Fabrika Kocaeli Çayırova’da. Önünde mütevazı bir grev çadırı var. Birleşik Metal-İş’in kırmızı önlüklü grev gözcülerinin çayı sıcak. Fırsat yaratın yanlarına uğrayın.

Bir grev hikâyesi

İşçilerinin yıllardır örgütsüz olmasına çok güveniyordu. Bir de kendi gücüne. Birini atarım, ikisini satın alırım, sendikayı da yıllarca sürecek yetki mahkemesi sayesinde engellerim olur biter diye düşündü.

2017 yılının Ocak ayında işçilerin örgütlenip, sendikanın yetkisi Bakanlıktan eline ulaşınca bunların hepsini tek tek denedi.

Birer ikişer işçi çıkarmaya başladı. Atmadığını tehdit etti, kimine rüşvet verdi. Bazı işçiler çözüldü, birlik zayıfladı. Yetinmedi, başka sendika çağırdı, “buna üye olacaksınız” dedi. Sendikadan sendika ile kurtulmayı bile denedi.

İşten atılan işçiler bir yıl sonra yerel mahkemede açtıkları davayı kazandılar. İtiraz etti. Önce bölge mahkemesi, sonra temyiz… Sonuç değişmedi. Onlara tazminat ödedi.

Sendikanın yetki davası ise 2019 yılının Ekim ayında sonuçlandı. Mahkeme “sendika işyerinde yetkilidir” dedi. Kararı üst mahkemeye götürdü. İstinafın kararı altı ay sonra geldi, sonuç değişmedi.  Ona da itiraz etti. Bir altı ay da Yargıtay incelemesi sürdü. 2020 yılının Haziran ayında sonuç kesinleşti, sendika yetkiyi aldı. Tam üç buçuk yıl sonra…

Dava sonuçlanınca işçiler yeniden toparlandılar. Çok zaman geçmişti, birbirine kırdırılmışlardı, yeni işçiler gelmişti ve tüm bunlar nedeniyle birliğin sağlanması ilkine göre çok daha zordu. Şimdi de bu zorluğa güveniyordu. Yine de işçilerin sendikaya dönüşüne engel olamadı. Toplu sözleşme masasına oturmak zorunda kaldı. Artık yeni bir plana ihtiyacı vardı.

Sendika ile dört görüşme yaptı. Bu görüşmelerde gündeme gelen taleplerin birine bile yanıt vermedi. Son toplantıya ise katılmadı. Uyuşmazlık, arabuluculuk derken bir altı ay daha zaman kazandı. Bu süreyi ise işçilerin artık elde ettiği yasal grev hakkını kullanmalarını engellemek için uğraşmakla geçirecekti.

İşe yeni işçi aldı. Grev oylaması talep etti. Yeni işçileri greve hayır oyu kullanmaları için tembihledi. Ama oylamadan üçte iki çoğunlukla “evet” sonucu çıktı. Plan bozuldu.

Durmadı. İşyeri sendika temsilcilerinin de aralarında bulunduğu 5 işçiyi işten attı. Bir de böyle yıldırmayı denedi.

Beceremedi. 25 Aralık sabahı grev başladı.

Grevin başlayacağı gün, sabah beşte aralarında dışarıdan işçilerin de bulunduğu bir otobüs dolusu grev kırıcıyı işyerine sokmaya kalktı. O gece fabrikanın etrafında nöbet tutan işçiler ve sendikacılar olmasa, sabah fabrikaya grevi başlatmak için gelen işçiler bacaların tüttüğünü görecekti. Nöbet tutan işçiler fabrikaya girip grev kırıcıları dışarıya çıkardı. Plan bir kez daha bozuldu. Grev başladı. Üretim durdu.

Üç gün sonra grevdeki işçilere bir mektup yolladı. Mektuba şu cümlelerle başladı:

“Bildiğiniz üzere 25 Aralık 2020 günü Gebze fabrikamızda Birleşik Metal İş Sendikası tarafından bir grev başlatıldı. Grev, genel olarak yasal bir hak olmakla birlikte bu grevin gerekli bir grev olmadığını düşünüyoruz”

Dört yıl beklemek, toplu sözleşme taleplerini karşılamamak, işten atılmak, baskı görmek grev nedeni olamazdı. Grev yasal haklarıydı ama ona göre gereksizdi!

“Bu gereksiz grev eninde sonunda son bulacak. Bu grevin gerçek amacını görüp kendiniz son vereceksiniz veya Hükümet bu grevin kamu düzenini bozan yönünü görüp grevi erteleyecek. Taraflar YHK'nın kararını bekleyecek ve YHK kararı taraflar arasında TİS teşkil edecek ve gereği yapılacak”

Mektubu bu küstahlıkla bitirdi.

Bugünlerde ise grevi durdurmanın yollunu arıyor. Bir yandan yerel mahkemeye grevin toplum zararına olduğu ve milli serveti tehdit ettiği dava açtı diğer yandan bir erteleme kararı çıkarabilir miyim diye Bakanlıkta mesai yürütüyor.

Grev ise bugün 21’nci gününü dolduruyor. İşçiler yumruk gibi. Haklılar, bilendiler ve kararlılar.

Mercedes’in “yerli” tedarikçisi İspanyol Baldur Süspansiyon fabrikasındaki grevin işte böyle bir hikayesi var.  

Fabrika Kocaeli Çayırova’da. Önünde mütevazı bir grev çadırı var. Birleşik Metal-İş’in kırmızı önlüklü grev gözcülerinin çayı sıcak. Fırsat yaratın yanlarına uğrayın. Hikâyeyi bir de onlardan dinleyin. 2021 yılına biraz daha fazla umutla bakabilmenizi sağlayacaklarını garanti ediyorum.