Bu kadarı bile patronların yükselttiği enflasyonun, yine patronların çıkarları doğrultusunda manipüle edilerek açıklandığının TÜİK tarafından itirafıdır.

Cami duvarı

Biz şu hayat pahalılığından halkımız mağdur diye düşünüp duruyoruz ya, yine yanılmışız.

Mağdur TÜİK’miş.

Mağduriyetin boyutunu, kurumun başkanının önceki gün yaptığı basın toplantısında öğrenmiş olduk. TÜİK başkanı diyor ki, açıkladıkları rakamlar çarpıtılıyor ve kamuoyunda öyle tartışılıyormuş. Herkesin aklında hep en son yapılan en yüksek artış kalıyormuş. Oysa ürün fiyatları ortalama fiyatları içeriyormuş. Artış da bu nedenle en yüksek artıştan düşük oluyormuş. Sonra TÜİK düşük rakam açıklıyor diye yaygara kopuyormuş.

Gördünüz mü?

Sürekli başkan değiştiriliyor diye eleştirilen, artış hesabını üstünden yaptığı -ya da bizim öyle düşündüğümüz- madde fiyat listesini son iki yıldır yayınlamaktan vazgeçen, yayınlanmış listeleri silen, bu konuda mahkeme kararlarını tanımayıp kafasına göre takılmayı sürdüren kurum, aslında algı yaratılarak mağdur ediliyormuş.  

TÜİK başkanı kendisine sorulan soruların hepsine yanıt verdi ama kameralar onları çekmediği için göremedik, basın mensuplarının bu yanıtları şaşkınlık içinde ağızları açık dinlediklerini tahmin edebiliriz. Tavuk yumurtasını anlattı mesela, hep merak ediyorduk. TÜİK’in liste fiyatı 2,5 liraymış. Sen 5 liralık gezen tavuk yumurtasını referans alırsan algı yönetmiş oluyormuşsun. Binlerce maddenin fiyatını ayın başında hesaplamak zeten zormuş, üstelik madde fiyat listesini kimse açıklamıyormuş. Sonra IMF’ye şikâyet etmişler kurumu. Gelmiş heyet, hesaplamalara bakmış, incelemiş “aferin” demiş gitmiş.

Uzun sözün kısası, TÜİK başkanının basın toplantısında anlattıklarından şu anda kilosu 89 liradan limon, yazın ortasında kilosu 40 liradan domates, artık Türk kahvesi gibi gramla tartılmış kıyma almak zorunda kalan vatandaşımızın değil, kurumun mağdur olduğunu anladık.

Halkımıza sıra gelmiyor, önceki haftanın mağduru ise patronlardı. Onlar da tıpkı TÜİK başkanı gibi geçip basın mensuplarının karşısına dert yanmıştı. Toplantıda konuşan İstanbul Sanayi Odası başkanı her yıl açıklanan en büyük 500 firmanın 2023 yılı sonuçlarını paylaşırken “enflasyona ezildik” demişti. Önceki yıla göre daha az da olsa, yine satış rekorları kırmış, tamamına yakını kâr açıklamış ve dudak uçuklatacak paralar kazanmışlardı ama yine de mağdur olmuşlardı.

Dün bu iki “mağdur” birbirine girdi.

TÜİK başkanı, paçayı kurtarmak için midir bilinmez, patronları sattı ve bizim aylardır sözünü ettiğimiz “yüksek enflasyonun nedeni şirket kârlarıdır” deyiverdi. Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir deyiminin geçerliliğini yitirdiği kurumdur TÜİK, yıllar ve yıllar sonra, bir TÜİK yetkilisinden doğruluğu teyit edilmiş bir açıklama duymuş olduk. Halkımız sıkça kullanır, “cami duvarına işemek” diye bir başka deyim daha vardır. Başkanın durumunu güzel anlatıyor.

Yanıt anında geldi. İSO başkanı, TÜİK başkanının bu sözleriyle görev alanının dışına çıktığını ileri sürdü ve patronları suçlamak yerine enflasyon hesaplama yöntemiyle ilgili sorulara ikna edici bir açıklama getirmesi gerektiğini söyledi.

Bu zavallı başkanın başında bulunduğu kurumun enflasyon hesaplama yöntemini sır gibi saklamasının nedeni, patronların kendisiydi oysa. Yoksa işyerindeki işçilere düşük açıklanmış enflasyon oranlarında zam nasıl yapılırdı? Bir de bu manipüle edilmiş haliyle bile yüksek enflasyonun durmaksızın kazandıkları kârlarla bağlantısı pek çok araştırmanın konusu olmuş, Dünya Bankası ve IMF raportörlerinin raporlarına girmişken, meseleyi saklamanın tek yolu öyle bir şey yokmuş gibi davranmak iken…

Ama TÜİK başkanı konuştu ve enflasyon için bize değil patronlara bakın dedi. Bu kadarı bile patronların yükselttiği enflasyonun, yine patronların çıkarları doğrultusunda manipüle edilerek açıklandığının TÜİK tarafından itirafıdır.

Halkın başta hayat pahalılığı olmak üzere çektiği büyük sıkıntının sorumluları bu şirketler ve onların sahibi ailelerdir. Ortalığa saçılıyorlar.