Tarih defalarca kez kanıtladı, bugün kendimiz tanıklık ediyoruz: Kapitalizm insanın doğasına aykırıdır! Kapitalizm yaşamla bağdaşmaz. Kapitalizmin yaşam diye dayattığı şey, insana yabancıdır.

Bir avucunda 'aş' diğerinde 'iş' yazanlar

Çok değil bundan birkaç yıl önce, yaşadığımız şu günlerden bir kesit izletseler ne hissederdik acaba? Sokaklarda maskeli insanlar, kapalı restoranlar kafeler, terk edilmiş okullar, sokağa çıkma yasakları, her gün ekrana düşen hasta ve vefat sayıları…

Eski bir fotoğrafa denk geldiğimizde sevdiklerimizle sarmaş dolaş hallerimizden bile tedirgin olmaya başladık. Maskeler nerede! Ya da film izlerken zorlandığını, fiziksel mesafesizlikten huzursuz olduğunu söyleyenler var. İnsan garip bir varlık, mükemmel bir uyum yeteneği var. Bu acayip koşullara bile alıştık. Öyle mi? 

Kapitalizm, yaratmış olduğu eşitsizlikleri örterken insanın uyum yeteneğinden çokça yararlanıyor. Kitleleri nasıl kontrol edeceği konusunda oldukça deneyimli. Çoğunluğu, yapmakta olduğu pek çok şeyin yaşamsal bir zorunluluk olduğuna inandırabiliyor ki yapmazlarsa gerçekten yaşamları sona erebiliyor. Fazla mesai ile çalışmak zorundasın, güvencesiz çalışmak zorundasın, düşük ücretle çalışmak zorundasın, kocan ne derse onu yapmak zorundasın, doğurmak zorundasın, çocuğun için işini bırakmak zorundasın, tacize sessiz kalmak zorundasın, mobbinge sessiz kalmak zorundasın…

Sesini yükselttiğin anda kapının önüne konarsın, dayak yersin, hatta defalarca, ölümüne, çoluğun çocuğun aç kalır, açıkta kalır, kimse sahip çıkmaz. Memlekete salgın gelir, yönetenler “sosyal mesafe”,“evde kal”, “maske tak” diye bas bas bağırır, ağzını açamazsın. Maskeye verecek paran bile yoktur, korkmayı da bıraktın artık mecburiyetten aynı maskeyi günlerce takarsın. Sıkış tepiş işe giderken, havalandırılmayan fabrikanda saatlerce çalışırken bulaşmayan virüs, dakikalık molalarda arkadaşlarınla laflarken bulaşırmış, “hadi oradan” diyemezsin.

Gün gelir biri dayanamaz, bir avucuna “aş” ötekine “iş" yazar ve asar ipi boynuna… Uyum sağlayamaz hale gelmiştir bu şekilde yaşamaya ya da vazgeçmiştir bilemiyoruz. Bizi sorularımız ve sorunlarımız ile baş başa, olduğumuz gibi bırakıp gitmiştir. 

Salgında evde kalamayanlardan biri hastalanmış, akciğerleri hasar görmüş ve yaşamını devam ettirebilmesi için solunum desteğine muhtaç hale gelmiştir. “Evde kal” çığırtkanları halkı azarlamadıkları zamanlarda borçlarını ödemeyenlerin takibi ile meşgul olduklarından hiç vakit kaybetmezler. Virüs nedeniyle solunum desteğine ve dolayısıyla elektriğe muhtaç hale gelen vatandaşın elektriğini, borçları nedeniyle keserler.

Maden göçüğünün altında kalarak öl, depremde zaten yıkılacağı bilinen binalarda göz göre göre öl, sırf kadın olduğun için öl, salgın zamanı korunmasız çalışmak zorunda bırakıldığın için öl, virüsten ölmediysen elektrik faturasını ödemediğin için nefes açlığı çeke çeke evinde öl, o da olmadıysa git kendini as, öyle öl…

Yaşama uyum sağlama yeteneği hayranlık uyandıracak kadar gelişkin olan insanın, kapitalizmin son aşamasında yaşamla imtihanı!

Tarih defalarca kez kanıtladı, bugün kendimiz tanıklık ediyoruz: Kapitalizm insanın doğasına aykırıdır! Kapitalizm yaşamla bağdaşmaz. Kapitalizmin yaşam diye dayattığı şey, insana yabancıdır. Kapitalizm varlığını sürdürebilmek için insanın türlü zorluklara uyum yeteneğine muhtaç ancak dayattığı koşullar uyum yeteneğimizi bile yok ediyor. Korumaya aldığı azınlığın refah içinde yaşayabilmesi için önce zayıf halkaların kopması gerekiyor. Öyle de oluyor. Yoksullar, işsizler, işçiler, emekçiler yaşamla bağını öyle ya da böyle yitiriyor.

Bir avucuna aş diğerine iş yazarak kendini öldüren bir insanın var olduğu düzende yaşamaya devam edemeyiz. Bir gün sıra bize de geleceği için değil, ki gelecek, uyum sağladığımız ve tutunduğumuz yaşam, bir yanılsamadan ibaret olduğu için.