Aylin Tokat’ın bir köyünden, 20 senedir Ankara’da ev emekçiliği yapıyor. Bir oğlu apartman görevlisi, diğeri üniversite mezunu işsiz.

Bir emekçi sosyalizmi soruyor

Sosyalizm çok boyutlu ve kapsamlı bir kavram olmasına karşın çok kolay anlaşılır, çünkü hem bir iç tutarlılığı vardır hem de emekçilerin lehinedir.

Ayrıca sosyalizmi kavramak, geleceğe dair umut beslemek ve örgütlü olmak arasında karşılıklı olarak birbirini güçlendiren bir bağ bulunur.

Kısa bir süre önce bir emekçinin sosyalizme ilişkin sorularını yanıtlama fırsatı buldum.

Aylin Tokat’ın bir köyünden, 20 senedir Ankara’da ev emekçiliği yapıyor. Bir oğlu apartman görevlisi, diğeri üniversite mezunu işsiz.

Aylin kendi yaşamından yola çıkarak soruyor:

Sosyalizmde hayat pahalığı olacak mı? Bir günde evde tüketilen beş ekmeğin masrafı bile sorun.

Bir yanıyla kolay yanıtlanabilir bir soru ama çok bileşeni var.

Sosyalizmde özel sektörün olmadığını bilmek işin başlangıcı. Bugün Türkiye’de üretim, lojistik, aracı tüccarlar ve marketler, hapsi kendi kazancını kollayan küçük veya büyük şirketler zincirine dayanıyor. Hükümet süreci yönetemiyor, onu yerine patronlara yalvarıyor, fiyatları artırmayın diye.

Oysa sosyalizmde üretim, dağıtım ve marketler devlete aittir, sürecin tümü kontrol altındadır. Zaten iktidar emekçilerde olduğu için bir ürünün fiyatının kişisel kazanç için yüksek tutulması diye bir şey söz konusu olamaz. Aksine yaşamsal ürünlerin, örneğin bazı temel gıda maddelerinin fiyatı özellikle düşük tutulur. Gerekirse başka kalemlerden kaynaklar bu alana aktarılır.

Ayrıca bir de şu var: Bugün cepten yapılan harcamaların önemli bir çoğunluğu sosyalizmde parasız olarak veya devlet desteğine bağlı olarak çok önemsiz bir ücretle sağlanacaktır. Konut, ısınma, yol, spor, sağlık, eğitim, tatil…

Örneğin bugün yaşanan hayat pahalılığında ailelerin üniversiteyi kazandığı halde çocuklarını başka bir kentte okumaya gönderemedikleri oluyor. Tüm masrafların yanı sıra yeterli devlet yurdunun olmaması büyük bir sorun. Öğrencilerin önemli bir kısmı özel yurtlarda veya kiralık evlerde kalmak zorunda kalıyor.

Sosyalizmde öğrencilerin barınma sorununun çözümü çok öğreticidir. Birçok başlıkta olduğu gibi burada da merkezi planlama anahtar kavramdır. Planlama hangi alanda kaç üniversite mezununa ihtiyaç olacağını hesaplar. Bu hesapları ülkenin büyümesini, yeni işyeri ve fabrikaların kurulmasını dikkate alarak yapar. Böylece hem mezunlar işsiz kalmayacağı gibi hem de ne kadar yurda gereksinim olduğu bilinebilir hale gelir. Devlet herkes için parasız olarak kalacakları yurtları inşa eder, onların en iyi şekilde çalışmasını sağlar. Gençler sosyalizmde ailesinin yatırım yapacağı bir “beşeri sermaye” değildir, ülkenin geleceğidir.

Aylin en çok işsizlikten şikâyet ediyordu oğlundan dolayı. Hemen işsizlik ne olacak sosyalizmde diye sordu.

Her şeyin patronun kazancı için düzenlendiği emek rejiminden başladım anlatmaya. Devlete ait bir şey kalmayınca ve her özel işletmede kâr elde etmek esas olunca, mümkün olduğu kadar az işçiyle, mümkün olduğu kadar uzun saatler boyunca ve mümkün olan en düşük ücretle üretim süreçleri düzenlenir. Bu kural Anayasa’da yazmaz ama kapitalizmde temel yasadır ve Anayasa’nın da üstündedir.

Dolayısıyla çalışabilecek bir sürü insan bu işyerlerindeki ağır sömürü koşulları nedeniyle işsiz kalmış olurlar.

Ha bir de yedek iş gücü ordusu denen kavram kapitalizmin gizli anayasasına altın harflerle işlenmiştir. Sömürülen işçilere itiraz ettiklerinde kapıyı göstermek ve hatta daha ucuza çalışacaklar olduğunu hatırlatmak için birebirdir bu kural.

Sosyalizmde ise zorunlu çalışma süreleri artacağına azalma eğilimindedir. Süreç giderek daha insani hale geldikçe emekçilere çalışmak için yer açılır. Aslında pratik olarak sosyalizmde işsizlik hiç olmaz, tam istihdam denilen kavram, ancak sosyalizmde vardır ve gizli filan değil, sosyalist anayasanın temel maddesidir.

Aylin doğal olarak nerden bileceğiz böyle olacağını diye sordu.

Sosyalizmin kendi mantığı böyle ama yine de bu fikirlerin tarihte sınaması yapılmış durumda. Geçen yüzyılda varlığını koruyan sosyalist ülkelerde hiç işsizlik olmadı veya kimse yurtsuz kalmadı, hayat pahalığı nedeniyle aç kalan da olmadı.

Ya köyde hayat diye sordu Aylin, sosyalizmin köy yaşantısına ne getireceğini merak ediyordu.

Tabi, tarımsal üretim yapan şirketler devletleştirilecek. Ama muhtemelen Aylin geçmişte ait olduğu küçük köylünün sosyalizmdeki varlığını merak ediyordu.

Sosyalizmin küçük toprak sahipleri ve onlar tarafından yapılan tarımsal üretimi için çok iyi bir çözümü vardır: Kooperatifleşme.

Ne yazık ki bu kavram Türkiye kapitalizmi tarafından kirletilmiştir, çünkü kooperatiflerin çoğu yolsuzluğa batarak sonlanır.

Oysa sosyalizmde kooperatiflerin yaslanacağı yer kapitalizmin çürümüşlüğü değil, devletin kendisidir. Devlet köyler için ortak makine parkı kurar, tohum, gübre ve tarım ilaçlarını temin eder, tarım uzmanlarını görevlendirir. Ürünlerin kullanılacağı tarıma dayalı sanayiyi Türkiye’ye eşit bir şekilde dağıtır. Köylüye düşen köyün tüm topraklarını ortaklaşa ekip biçmek ve ürünün toplamını devlete satmaktır. Tüccarı arasan da bulamazsın. Elde edilen gelir eşit şekilde paylaşılır.

Şimdi sizin köye bak, mazot, gübre ve ilaç parasından çoğu tarla ekilemiyor. Sosyalizmde böyle bir sorun olmaz, o makineyi, gübreyi üreten kentli işlerin karnı doyacak sonuçta. Tek milim bile verimsiz kalmaz.

Bir de şöyle bir şey var. Küçük köylü yaşamda kalabilmek için risk almak istemez, bulursa eğer gübreyi fazla atar, tarım ilacını gereksiz yere sıkar. Kimse bu ürünleri tüketeceklerin sağlığını düşünmez. Ama sosyalizmde üretim yerleri aynı zamanda halk sağlığı istasyonları gibidir. Çünkü her şey halkın mutluluğu ve refahı içindir. Üniversitelerin ve tarım enstitülerinin eli hep kooperatiflerin üzerindedir. Halk sağlıklı beslensin ve hastalıklardan korunabilsin diye.

Aylin çok güzelmiş sosyalizm dedi.

Bu söz bir aydının göğsüne takabileceği en güzel madalya değil mi?

Göğsümde bir iki gün taşıdıktan sonra sizlerle paylaşmaya karar verdim.

Dayanışma Meclisi ise Türkiye çapında Semt ve İşçi Evlerinde “Türkiye’de sosyalizmin güncelliği” söyleşileri düzenliyor.

Bu hafta sonunun programına göz atabilirsiniz. İçinde bulunduğumuz karanlıkta en çok ihtiyaç duyulan şey: