BÜ, tamamen kayyım yönetimin tekeline terk edilmiştir. 

Boğaziçi Üniversitesi’ne bir darbe daha

Türkiye, artık insanı şaşırtmaması gereken olayların yaşandığı bir ülkeye dönüştü. Ancak ne denli alışmış olsak da, şaşılası bir olay olduğunda yine de şaşırıyoruz. 

Son olay evvelsi akşam yaşandı. Önce, Boğaziçi Üniversitesi’nin (BÜ) seçimle belirlenmiş dekanlarının görevden alındığı haberi yayıldı. Dün sabah da, BÜ’lü akademisyenlerin e-postalarına kayyım rektörlüğün şu duyurusu geldi: 

“Değerli öğretim üyeleri,

Üniversitemiz Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanları hakkında görevleri ile ilgili işledikleri disiplin suçları nedeniyle açılan soruşturmalar sonucu, Yüksek Öğretim Kurulu görevde bulunan üç öğretim üyesinin dekanlık görevinden alınmasına karar vermiştir.

Boğaziçi Üniversitesi şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de akademik kalitesini özenle sürdürecek ve karar mekanizmalarının sağlıklı şekilde çalışması için gereğini yerine getirecektir.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü”

Ortada bir soruşturma olmasa da, AKP’lileşmiş YÖK görevini yapmıştır. Kayyım rektörün,  YÖK’ün ve iktidarın istemediği bu kişiler görevden alınmıştır. 

Bilindiği gibi BÜ, ülkemizin saygın üniversitelerinden biridir ve dünyada en çok bilinen üniversitelerimiz arasındadır. BÜ tarihsel süreç içinde çağdaş ve demokratik geleneklerini oluşturan ve onlara sahip çıkmaya çalışan bir kurum olmuştur. 1992’de rektör adaylarının üniversitede yapılacak seçimle belirlenmesine yol açan yasal değişim sürecini başlatan üniversitedir. 1993 yılından bu yana da, birim yöneticilerini seçimle belirleyen bir üniversitedir.  

2016 yılından bu yana BÜ’de yaşananlar şöyle özetlenebilir:

Yasal olarak, BÜ’de Temmuz 2016’da yapılan seçim sonucunda oyların yüzde 86’sını alan aday ya da seçime girenlerden biri rektör olarak atanmış olması gerekirken, üç ay rektör ataması yapılmamıştır. 

29 Ekim 2016 tarihli bir OHAL KHK’si ile üniversitelerin seçimle rektör adaylarını belirlemesine son verilmiştir. Ardından da, BÜ öğrencilerinin “Kayyım” diye nitelendirip karşı çıktıkları ve rektör adayı seçimine bile girmemiş bir BÜ mensubu, rektör olarak atanmıştır.
  
AKP lideri, 7 Ocak 2018 günü, dini değerlerini öne çıkaran BÜ mezunlarının kurduğu bir derneğin genel kurulunda, “Bu üniversitemiz açıkçası biraz zayıf kalmıştır. Bu ülke ve milletin değerlerine yaslanamadığı için küresel bir marka haline gelme çabalarında hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır1” sözleriyle BÜ’yü eleştirmiştir.  

2 Ocak 2021 tarihinde AKP’den milletvekili adayı olmuş bir kişi, BÜ’ye kayyım rektör olarak atanmıştır. O günden bu yana, BÜ bileşenleri ve seçilmiş birim sorumluları kayyım yönetime karşı çıkmaktadır. 

Kayyım yönetim BÜ kapılarına kilit vurmuş, kayyım rektör istemeyen öğrencilerin polis baskısına maruz kalmalarını ve gözaltına alınmalarını desteklemiştir. Hatta öğrenciler hakkında ismen şikayette bulunmuştur.  
 
Yasa çıkarılarak değil, YÖK kararıyla 6 Şubat 2021de, BÜ’de hukuk ve iletişim gibi kel alaka 2 fakülte kurulmuştur. O günden bu yana, BÜ bileşenleri ve seçilmiş birim sorumluları bu yapılanmaya karşı çıkmaktadır.  

BÜ kayyım yönetimi, birim görevlisi olarak seçilenlerin atamasını yapmamıştır. 

BÜ kayyım yönetimi, geleneksel ve yasal olarak ilgili kurul kararlarını gerektiren uygulamaları, herhangi bir kurul kararı olmadan keyfi olarak uygulamıştır. 

BÜ kayyım yönetimi, ilgili birim kurullarının görevlerinin devamına karar verdiği akademisyenleri, keyfi kararlarla görevlerinden uzaklaştırmıştır. 

İntihal yaptığı anlaşılan kayyım rektör görevden alınıp BÜ akademisyenlerinin yüzde 95’inin istemediği ve kayyım rektörün yardımcılığını benimsemiş olan Prof. Dr. Naci İnci, 21 Ağustos 2021 günü BÜ’ye kayyım rektör olarak atamıştır.

Kayyım rektör İnci, neredeyse her gün keyfi uygulamalarda bulunmayı adet haline getirmiştir.  

Kayyım rektör İnci, hızını alamayarak kayyım yönetimi istemeyen akademisyenlerden bazılarını, ismen Terörle Mücadele birimine şikayet etmiştir. 

BÜ akademisyenleri de, her gün kayyım yönetime arkalarını dönerek tepkilerini göstermeye devam etmektedirler.  

Son uygulamada seçilmiş dekanlar görevden alınırken, aşiret anlayışının bir uzantısı olarak görevden alınanların yerine vekaleten bile olsa kimse atanmamıştır. BÜ, tamamen kayyım yönetimin tekeline terk edilmiştir. 

Bu arada yukarıda yer verilen kayyım rektörlüğün duyurusunun son cümlesi, BÜ’lülerle dalga geçer nitelikte olmuştur.   

Türk Dil Kurumu’na göre darbe, “vuruş, çarpış; bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi; birini kötü duruma düşüren, sarsan olay” anlamına gelmektedir. 

Bu tanım çerçevesinde, BÜ’de olanlar bir darbe niteliğinde değil ise nedir?

[email protected]