'Kimliği belirlenemeyen çocuk sayısı da 88’in çok üzerindedir. Bu sayısal belirsizlik, tarikatların eline bırakılan çocuklar ile ilgili söylentileri güçlendirmektedir.'

Depremzede çocuklar

Son nüfus sayımına göre, deprem felaketinin olduğu 10 ilin toplam nüfusu 13,4 milyondur. Bu 10 ilde 2021-2022 öğretim yılında, 14.116 örgün eğitime (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liseye) devam eden öğrenci sayısı 3,9 milyondur (Çizelge 1). Nüfus artışı göz önüne alındığında, bu deprem felaketini yaşayan öğrenci sayısı, 4 milyonun üzerindedir. Okula gitmeyenler de göz önüne alındığında felaketi yaşayan çocuk sayısı 5 milyona yakındır.

Çizelge 1. Deprem illerinde okul ve öğrenci sayıları

Kaynak: MEB 2021-2022 İstatistikleri

Toplam nüfusun yüzde 15,9’unun yaşadığı bu illerdeki örgün öğretimdeki öğrenci sayısı, ülke genelinin yüzde 20’si ve 10 ilde depremi yaşayanların yüzde 28,8’i kadardır. Depremde kaç çocuğun yaşamını yitirdiği ve kaçının yaralı olduğu bilinmemektedir. Örneğin resmi makamların açıklamasına göre 1902 çocuk depremden sağ olarak çıkarılmıştır ve bu çocuklardan 88’nin kimliği belli değildir. Resmi açıklamaya göre depremde sağ çıkarılan toplam yurttaş sayısı 108.281’dir. Yöre insanın yüzde 28,8’inin çocuk olduğu düşünüldüğünde, sağ kurtulan çocuk sayısının 1902’nin çok üzerinde olduğu bellidir. Dolayısıyla kimliği belirlenemeyen çocuk sayısı da 88’in çok üzerindedir. Bu sayısal belirsizlik, tarikatların eline bırakılan çocuklar ile ilgili söylentileri güçlendirmektedir.

Kimliği belirlenemeyen çocukların tarikatların eline düşmesi tehlikesine ek olarak, gerekli önlemler alınmazsa depremzede çocuklar ömür boyu duygusal sorunlar yaşayacaktır. Depremin çocuklar üzerindeki etkisi, depremde yaşadıklarıyla ilişkili olacaktır. Depremi yaşayan çocuklar arasında;

  • evi yıkılmayan, yıkılan, içinde yaşanılamayacak kadar hasar gören,
  • enkaz altında kalmamış, enkaz altında kalıp kendi çabalarıyla, kurtarıcıların yardımlarıyla birkaç saatte ya da birkaç gün sonra kurtulan,
  • annesini-babasını, kardeşlerini, yakın akrabalarını, arkadaşlarını, komşularını kaybeden,
  • kimsesi kalmamış olan ve hangi aileye ait olduğu bilinmeyen,
  • evlerinde, arabalarında, komşuda, konteynerde, çadırda, barakada yaşayanlar, başka ile göçenler vardır.

Başka illere göçenler için bir de ortama yabancı olma sorunu eklenecektir.

Dolayısıyla 5 milyon kadar çocuğumuz depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir ve etkilenmeye devam etmektedir. Ayrıca depremin olumsuz etkileri açısından en duyarlı kesim çocuklardır.

Depremzede çocuk sayısı çok yüksektir. Bilimsel içerikli planlarla hazırlanmış psikolojik ve eğitsel etkinliklerle bu çocuklara şefkat elinin uzatılması gerekir.

Depremzede çocuklar, hayatın en büyük gerçeğini yaşayıp ölümle yüz yüze gelmiş çocuklardır. Bu çocukların kendilerini toparlayabilmeleri, için en akılcı ve gerçekçi yol, uygun koşul ve ortamlarda gerçeklerle yüzleşebilmeleridir. Çocukların deprem olayıyla ve depremde bazı binalar yıkılırken bazılarına bir şey olmamasıyla ilgili gerçekleri öğrenmesi gerekir.

Bu çocuklara yapılabilecek en büyük kötülük ise “depremin yörede işlenen günahlar nedeniyle olduğu ve bazı çocukların melekler sayesinde depremden kurtulduğu” gibi gerçek dışı ve çocukların kendilerini ve ailelerini suçlu görmelerine yol açacak söylemlerdir. Dini ders ve söylemlerle çocukların gerçeğe ulaşmalarını engellemektir. Çocukları “evlatlıkla evlenilebilir” diyebilen diyanete ya da çocuk evliliğine sıcak bakan tarikatlara emanet etmektir, depremzede çocukları evlendirmeye kalkışmaktır.

Bu çocukların, beslenme ve barınma gereksinimleri yanında en büyük gereksinimi sevgidir, acılarının paylaşılmasıdır, yaşıtlarıyla-benzer acıları yaşamışlarla bir arada bulunabilmesidir. Oynamak, okula gitmek, spor yapmak, yaşlarına uygun etkinlikler içinde yer almaktır.

Ancak iktidar, bu çocuklara gerekli hizmeti götürecek anlayışa ve kadrolara sahip değildir. İktidarın bugüne kadar işbirliği yaptığı gerici kuruluşlarda da beklenen hizmeti verecek anlayış ve donanım yoktur. Buna karşın deprem bölgesinde gönüllü üyelerinin etkinlikleriyle tüm toplumun beğenisini kazanan demokratik kitle örgütleri (DKÖ), birikimli ve deneyimli kadrolara sahiptir.

Depremzede çocuklara yardım konusunda bir dar boğaz da, deprem olan illerde işsizlik oranlarının ülke ortalamasının üstünde olmasıdır. Bu illerin ekonomik durumu da parlak değildir. 10 ilde üretim ve hizmet sektörü de darbe yemiştir. Açıklanan rakamlara göre 24 okul yıkılmıştır, kaç okulun hasarlı olduğu ise bilinmemektedir.

Bu nedenlerle depremzede çocuklara el uzatılmasında büyük güçlükler vardır. Bu güçlükler ancak devletin fiziksel ve mali desteği, konu uzmanlarıyla DKÖ’lerin yetkin gönüllülerinin destekleriyle ve işbirliğiyle aşılabilecektir.

[email protected]