Emeklisi, görevde olanı bir sürü acayip insan çıkıp Yunanistan’dan ve çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen yardımları sorgulamaya ve garip bir milliyetçilik heyulası yaymaya çalışıyorlar.

Can pazarının ortasında bir garip işgal söylencesi

Kahramanmaraş’ta gerçekleşen 10 ili ve 13 milyon (BBC kaynaklarına göre bu sayı Suriye ile birlikte 23 milyon) yurttaşımızı etkileyen deprem felaketi, Türkiye’de bir şeyin üzerini kolay kolay kapanmayacak şekilde açık etti. Vahşi kapitalizm, insanlarımızı kibrit çöpünden evlerde yaşamaya mahkûm etmiş; hem de depreme dayanıklı konutlar yapıyoruz reklamları eşliğinde insanlarımızı bu çürük betondan tabutların içerisine sürmüştür. Bunun üzeri artık kolay kolay örtülemez. 13 milyonluk bir öfkeden bahsediyoruz ve bu öfkenin sistemde yarattığı korkudan. Öfkeyi büyüten bir diğer etken ordu dahil olmak üzere devletin tüm imkân ve kabiliyetlerinin seferber edilememesi oldu. Artık sözümüzü sakınma zamanını çoktan geçtik. Erdoğan’ın kontrol ettiği ya da etmeye çalıştığı neo-liberal faşist düzen, iskambil kağıtları gibi dağılıyor. İnsanlar can derdindeyken ve Orhan Aydın gibi binlerce depremzede vinç! diye haykırırken maalesef o vinçlerden biri, bir kuran kursunun yıkıntıları arasında kalan kasayı kurtarmaya sevk ediliyordu. Yoklar Cumhuriyeti’nde yüreği, göçük altında yatan insanlarla birlikte atan vatandaşlar haykırıyordu! Vinç geliyor, operatör yok; operatör geliyor mazot yok, hepsi tamamlanıyor arama kurtarma ekibi yok, kısacası organizasyon ve devlet yok!

Yoklar Cumhuriyeti’ndeki tüm bu vahşi kapitalizm tablosunu birileri örtebilmek için dev medya canavarını çalıştırmaya ve işletmeye çalışıyor. Emeklisi, görevde olanı bir sürü acayip insan çıkıp Yunanistan’dan ve çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen yardımları sorgulamaya ve garip bir milliyetçilik heyulası yaymaya çalışıyorlar. Bugüne kadar ülkeye yaptıkları kötülük yetmezmiş gibi ülkenin bir tek uzman arama kurtarma çalışanına ihtiyaç duyduğu bir dönemde Ermenistan’ın yardımlarını sorgulayacak kadar şuur yitimine girmiş durumdalar. Neden? Ayyuka çıkan vahşi kapitalizmin suçlarını örtmek için. Milletçe ders alamadık deniyor. Nasıl yani? Bu bireysel bir mesele mi ki yoksul insanlarımız önlem alamamış? İrlanda’da sağlık sistemi, konut sistemi çökmüş durumda. Bu işin sorumlusu kamu bütçesini yağmalayarak o bütçeyi büyük otellere veya piyasacı sağlığa peşkeş çekenler mi, yoksa milletçe İrlandalılar mı? Milletimiz yıllarca deprem vergisi ödedi. Bu millet daha ne yapsın? Kanını emdiğiniz yetmediği gibi canına kastediyorsunuz. Hiç kusura bakmayın ama milleti ve ulusal kimliğiyle alakası olmayan vahşi bir düzenle karşı karşıyayız. Aynı düzen İrlandalı yoksulu nasıl soğuk havada ölmeye terk ediyorsa, Türkiye’deki yoksul halkımızı da ölüme terk ediyor. İşte böyle bir tabloda yurt dışından gelen yardımları hedef alan bir “işgal söylencesi” yayılıyor.

Türker Ertürk ve gazetelere demeçler veren aklı başında askerlerimizi tenzih ederek söylüyorum bu tür düşmanlıkları körükleyenler ülkeye büyük kötülük yapıyor. Yardıma ihtiyacımız olan bir dönemde Yunanistan meselesiyle ilgili konuşacağımız en son konu “adalar” olmalı. Deprem olduğu an bir gazeteci olarak deniz kuvvetlerimizin amfibi çıkarma birlikleri nerede ve umarım devreye sokulurlar diye düşünmüştüm kendi kendime. Pek çok denizci asker de aynı şeyi söyledi ve duyurdular. İşte İspanya, savaş gemisi ve amfibi çıkarma birliğiyle bunu yaptı. Devletimizin bir türlü seferber edemediği şeyi yaptılar.

Örnek bir amfibi çıkarma operasyonu. Hatay’da binlerce insanımız böyle bir organizasyon yapılsaydı kurtarılabilirdi.

İspanyolların bu çalışmaları sosyal medyada yağmur gibi yağan dezenformasyonun hedefi oldu. Ülkemizi işgal etmeye geliyorlardı. Yurt dışında çalışan bir gazeteci olarak şunu tüm açık yürekliliğimle ifade etmek istiyorum: Avrupa’nın fırsat bu fırsat deyip ülkemizi işgale hazırlandığına dair hiçbir emare yok. ABD başlığına ise ayrıca değinmeye çalışacağım. İsrail ordusu sahra hastanesi kurdu, Ruslar sahra hastanesi kurdu. Bilmem farkında mıyız ama Hatay’da hastane yıkıldı. Neden? Ülkeyi tüm varlıklarıyla yağmalayan hırsız bir iktidar yüzünden. Bu yetmiyormuş gibi TSK’nın öyle bir hale getirildiği söyleniyor ki bu ülkeler sahra hastaneleri kurarken bizim ordumuz böyle bir şey inşa edemiyor. Avrupa tarafından işgal mi ediliyoruz bilmiyorum ama karşılaştığımız tablo içeriden çoktan işgal edildiğimizi zaten gösteriyor. Bu öyle bir işgal ki kendi insanına, çocuklarının yardım çığlıklarına sağır. Tüm bu vahşi kapitalist düzeni örtmeye çalışan milliyetçi ve akıldan yoksun “bari bugün susalım” bile demeyenleri bir tarafa bırakırsak 6 yaşında bir evladımızı göçük altından çıkaran Yunan arama kurtarma birliklerine, ayrıca her tür dayanışmayı organize eden Yunanistan Komünist Partisine ve sendikalarına teşekkür ediyoruz. Sadece onlara mı? Ruslara, İspanyollara, İsrail’den gelen ekiplere, Ermenistan, Azerbaycan, Vietnam ve adını sayamadığım yardım için gelen tüm uluslardan ekiplere teşekkür ediyoruz. Böyle bir zamanda konuşacağımız en son şey ulusal çekişme ve çatışmalardır. İsrail devletinin Filistin’de yaptıklarını, Yunanistan’daki faşistlerin sürekli olarak yaptıkları kışkırtmaları konuşacak gün değil. Ayrıca şunu eklemek gerekiyor. Bizler halklara düşman değiliz ve asla olamayız. Yahudilere, Ermenilere ya da Yunanlılara doğrudan kin ve nefret besleyecek olan aklını yitirmiş faşistlerdir. Maalesef bunlar bugün de sermaye düzenini nasıl aklarız çabasının içerisindedirler.

Bugün, yurt dışında yaşayan milyonlarca yurttaşımız tıpkı Türkiye’deki insanlar gibi uykusuz geceler geçirmekte. Herkes öfkeli, herkes sinirli ve herkes bir şeylerin ucundan tutmaya çalışıyor. Yakınlarını kaybeden ve Türkiye’ye gideremeyecek olan insanların acılarına tanıklık etmek gerçekten çok zor. Böyle bir şeye hiç kimsenin tanıklık etmesini istemezdim. Tüm bu fedakâr insanlarla birlikte Türkiye için elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz. Türkiye Komünist Partisi’nin sahadaki çalışmalarıyla güç ve moral buluyor ve sorumluluklarımıza daha sıkı sarılmaya çalışıyoruz. Olayın yaşandığı ilk andan itibaren İrlandalı dostlarımızdan yüz yüze veya telefonla iletişim kurduk. Yaşanan büyük acıların ve insanlık trajedisinin dini ve milliyeti olmamalı. Tüm bunları yazmamdaki gerekçe şu: yüreği gerçekten insanlarımız için atan insanlar dayanışmaya katkı koymaya gayret ediyor. Bahsettiğimiz bu insanlar İrlanda işçi sınıfına mensup, maddi durumu çok iyi olan insanlar değil. Yine de bizlerle iletişime geçiyor ve Türkiye’deki insanlar için ne yapmaları gerektiğini soruyorlar. Burada düşmanlık yok, burada kirli hesaplar yok! Bu pazar günü küçük kasaba halkıyla bir araya geleceğiz ve Türkiye’de yaşananları bir gazeteci olarak İrlanda halkıyla paylaşacağım. Türkiye’deki insanlarımız bilsinler ki yurt dışındaki yoksul insanlar yapabilecekleri ne varsa yapıyorlar. Tam bu noktada TKP Almanya ekibine bir parantez açmalıyım. Oradaki yoldaşlarımızın tıpkı bizler gibi uyumadan çalıştıklarını, bedenlerinin ülke dışında olsa da tüm benliklerinin Türkiye’de olduğunu adım gibi biliyorum. Çünkü, bizler de aynı durumdayız. Unutmayalım ki bu örgütlü çaba sayesinde dayanışmayı hızlıca örüp seferber olabildik.

Yazıyı son bir değerlendirmeyle bitirmek istiyorum. ABD’nin dev savaş gemileriyle ülkemize gelme niyetlerini elbette şüpheyle karşılamalıyız. Bu şüphe sonuna kadar haklı bir şüphedir. Dev bir emperyalist güç olarak ABD’nin işgal açlığını ve savaş suçları sabıkasını çok iyi biliyoruz. Yalnız burada ince bir ayrım noktasını kaçırmamalıyız. ABD’de yaşayan yurttaşlarımız ve Amerikan halkının göstereceği dayanışmaya asla gölge düşürmemeliyiz. Bizler Amerikan halkına düşman değiliz. Şu an Türkiye’ye çok ciddi bir yardım ulaşıyor. Şimdi, dert etmemiz gereken şey şu: Avrupa’dan Türkiye’ye akan milyonlarca avroluk yardımların tek bir kuruşunu bile hırsızlara, asıl yağmacılara kaptırmamak. Gönderilen yardımların her kuruşunun depremden zarar gören yurttaşlarımıza gitmesini sağlamak! Dünyadan ülkemize akan yardımların birilerinin iştahını kabarttığını kilometrelerce uzaktan net bir biçimde görebiliyoruz. Bir daha Türkiye’de hiçbir bakan kameralar karşısında utanmadan toplanan vergileri-yardımları duble yola harcadık diyememeli. Böyle bir düzeni inşa etmek zorundayız! Kemal Okuyan’ın dediği gibi artık kaybedecek zamanımız yok! İnsanlarımıza depreme dayanıklı diye betondan tabut satan sermayedarlarla ilgili hemen şimdi soruşturma açılmalı. Yurt dışına çıkış yasağı Merdan Yanardağ’a değil işte bu gerçek yağmacılara getirilmeli! Hem de derhal!

Türkiye’deki yurttaşlarımız! Nerede olursak olalım kalbimiz sizlerle atıyor. Bu yurtseverlik sınavından alnımızın akıyla çıkacağımızı biliyorum. Biliyorum, çünkü yoldaşlarımızın dünyanın her yerinde ve Türkiye’de canla başla çalıştığını görüyorum. Bu olay bize örgütlenmemiz gerektiğini, merkezi planlamanın önemini bir kez daha hatırlattı. Lütfen yaralarımızı sarmayı bir nebze olsun başarabildiğimiz gün örgütlenmeyi gündemimize alalım. Örgütlü iktidar ve suç karşısında ancak örgütlü emekçilerin gücü durabilir, bireysel olarak bununla mücadele etmek imkansız. Ancak bir araya geldiğimizde güçlüyüz. Hangi örgütte nasıl yer alacağınızı yazmak benim haddime değil. Bunun kararını sizler vereceksiniz. Sahada ter akıtan, bir insanımızın bile kurtulması için çaba sarf eden ve adlarını tek tek yazamadığım örgütlerimizin tamamına teşekkür ediyorum. Bu örgütlerimizin açıklamalarına ve yardım çağrılarına kulak verelim. Halkımıza karşı suç işleyen arsız, utanmaz dezenformasyonlara değil.

Değerli yoldaşımız Orhan Aydın, katıldığı son TV yayınında Anadolu halkının destansı bir dayanışma sergilediğine vurgu yaptı. Gerçekten halkımız şu ortamda bile yaratılmak istenen nefret dalgasına takdir edilesi bir dayanışmayla cevap veriyor. İspanyol arama kurtarma ekiplerine yiyecek sağlıyor ve ekipler tarafından teklif edilen parayı geri çeviriyor. Halklardan öğreneceğiniz çok şey var! Küba’dan doktorlar seferber oldu, madencileri gördükçe bu ülkeyi aydınlığa çıkaracak umut orda biliyoruz.

Orhan Aydın’ın kızı Eylem Şafak Aydın, günlerdir göçük altında ve bölgede olan binlerce genç kızımız gibi yardım bekliyor. Aklımız ve yüreğimiz Türkiye’de. Orhan Aydın ve onun gibi evlatlarını bekleyen binlerce endişeli ailenin yanında. Orhan yoldaşıma sabır, metanet ve direnme gücü temenni ediyorum. Asla yalnız değilsiniz unutmayın!

İspanyol arama kurtarma ekibine getirilen yiyecekler ve ortaya konan örnek dayanışma