygulamanın içinde olduklarından ve uzunca bir süre uzmanı oldukları konu üzerinde çalıştıklarından o konuyla ilişkili bilgi ve deneyim düzeyleri, doğal olarak başkanlarından daha ileri düzeylerde oluyor. Bu nedenle bürokratlardan bu bilgi ve deneyimlerini insan, toplum ve doğa yararına kullanmaları bekleniyor.

Ancak son yıllarda akıl-almaz kararlara hiç itiraz etmeyen bürokrat sayısını giderek arttığı görülüyor. Bu sayısal artışın bir nedeni, kişilerin uzmanı olmadıkları alanlarda bürokratik göreve getirilmesi oluyor. Sözgelimi bir sporcunun/ tarihçinin/ ilahiyatçının… ekonomi alanında bürokratik göreve getirilmesi, o kişilerin söylenenleri, irdelemeden, başka çözüm yolu olup olmadığını düşünmeden itirazsız yerine getirmelerini sağlıyor. Uzmanı olmadığı alanda bürokratik görevi kabullenen kişi de, bir bakıma “Ben her istediğinizi sorgusuz sualsiz yaparım” demiş oluyor. İnsan, toplum ve doğa yararına davranmayan bürokratların sayısındaki artışın bir başka nedeni de, eğitim sistemiyle ilişkili olabiliyor. Çünkü eğitim sisteminin, kişinin bilişsel ve duyuşsal gelişimini sağlarken, kişiyi özgürleştirmesi de bekleniyor.    

Özgürleşen kişinin bir şeylere bağımlı olması olasılığı azalırken, edilgenlikten kurtulup etkenliğini artırması ve bencillikten uzaklaşıp başkalarını da düşünmeye başlaması olasılığı artıyor. Özgürleşen kişinin emeğiyle kazanmaya, sağlıklı, güven ve barış içinde yaşamaya özen göstermesi olasılığı da, başkalarına saygı duyma ve kendisi için istediklerinin başkalarının da hakkı olduğunu benimseme olasılığı da artıyor.

Oysa bizim eğitim sisteminden geçenlerin tutum ve davranışlarına bakıldığında, bir bölümünün yeterince özgürleşip olgunlaşamadığı görülüyor. Bu durumun en belirgin örneğini, tarikat mensupları oluşturuyor. Fetö olayında kimi hakimlerin, savcıların, generallerin, polislerin, … içine düştükleri durum, büyük bir olasılıkla onların özgürleşemeyip bağımlılıktan kurtulamamış olmalarından kaynaklanıyor. Ne yazık ki özgürleşememe, tarikat üyeliğiyle de sınırlı kalmıyor.

Tarikat mensubu olmasa da, demokratik süreçlerin en geçerli yerler olması gereken siyasal partiler başta olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin bazılarında da bu bağımlılık örnekleri görülebiliyor. Demokratik süreçler sonunda seçilen kişiye bağımlı hatta tabi olunması, seçilen kişiye kutsal nitelikler atfedilmesi, seçilen kişinin söylem ve eylemlerinin, irdelenmemesi, sorgulanmaması ve eleştirilmemesi, bir bakıma kişilerin özgürleşme düzeyiyle ilişkili oluyor.

Kimileri de, A partisi iktidara gelince A’ya ve B partisi iktidara gelince de B’ye bağımlı hareket ediyor.

Bir şeylere bağımlı olunmasının arkasında başka nedenler bulunsa da, eğitim sisteminin kişiyi özgürleştirici bir nitelikte olup olmamasının önemini ve etkisini yadsımamak gerekiyor.

Kişiyi özgürleştirici eğitim, ancak insanı, toplumu ve doğayı önceleyen anlayışlarla mümkün olabiliyor.

[email protected]