İnsanlığı tehdit eden ölümcül virüse karşı da, yine küresel ölçekte salgın niteliğine dönüşmüş bu kuralsız, çürümüş düzene karşı da bizleri kurtaracak olan kendi gücümüz ve dayanışmamız olacak.

Bizleri kurtaracak olan

Dayanışma. Evet, adil, eşit, ayrıcalıksız dayanışma. Bizleri kurtaracak olan bu, yani kendi kollarımız.

Küresel ölçekte tüm insanlığı tehdit eden ölümcül virüse karşı da, yine küresel ölçekte salgın niteliğine dönüşmüş bu doyumsuz, kuralsız, çürümüş düzene karşı da bizleri kurtaracak olan kendi gücümüz ve dayanışmamız olacak.

Geçtiğimiz hafta 140 ülkeden 50 milyon işçinin temsil edildiği IndustryAll küresel birliğinin bünyesindeki farmasötik sektöründeki sendikalar ağı bir çevrimiçi buluşma gerçekleştirdi.

27 ülkeden 42 sendika temsilcisi 25 Mayıs’taki toplantı sonrasında, küresel ölçekte aşı üretiminde yer alan emekçiler adına, ülkelerin aşı istifleme, dağıtım zincirini engelleme gibi tutumlardan derhal vazgeçmesi ve Kovid-19 pandemisine dönük çabada mutlak işbirliğine davet edilmesi konusunda bir açıklama yayınladılar.

Dünyada aşı üretiminde doğrudan yer alan ve pandemi ile mücadelede dolaysız ve paha biçilmez katkıları olan bu emekçiler, son bir buçuk yıldır insanlığı tehdit eden salgındaki eşitsiz ve adaletsiz durumun altını kalın kalın çizdiler. Dediler ki, küresel ölçekte üretilen aşıların yüzde 75’i toplam on ülkede kullanıma sokulmuş durumdayken, koca Afrika kıtasının sadece yüzde ikisi aşıya erişebilmiş durumdadır. Bu kabul edilemez.

Yine dediler ki, biz, yani aşının emekçileri bunu kabul etmiyoruz. Bu bir acil durumdur ve aşılamanın ve tedavinin gerektiği şekilde ve zamanda tüm dünya nüfusuna ulaşmasını dayanışma ile sağlamakta kararlıyız.

42 ayrı sendikadan emekçiler, tüm dünyada pandeminin eşitsiz ve adaletsiz ilerlemesini durdurabilmek için, her tür katkıya ve yeniden düzenlemeye hazır olduklarını ilan ettiler.

Toplantı sonrasında ayrıca, salgının ortaya çıkardığı küresel eşitsizliğin yanısıra sınıfsal eşitsizliğe de vurgu yapılarak, yine küresel ölçekte tüm emekçilerin, salgında güvenceli koşullarda çalışabilmesi, aynı zamanda adil korunma ve tedavi olanaklarına ulaşabilmesi için mücadele ve dayanışma çağrısı yapıldı.1

25 Mayıs’taki toplantının da öncesi vardı elbette, bundan bir yıl önce, Haziran 2020’de,  küresel ölçekte farmasötik sektör emekçileri yine bir açıklama yayınlamış ve dünya çapında Kovid-19 pandemisi ile mücadelede eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı mücadelede kararlı olduklarını açıklamışlardı.

Geçen süre içerisinde mevcut düzenin tüm adaletsiz ve akılsız uygulamaları ortaya dökülünce, bu kez tek tek listeleyerek mücadele başlıklarını yazmış oldular.

Salgın karşısında ülkeler arasında teste, tanıya, tedaviye, ilaçlara ve nihayet aşıya erişimdeki devasa eşitsizlikten duydukları derin endişeyi dile getirdiler.

Hemen bunun arkasından, bu sektörde değer üreten emekçiler olarak, dünya ölçeğinde var olan bu eşitsizliği kaldıracak biçimde aşıda, testte tedavide ilaçta gerekli üretim ve hizmette koşulsuz karşılıksız çalışmaya hazır olduklarını ilan ettiler.

Aşı üreticisi ülkelere ve aşı patentlerine sahip sermaye gruplarına, aşı, test ve tedavi uygulamalarının önündeki tüm engellerin kaldırılması, ithalatın koşulsuz gerçekleşmesi, tedarik zincirlerinin koşulsuz kurulması konusunda çağrıda bulundular.

Kovid-19’un yine koşulsuz olarak ve temel haklar arasında listelenerek, tüm işçi sağlığı ve iş güvenliği başlıklarında yer alması gerekliliğini ve meslek hastalığı statüsü gerektiğini vurguladılar.

Son madde olarak da, pandemi ile mücadelede, üretim ve hizmetlerde yer alan emekçilerin karar alma mekanizmalarında da eşit temsil edilmesi gerektiğini talep ettiler.

Ne doğru söylediler. Yolları açık olsun.

Mart 2021 verilerine göre dünyada aşı üretiminde ilk on ülke sırasıyla şöyle: Çin, 141 milyon 624 bin doz, ABD 103 milyon doz, Almanya/Belçika 70 milyon 534 bin 55, Hindistan 42 milyon 390 bin, Birleşik Krallık 12 milyon 200 bin, Hollanda/Belçika 10 milyon 496 bin 982, Rusya 10 milyon 492 bin 500, İsviçre 5 milyon 462 bin 338, Güney Kore 1 milyon 617 bin, Brezilya 200 bin.2

Aşı üreten sermaye gruplarına göre baktığımızda ise ilk beş, Biontech/Pfizer, Moderna, Johnson & Johnson, Sinovac, AstraZeneca.3

Peki bu ülkelerden ya da şirketlerin temsilcilerinden duyduğumuz ne? Patent zorunlulukları, üretim maliyetleri, dağıtım kısıtları… O kadar kolay değiller, keşkeler, amalar, o iş öyle değiller. Anlaşmalar, protokoller, onlar bunlar.

Oysa aslında sorun su gibi berrak, konu gün gibi ortada.

Bakın Küba’ya, hem salgınla mücadelede hem aşı geliştirme, üretme ve uygulamada dünyaya ders veriyor.

İşte yukarıda okudunuz, aşının ve tedavinin gerçek sahipleri eşit ve adil bir düzenlemeyle insanlığın bu beladan nasıl kurtulacağını bir bir anlatıyor.

Siz daha neyin pazarlığındasınız?