'Küresel Geçit ile yol boyunca kapsanan 60 kadar ülkenin her birinde kıyasıya bir rekabet olacağı anlamına geliyor. Bizse gözümüzü emekçi sınıfların iktidarında bütünleşecek bir dünyaya çeviriyoruz.'

Çin'in İpek Yolu'na karşı AB'nin Küresel Geçit'i

Geçen hafta Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula Leyen Çin’in Yeni İpek Yoluna (Tek Kuşak Tek Yol İnisiyatifi) karşı olduğunu saklamadığı büyük bir projeyi açıkladı: Küresel Geçit (Global Gateway)

Çok açıkça bir emperyalist rekabet projesi. Proje boyunca 2027’ye kadar 350 milyar Avro harcayacaklarını ilan ettiler. Tıpkı Çin’in Yeni İpek Yolu boyunca yaptığı gibi limanlar, enerji, telekomünikasyon ve hızlı tren hatları gibi birçok ülkede altyapı yatırımları hedefleniyor.

Çin’in 2013’te başlattığı Yeni İpek Yolu Projesini Batı emperyalizmi karşılamakta büyük bir zorluk çekti. Çin’de üretilen malları kara ve deniz yoluyla bütünleşmiş bir ulaşım şebekesinden dünya pazarına dağıtmayı, buna karşılık aynı güzergâhlarla bu dev üretimin gereksinimi olan ham madde ve enerjiyi temin etmeyi hedefliyordu. Bu kadar büyük bir alt yapı yatırımı (3 trilyon doları aştığı anlaşılıyor) aynı zamanda yolun geçtiği 60’tan fazla ülkede bir hegemonya aracına dönüşüyordu.

Yeni İpek Yolu emperyalist dünyada yükselen ve payını arayan kapitalist devlet olarak Almanya’nın 1900’lerin başında giriştiği Bağdat Demiryolu’nu andırıyor. Almanya’dan çıkıp Basra Körfezine kadar inmesi planlanan Bağdat Demiryolu da İngiliz, Fransız ve Rus rekabeti ile karşılaşmış, Halep’e kadar ulaşan yol 1. Dünya Savaşı nedeniyle tamamlanamamıştı. Ancak yolun geçtiği Osmanlı Devleti’ni hegemonyası altında tutmaya yardımcı olmuştu.

Aşağıdaki harita üzerinden Yeni İpek Yolunu veya Tek Kuşak-Tek Yol İnisiyatifinin ulaştığı çapı hatırlayabiliriz.

İpek Yolu ekonomik kuşağı Çin’den başlayarak Orta Asya ülkeleri, İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşıyor. Deniz İpek Yolu ise Sri Lanka, Pakistan’da Gwadar, Kenya, Cibuti ve Kızıl Deniz üzerinden Yunanistan’da Pire ve İtalya’da ki limanlar aracılığı ile Çin’i Afrika ve Avrupa’ya bağlıyor. Ayrıca yol Malakka Boğazı’nda olası bir blokajı aşmak için Kaşgar ve Pakistan’ı bağlayan hat gibi birçok alternatif koridoru kapsıyor.

Batı emperyalizmi Yeni İpek Yolu’nun alışılmadık yöntemleri ile başa çıkmakta zorlandı. Çin karşılıklı yarar ilkesini ileri sürüyor ve bütünün parçalarından kopartılınca bir ülkenin kalkınmasına yatırım yapıyor gözüküyordu. 

Batı emperyalizmi Çin’in ülkeleri altyapı yatırımları için verdiği kredilerle borç batağına çektiğini iddia ediyor. Belki bazı siyasi kazanımlar için Çin borçlandırmadan yararlanmayı düşünebilir ama asıl olarak bunu amaçlamadığı ortada. Aksine dönmeyen borçlar projeyi yavaşlatıyor. Ayrıca borcunu ödeyemeyen ülkeler Batı emperyalizmine de borçlandırılmış durumdalar.

Batı emperyalizmi Yeni İpek Yolu’na karşı çıkmak ve rekabete girmek için tek elden yönetilen büyük bir finansmanı sağlayamadı. Risk hesabı yapan birçok banka tekeli ile bu işin kolay olmadığı anlaşılıyor. Onun yerine klasik emperyalist taktikleri tercih ettiler. Yol boyunca sabotajlar, tetikçilerin terör eylemleri, devletlere şantajlar, ciddi bir güvenlik sorunu yaratacak askeri yığınak, renkli devrim girişimleri vb.

ABD emperyalizmi yılda silahlanmaya 720 milyar dolar ayırıyordu ama bir alternatif proje için ülkelerin altyapısına bu kadar parayı bulmakta isteksizdi.

Batı emperyalizminin tavsiyecileri “Çin ile rekabet etmek için klasik sömürgeci yöntemlerden vazgeçin” demeye getiriyorlardı.

Sonuçta ıkına sıkıla Yeni İpek Yolu ile rekabet edecek projeleri ortaya çıkarmaya başladılar.

2019’da ABD, Japonya ve Avustralya arasında Mavi Nokta Ağı (Blue Dot Network) için anlaşmaya varıldı. Asya ve Pasifik bölgesinde ulaşım, enerji hatları, telekomünikasyon ve liman kurulumlarını içeren bir projeydi. Her ne kadar Japon sermayesinin Orta Asya’da aktif olduğu bilinse de bu proje pek etkili olmadı. Projeye Çin’in sinir uçlarına dokunan Tayvan’ı dahil ederek bir kışkırtma projesine yöneldiler daha çok.

2021’in Haziran’ında ise G-7 ülkeleri, aralarına Hindistan ve Güney Kore gibi ülkeleri de alarak “Daha İyi Bir Dünyayı İnşa Etmek” (Built Back Better World) başlığında bir rekabet projesini öne sürdüler. Dünyanın canını okudukları yetmiyormuş gibi utanmadan “Daha iyi bir Dünya’dan bahsetmeleri klasik dolandırıcı kimlikleriyle açıklanabilir ancak.

Ve şimdi bunun devamı olan AB’nin “Küresel Geçit” projesi ileri sürüldü. 

Oysa hemen Biden seçildikten sonra ABD’yi bir sürpriz bekliyordu. Çin ile aralarında dev hacimli bir ticaret bulunan AB ile Çin arasında Ortak Yatırım Anlaşması imzalanıyordu. Muhtemelen AB içi sermaye çelişkilerin ürünü olan bu adım çok hızlı geri çekildi. Uygur meselesi bahane edilerek anlaşma askıya alındı. Küresel Geçit Projesi ile AB, ABD’nin yanında tam boy bir emperyalist rekabet ve çatışmaya eklenlenmiş gözüküyor. 

Küresel Geçit ile yol boyunca kapsanan 60 kadar ülkenin her birinde her liman, her oto yol, her hızlı tren hattı, her 5G kurulumu, her serbest bölge için kıyasıya bir rekabet olacağı anlamına geliyor.

Biz ise gözümüzü bu rekabet ve halkları birbirinden koparan projeler yerine emekçi sınıfların iktidarında bütünleşecek bir dünyaya çeviriyoruz.