19 ve 20. yüzyılda, Rusya'da, Türkiye'de ve dünyanın pek çok yerinde 'yeşeren tohum' bugün de yeşerecek.

Cumhuriyeti yeniden ayağa kaldıracak güç işçi sınıfıdır

"yine vuruyorlar, yine vuruyorlar, sanki yüzeye yaklaşmışlar gibi, giderek daha belirgin, kazmalarıyla vuruyorlardı. Güneşin alevli ışıkları altında, bu serpilme sabahında kırlar, işte bu uğultuyla gebe kalmıştı. Saban izlerinde yavaş yavaş süren, gelecek yüzyılın hasatları için büyüyen ve filizlenmesi yakında toprağı yaracak olan, öç peşinde, kara bir ordu halinde, insanlar yetişiyordu."

Bu satırlar 1800'lü yılların sonunda yazılan Germinal romanının son cümleleri. 1860'lı yıllarda Fransa'nın kuzeyinde bulunan bir maden kasabasındaki çetin sınıf savaşımını, kötü çalışma ve yaşam koşullarını, buna karşı işçi sınıfının örgütlü mücadeleyi öğrenmesini, "tohumların yeşerişini" anlatır.

Olanca eşitsizliğin, çalışma yaşamını dayanılmaz boyutlara getirdiği bir dönemdir. Maden işçileri hareketlenir, grevler yapar. Fransa'da o dönemlerde işçi sınıfının yükselişinin peşine gerçekleşir Paris'te işçilerin iktidarı alması. İlk işçi iktidarıdır Paris Komünü. İlk işçi cumhuriyeti.

20. yüzyılın başlarında devam etti tarihin hareketliliği. Monarşiler yıkıldı, işçi devrimleri gerçekleşti, ileriye doğru bir sıçrama yaşandı. İşçi sınıfı gelişti, haklar kazandı, devletler yönetti. Devletin işçiler tarafından yönetilebileceğini, eşit, özgür, barış içinde yaşanacak bir ülke ve dünya olabileceğini gösterdi.

Birinci Savaş'ın sonunda toplumda yükselen ekmek, barış, bağımsızlık talebi yeni cumhuriyetler kurdu. Bu dönemin fitili Rusya'da iktidarı alan işçi sınıfı tarafından atıldı. 

1923'te ülkemizde de cumhuriyet böyle kuruldu. Çetin mücadeleler verildi. Düşman sadece dışarıda değil, en çok içerdeydi. Eskiyi savunanlar, saray yanlıları, monarşi sevdalıları geleceği engellemeye çalışıyordu. Ancak tarih geçmişe sığmıyordu.

Sovyetler Birliği’nde işçi sınıfının iktidarı tüm dünyada işçi sınıfında ilerleme sağladı. Haklar gelişti, işçi sınıfı yönetimlerde daha söz sahibi oldu.

Cumhuriyet, Türkiye işçi sınıfını var etti, fabrikalar kuruldu, haklar güvence altına alındı, oy hakkı elde etti, grevler yapıldı, işçilerin örgütlenmesi yasallaştı, modern işçi sınıfı yaratıldı. 

Ancak…

Cumhuriyet bir sınıfın elinde yok edildi.

Patronların ve onların siyasi temsilcileri Cumhuriyet'ten kurtulmak için gericiliğin yolunu döşedi. Halkın kaynakları bir bir özelleştirilerek patronlara peşkeş çekildi. 

Osmanlıyı yıkan, padişahın tahakkümüne son verenlerle padişahı barıştırdılar, monarşi ile cumhuriyeti kardeş ilan ettiler. Sermaye sınıfı ile işçi sınıfı nasıl uzlaşmazsa, Osmanlı ile cumhuriyet de o kadar uzlaşmazdır. Cumhuriyet, Osmanlı'yı ezerek yükselmiştir.

Şimdi, kadınların, işçilerin, çocukların kul olduğu, yurttaşın gidip yerine tebaanın geldiği bir düzeni işçi sınıfıyla barıştırıyorlar.

Barıştırıyorlar çünkü, patronların çıkarı için uzun saatler, düşük ücretlere çalıştıralım. Madenlerde ölüme kader diyelim, işçi sağlığı ve güvenliğine maliyet olarak görenlere boyun eğelim. 15 saat çalışma normalleştirilsin, emeklilik diye bir şey hiç olmasın. İşçi sınıfı gericilikle kuşatılsın, laiklik kavramının içi boşaltılsın. 

Barıştırıyorlar çünkü, örgütlü mücadele engellensin, işçi sınıfı siyasete dahil olmasın, sadece patronların partisi olsun, siyasette sadece patronların sözü olsun. 

Barıştırıyorlar ki, tüm bu sayılanlara neden olanlarla işçiler ses çıkarmadan, barış içinde sömürülsün.

99. yılında bugün, Cumhuriyet yok edildi, gericiler ve liberaller tarafından kuşatıldı. Cumhuriyet, 20 yıldır cumhuriyet düşmanı bir partinin kemirmesi ve adında cumhuriyet geçen ama cumhuriyete düşman herkesle helalleşen bir partinin altında yok edildi.

Her şeyle helalleşme yarışına giren bir muhalefetin monarşi ile Cumhuriyeti barıştırması da işçi sınıfını yok etmek istemesi de bu sömürü düzenini devam ettirmek istemesindendir. 

Cumhuriyetin ilerlemesini engelleyenlerle helalleşmeyi kabul etmeyeceğiz.

Cumhuriyet, devlet işletmelerinin ve fabrikaların kurulmasına ön ayak oldu. O fabrikalar ve işletmeler sayesinde işçi sınıfı gelişti.

Cumhuriyet, eğitim atılımlarını yaptı, köy enstitülerini kurdu, ilerlemeyi bayrak edindi.

Cumhuriyet, yurttaş yarattı, seçme ve seçilme hakkı tanındı, sendikalar kuruldu.

Cumhuriyet, kadın, erkek birlikte çalışmayı ve yaşamayı ilke edindi. 

Tüm bu ilerlemeler 1923’ten çok kısa süre sonra durdu ve zaman geriye dönmeye başladı.

Bugün işçi sınıfı büyük bir saldırı altında.

41 işçinin madende katledilmesi, işçi sınıfının her gün fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda, plazalarda, işyerlerinde ölmesi sömürü düzeninin devam etmesindendir.

Cumhuriyetin ilerlemesi bir avuç patron tarafından durduruldu. Geriye götürdüler, yok ettiler. 19 ve 20. yüzyılda, Rusya'da, Türkiye'de ve dünyanın pek çok yerinde "yeşeren tohum" bugün de yeşerecek. Cumhuriyeti 100. yılında yeniden ayağa kaldıracak güç işçi sınıfıdır, emekçi halktır, komünistlerdir.