Bu yıl 1 Mayıs, öncekilere oranla daha canlı kutlandı. Meydanlar doldu. Boyun eğmeyenler artıyor. Umutlandık.

Çalışma Bakanı işçileri seviyor...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü, yayımladığı bir video ile kutladı. Bu vesileyle ne çok sevildiğimizi öğrenmiş olduk.

Ekranda önce metro kazısında çalışan bir işçi görülüyor. Ağzından şu sözler dökülüyor; “Emek, ekmek demek.” Ardından; “Emek, alın teri demek” diyen bir fırın işçisinin görüntüsü geliyor. Eczaneye benzer bir yerde çalışan beyaz yakalı işçiden; “emek, üretim için verilen çaba, geleceğimize sahip çıkmaktır” sözlerini işitiyoruz. En son sözü, döküm işi yapıldığı anlaşılan bir fabrika çalışanına bırakmışlar. Şunları söylüyor; “iyi bir imalat olursa düzgün bir iş çıkarsa o bizim için her şey yani.

İşçilere ettirdikleri bu cümlelerden sonra sözü sunucu alıyor. Sevecen bir ses tonuyla şöyle sesleniyor; “emeğin, üretimin aydınlattığı alnınızdaki ışıktan tanırız sizi. Hayatı iplik iplik dokuyan, alın teriyle madeni yumuşatan sizsiniz. Sizler emeğini toprak, su ve ateşle harmanlayan, deriye, cama, kumaşa, elmastan çetin taşa, bilek gücü akıl hüneriyle ülkenin üretimine hayat verensiniz. Memleket sizin çabanızla yeni hedeflere yürüyor. Türkiye, işçilerinin emeğiyle büyüyor.”

Video; “Ülkenin tüm çalışanları, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’müz kutlu olsun.” Sözleriyle bitiyor. “Günümüz” sözcüğü kullanmışlar. Demek ki 1 Mayıs’a Bakanın da sahip çıktığı algısı oluşturulmak isteniyor.

Yemezler deyip geçelim…

Videoda işsizlik, açlık, yoksulluk, güvencesizlik, sendikal haklara ulaşılamama gibi sorunlara hiç değinilmemiş. Oysa asgari ücretin yükseltilmesi gerektiğini artık patronlar bile dile getirmeye başladı.

Çalışma Bakanı, emekçileri lafla oyalamaya ve boyun eğmeye ikna etmekle görevli yüksek dereceli bir memur. Elinden geldiğince görevini yerine getirmeye çalışıyor. 1 Mayıs günü tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı’nı kutladığı mesajında çalışmanın önemine ve kutsallığına da vurgu yaptı; “… istikbalimize doğru uzanan yolda daha çok çalışacak, daha çok üretecek, daha çok birbirimize kenetlenerek 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz.”

Halkı memnun edeceği düşünülen konularda bakanların konuşmaları yasak. Prestij sağlayacak konularda karar alma ve açıklama yapma yetkisini yalnızca Tayyip Erdoğan kullanıyor. Ama ondan da umut yok. Verdiklerimizden ötesini istemeyin anlamına gelen şu sözleri ediyor; “…toplumumuzun büyük bir kesimini oluşturan işçi kardeşlerimizin de hakkını, hukukunu her zaman iyileştirme gayretinde olduk…Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da işçilerimiz başta olmak üzere bütün vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz.”

Oysa işçilere bir şey verilmedi. Bütçe kaynaklarının önemli bir büyüklüğü, patronların işçi ücretleri yükümlülüklerini hafifletmek amacıyla kullanıldı.

Neler verdiklerine kısaca bakalım.

Asgari ücret 2022 yılında 5 bin liraya yükseltildi, ancak Aralık/2021’de çıkarılan bir yasayla ücret gelirlerinin asgari ücret kadarı vergi dışı bırakıldı. Böylelikle ücret artışlarının patronlara getireceği yükün bir bölümü bütçeye yıkılmış oldu. 2022 yılında en az 50 milyar lira vergi gelirinden vazgeçileceği hesaplanıyor.

İşsizlik Fonunda 2019 yıl sonu itibariyle 131 milyar lira vardı. 2020’de 38 milyar; 2021’de 46 milyar; 2022/Ocak-Mart ayları arasında 18 milyar lira gelir elde edildi. Topladığımızda 233 milyar lira ediyor. 2022/Mart ay sonu itibariyle fonda 98 milyar lira var. Demek ki 135 milyar lira harcanmış. 17 milyar lirasının işsizlik ödeneği verilmesinde kullanıldığı görülüyor. Kalan yaklaşık 120 milyar liranın 45 milyar lirası teşvik ve destek olarak doğrudan; 75 milyar lirası ise işçi çıkarmasınlar, yeni işçi alsınlar gibi gerekçelerle dolaylı yollardan patronlara verilmiş.

Patronlar güçlensin, yeni yatırımlar yapsınlar daha çok işçi istihdam etsinler diye merkezi bütçelerden işçi maliyetlerini düşürmek amacıyla büyük tutarlarda ödemeler yapıldığını biliyoruz ama ne yazık ki yayımlanan bütçe verileri kesin tutarlarını hesaplamaya elverişli değil.

2019-2022/Şubat arasında toplam 800 milyar lira tutarında, 928 bin istihdam yaratacağı belirtilen 50 bin proje için yatırım teşvik belgesi düzenlendi. Bu projelerde çalıştırılacak işçilerin SGK işveren primleri yıllarca devlet bütçesinden karşılanacak.

Tayyip Erdoğan’ın; “işçi kardeşlerimizin hakkını hukukunu geliştirme gayretinde olduk” demesine aldanmayalım. İşçi ücretlerinin yükünü patronlardan alıp bütçeler aracılığıyla halka yüklediler. Ve bu uygulamayı sürdüreceklerinin müjdesini veriyorlar.

Patronlardan ve onların siyasetteki erkanından emekçiler adına bir şeyler beklemenin beyhude olduğunun bilincindeyiz. Taleplerimizi dayatacak güce erişmek zorunda olduğumuzu da biliyoruz.

Bu yıl 1 Mayıs, öncekilere oranla daha canlı kutlandı. Meydanlar doldu. Boyun eğmeyenler artıyor. Umutlandık.