Sermaye sınıfı, son 20 yıldır Ülkenin ne kadar zenginliği varsa hepsinin üzerine alabildiğince çöktü.

Çöktüler

Şu günlerde “çökme” sözcüğü moda oldu. Mafya terimi olduğunu öğrendik. Birbirlerinin mallarını kendi yöntemlerini kullanarak ucuza kapatıyorlar. Yalıkavak’da Azeri bir “işadamının” marinasına çöktüler. İlk sahibinin Atilla Uras olduğu söylenen Paramound otele ardı ardına birileri çöküp durmuş. Otelin, asıl ününe siyaset, iş insanı ve bürokratları bolca ağırlayan Sezgin Baran Korkmaz döneminde eriştiği anlaşılıyor. Büyüğü küçüğü de olmuyor demek ki, Bursa’da Köfteci Yusuf adlı bir “işletmecinin” mallarına bile çökmüşler.

Çökenlerin resimlerine/videolarına bakın; her birinin iş insanından çok “eleman” olabileceği algısı uyanır içinizde.

Sermaye sınıfı, son 20 yıldır Ülkenin ne kadar zenginliği varsa hepsinin üzerine alabildiğince çöktü. Cumhuriyetin bütün biriktirdiklerine, halkın olan ne varsa hepsini bitirdiler. Biz asıl onun üzerinde duralım.

Kamunun ne işletmesi ne ormanı ne kıyısı ne limanı ne madeni ne toprağı kaldı. Sermaye sınıfı ve Ülkeyi yönetenler, Mehmet Ağar’ları, Sezgin Korkmaz’ları, Sedat Peker’leri öne sürüp kurtulamaz.

Özelleştirme adı altında halkın olan ne varsa sermayeye devredildi. Kısaca anımsatalım:

TÜPRAŞ; PETKİM özelleştirildi. Etibank, Eti Bakır; Eti Krom; Eti Gümüş; Eti Alüminyum; Eti Elektrometalurji, parçalarına ayrılıp satıldı.

PTT’yi, Posta ve Telekominikasyon; TEKEL’i tütün ve alkollü içki olmak üzere ikişer parçaya; TEK’i TEDAŞ; EÜAŞ; EİAŞ diye dağıtım-üretim-iletim adlı üç parçaya bölüp her birinin üzerine ayrı ayrı çöktüler.

Limanlar, madenler, ormanlar, kıyılar, İkizdere örneğinde olduğu gibi vadiler sermayenin oldu.

TCDD’ni, parçalara bölüyorlar, kâr eden çeşitli hizmetleri özelleştirildi. Henüz satmadıklarına müstakbel alıcılar daha çok kar kar edebilsinler diye her yıl onlarca milyar lira yatırım yapılıyor.

Sümerbank’a, Etibank’a, Şeker Fabrikalarına çok önceleri çökmüşlerdi. Kimilerinin taşınmazlarına henüz sıra gelmemişti. Kentlerin ortasında kalmış değerli taşınmazları, parkları/bahçeleri betonlaştırılmak üzere para babalarına satılıyor.

Cumhuriyetin bütün birikimlerini, ülkenin zenginliklerini ve halkın olan ne varsa hepsini 70 milyar dolara sattılar; 20’sini işletmelerin yükümlülüklerine ve bilançolarının makyajına harcadılar. Kalan 50 milyar doları ise bütçeye yamadılar. Bir yıllık enerji faturası kadar bir para. Bütçe de zaten çökenlerin elinde.

Çökme eylemi daha rahat ortamlarda gerçekleşsin diye para eden işletmelerin kalanını Türkiye Varlık Fonunda topladılar.

Şimdi de MKE’ni satmaya hazırlıyorlar. Anonim Şirket Statüsü vermek için Yasa teklifi Mecliste görüşülüyor. Satmanın son hazırlıkları yapılıyor. Bundan sonrası Cumhurbaşkanının yetkisinde; Bir CBK ile elden çıkarılabilir. Yayımlanmazsa Tank-Palet Fabrikasında olduğu gibi başına neler geldiğini bile öğrenemeyiz.

Hepsi ortak malımızdı, birlikte üretmiştik: hepsi özel ellerin oldu. 

Bari ederine satılsaydı diyelim mi? Ederine satılsaydı, hiç olmazsa ucuza gitmedik diye sevinecek miydik?

Kamu bankaları duruyor; isterseniz ona sevinelim. Ama şimdilik duruyor. Gün olur da Sermayenin ucuz kredi gereksinmesi biterse onu da satacaklardır elbette.