O gece bir yanda işçiler kavgaya girerken, diğer yanda 'biz görüştük anlaştık' diyen bir grup işçileri dağıtmak için uğraşıyordu...

Demet Hanım'ın kuryelerle imtihanı

Hafta başında binlerce Trendyol emekçisi ayağa kalktı. Düşük ücretlere ve olumsuz çalışma koşullarına karşı kontak kapattılar, kış, soğuk, gece demeden, şirket binası önüne aktılar. İstanbul'u, Ankara, İzmir, Antalya gibi çeşitli illerde bulunan Trendyol çalışanları izledi. İş bırakma o kadar etkiliydi ki, Getir, Yemeksepeti, Vigo gibi şirketlerden de kuryeler benzer sorunları tartışmaya başladı.

İşçiler esnaf kuryelikten sanılanın aksine geçinebilecekleri bir ücret kazanmıyorlar.

Vergi borçları mı ödensin, muhasebeci parası mı, motorun bakımı mı... Herkes bir şirkette çalıştığını ancak güvencesi olmadığını söylüyor. 

Tüm bunların yanında evine ekmek götürebilmek için uzun saatler çalışmak zorunda kalıp, her gün ölümle burun buruna iki teker üzerinde yaşam mücadelesi verdiklerini söylüyorlar. Verdikleri mücadelenin de sadece ücretler için olmadığını, bu zorlu çalışma koşullarının da düzelmesi gerektiğini ısrarla belirtiyorlar.

Patron ise kuryelerin görüşme talebini başta kabul etmemesine rağmen, kuryelerin iş bırakmasıyla karşılaşınca geri adım attı. Çünkü şirket paket yetiştiremiyordu. Yarım saat olan paket servis süresini 50 dakikaya çıkarmak zorunda kalmıştı.

Başta işçileri dikkate almayan şirket yönetimi, işçiler kapıya dayanınca bir anda kibarlaşmışlardı. Gerek işçi temsilcileriyle yaptıkları toplantıda, gerek kullandıkları sistemden atılan mesajlarda, nazik nazik anlatıyorlardı.

Kısa bir internet aramasında patron Demet Mutlu'nun patronluk serüvenindeki "başarılarını" görebiliyoruz. Kendisi geleneksel bir patrondan çok yeni tür "CEO" görüntüsü veriyor. Tüm bu görüntüde öne çıkartılan profil “başarıya koşan genç kadın patron”. Ancak tüm bu başarının altından işçilerin daha fazla sömürülmesi, ölesiye çalıştırılması, var.

Geçtiğimiz sene yine bu aylarda Trendyol işçileri ayaklandığında benzer bir tablo vardı. Düşük zam önerisine karşı ayaklanan kuryeler istediklerini almıştı. Haliyle kuryelerin karşısında yer alan Demet hanım aslında kârlarını arttırmak için işçilerin emeğine göz dikmişti. 

Emeğinin karşılığını almak için şirketin kapısına giden, gece soğukta saatlerce beklemelerine rağmen karşılarında bir muhatap bulamadı. Şirket avukatı çıkıp, "Bu saatte yetkili kimse gelemez" demişti. Ama ona en güzel cevabı işçilerin avukatı, "O sıcak yataklarından çıkıp gelecekler" diyerek verdi.

O gece bir yanda işçiler kavgaya girerken, diğer yanda “biz görüştük anlaştık” diyen bir grup işçileri dağıtmak için uğraşıyordu. Aynı sarı sendikaların yüklendiği misyon gibi, kuryelerde de böyle bir patronculuk hali türüyordu. Neyse ki Trendyol kuryeleri bunu püskürttü ve kavgada birlik olmayı başardı.

Bir kişinin milyarlarca liralık servetine, kirli oyunlarına karşılık binlerce kuryenin sefaleti ve mücadelesi... Özetle Trendyol'da verilen mücadele tam da bu eşitsizliğe ve ahlaksızlığa karşı veriliyor.

Birkaç gün önce geleneksel Davos toplantılarında, dünyanın en zenginlerinden "bize servet vergisi getirin" çağrısı yapıldı. Bu sözü bir süredir ısrarla tekrarlıyorlar. Bütün dertleri mevcut kapitalist düzen üzerlerine çökmesin. Dünyada huzursuzluk artıyor, işçi sınıfının öfkesi birikiyor. Dünyanın pek çok ülkesinde işçiler hoşnutsuz ve bunu yer yer işçi grevleri ile gösteriyor. Haliyle patronlar da düzenin devamlılığı için bizden vergi alın diyor. İyi olduklarından değil, riyakar olduklarından, emeği daha fazla sömürebilmek için.

Yoksulluk, açlık, hayat pahalılığı, eşitsizlikler, çürüme zenginlerden alınan vergilerin arttırılması ile giderilemez. Bütün bu sorunların nedeni olan bu patronlardan ve onların düzeninden kurtulmak gerekir.

Halk geçinemiyor, eşitsizlikler artıyor, toplumda tüm bunlara karşı düzen sorgulayan bir tepki açığa çıkıyor ancak düzen muhalefeti bu tepkiyi meclis ve sandığa havale ederek sönümlendiriyor.

Böyle bir çözüm olamaz. Dünyaya bu gözlükle bakanlar sınıftan umudunu kesmiş, işçi sınıfı mücadelesini bir şov malzemesi olarak görmeye başlamış demektir. 

Kısacası patronlar tüm dünyada ortak refleksle hareket ediyor. Bunun karşılığında biz işçilere düşen bu reflekslere aynı ortaklıkta karşılık vermek olmak zorundadır. Patrona pazartesi gününe kadar süre veren Trendyol işçileri, talepleri karşılanmadığı durumda mücadeleye devam etmekte kararlılar. 

Biz umudu burada arayacağız.